Lauren
2 Hafta Sonra
Elimi boya kutusuna batırıp duvara sürdüm. Acele etmem gerekiyordu, kapılar kilitlenecekti. Bütün geceyi bu soğukta geçirmek istemiyordum. Elimi tekrar kutuya sokup çıkardım ve kelebeğin sol kanadını yapmaya çalıştım. Usta olduğum söylenemezdi, işime yarayacak bir kaç şey biliyordum en azından. Daha önce de duvara yazı yazmıştım ama resim tamamen başka bir konuydu. Bu hapishanenin en iyi yanlarından birisi de hiçbir kapının kilitli olmayışıydı. Boyaları temizlik odasından almam çok kolay olmuştu. Bittiğini düşündüğüm an elimi yerdeki havluya silip bir adım geriledim. Gerçekten güzel olmuştu. Camila bunu beğenecekti. O günden sonra her anımızı beraber geçirmeye başlamıştık. Oldukça yakındık ve sanki aramızda hiçbir şey yaşanmamış gibiydi. Onu mutlu etmek istiyordum.
Gerçekten çok güzel olmuş. Kıskandım ama.
Ally omzuma bir elini koyup dudağını büzmüştü. Gülümseyip kolumu omzuna attım ve yanağına bir öpücük kondurdum.
Sen her zaman benim koca bebeğim olacaksın.
Omzumdaki elini sıkıp gülümsedi. Biraz daha duvarı inceledikten sonra benden ayrıldı ve yerdeki boya kutusunun tekini eline aldı.
Neden kelebek?
Bende kalan boya kutularını ve havluyu elime aldım.
Kelebekleri çok seviyor.
Yangın merdiveninden geri indik ve koşar adımlarla temizlik odasına girip boyaları yerine bıraktık. Yatakhaneye girip Ally'e veda ettim ve Camila'nın yatağına doğru ilerledim. Uyuyordu. Uyandırıp uyandırmamak arasında kalmıştım çünkü çok tatlı duruyordu. Hafif aralık dudakları, nefes aldığında kalkıp inen göğsü beni büyülemişti. Gülerek ona doğru eğildim ve koluna dokundum.
Camz.
Tepki vermemişti. Uykusunun bu kadar ağır olduğunu bilmiyordum. Tekrar dürttüm fakat bu sefer omzunu silkip üzerindeki örtüyü sıktı. Ona doğru yaklaştım. Nefesleri dudağıma çarpıyordu. İçimde bir şeyler hareket ediyordu, muazzam bir duyguydu. Biraz daha sert bir şekilde dürttüm.
Camz, bir yere gitmemiz gerekiyor. Uyanmalısın.
Yavaşça gözlerini açtı. Karşısında beni böyle görmeyi beklemediği her halinden belliydi. Gözlerini kocaman açarak kafasını geri çekti. Bu sırada demir başlığa çarpmıştı. Kahkaha atıp ona elimi uzattım. O ise kafasını tutuyordu.
Acıdı ama!
Uzanıp kolundan tuttum ve yatağın dışına çıkardım. Anında kucağıma alıp kapıya doğru ilerledim.
Lauren ne yapıyorsun?
Gülümseyip burnumu burnuna sürttüm.
Sana bir sürprizim var. Ama seni beklersek yetişemeyeceğiz.
Kollarını boynuma dolayıp iç çekti. Buna gülümseyip kapıdan çıktım ve etrafıma baktım. Yangın merdiveni zaten hücrenin hemen yanındaydı. Sesleri dinledim ama herhangi bir gardiyanın sesi gelmiyordu. Yangın merdivenini ayağımla itip içeri girdim ve arkamdan kapıyı kapattım. Şuan etraf karanlıktı. Camila korkmuş olacak ki boynuma daha sıkı sarıldı ve kafasını yasladı. Sıcak nefesini boynumda hissediyordum. Bir şeyler fısıldadı ama anlayamadım. Merdiveni de çıkıp diğer kapıyı açtım ve Camila'yı yavaşça yere indirdim.
Kollarım koptu Camila. Bana bu kadar ağır olduğunu söylemeliydin.
Gülerek söylediğim şeye karşın kaşlarını çattı ve omzuma vurdu. Acımış gibi yapıp omzumu sıvazladım. Başını çevirmesine izin vermeden arkasına geçip gözlerini kapattım ve onu duvara doğru yönlendirdim. Sürprizi bozmak istemiyordum.
İşte, geldik.
Gözlerini açıp yanına geçtim ve tepkisini ölçmek için yüzüne baktım. Ağzı kocaman açılmıştı ve hareket etmiyordu. Elini ağzına kapatıp gözlerini açtı. Sesimi çıkarmadan ona bakmaya devam ettim. Duvara doğru yaklaştı ve ellerini kelebeğin üzerine koydu.
Tanrım, Lauren. Bu..
Dolan gözlerini bana çevirdi ve gülümsedi. Ay ışığı yandan vuruyordu. Kelebeğin tam ortasında durmuştu, mükemmel görünüyordu. Konuşmak istiyor ama doğru kelimeleri bulamıyor gibiydi. Ağzını bir iki kere açıp kapattı. Ona doğru ilerledim ve karşısında durdum.
Beğendin mi?
Dolan gözlerini tekrar kelebeğe çevirdi. Büyülenmiş görünüyordu. Onu böyle görmek için her şeyimi verebilirdim. Bana çok ama çok iyi geliyordu.
Hayatımda aldığım en değerli ve en güzel şey bu Lauren. Daha önce kimse bana böyle bir şey yapmadı.
Gülümseyerek onu izlemeye devam ettim. Yağmur hafif hafif yağmaya başlamıştı. Buna lanet ederek gözlerimi devirdim. Ama onun umrundaymış gibi gözükmüyordu. Yanına yaklaşarak kolundan tuttum ve biraz ortaya çektim. Yağmur şiddetini arttırırken biz çoktan ıslanmıştık bile. Bir elimi beline koyup onu yönlendirdim. Yavaş yavaş dans etmeye başladık. Ellerini nereye koyacağını bilmiyor gibiydi. En sonunda omzuma koyup alnını alnıma yasladı. Gülüyordu. Bu gülümsemenin bana bahşettiği ilk gerçek gülümseme olduğunu o an fark ettim.
Çok teşekkür ederim Lauren.
Başımı sallayıp tek elimi kaldırdım ve dudağına dokundum. Hafifçe parmaklarımı gezdirirken fısıldadım.
Bu gülümsemeyi görebilmek için herşeyi yaparım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Hayran Kurgu"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...