10.Bölüm:''ARABA YARIŞI''

48 12 14
                                    

Şeytan da bir zamanlar melekti.

------

Bazen uyanmak istemiyor, neredeyse tüm gün uykunun karanlığında hapsolmak istiyordum. Şu an da o günlerden birinin başlangıcıydı sanırım. Bütün gece Aras'a anlattığım şeyler beynimin içinde dönüp durmuş ve beni rahat bırakmamıştı.

Kendime gelmeye başladığımda boynumda bir ağırlık, parmak uçlarımda ise yumuşak bir şeyler hissediyordum sanki. Bir an nerede olduğumu kavrayamadım ama hemen sonra Aras'ın evinde olduğumu idrak edince hemen gözlerimi açtım.

Yüz üstü, kafası sağa dönük fakat sol kolu benim boynumun üzerindeydi. Sağ elimin parmak uçlarında hissettiğim yumuşaklık da onun saçlarıydı.

Evet, elim ensesinin oradaki saçlara değiyordu. Hemen elimi çektim ve bağırmamak için kendimi zor tutarak boynumdaki kolunu tuttum. Ters bir şekilde yattığı için kolu ters kalıyordu ve çekememiştim bir türlü. En sonunda ''Umurumda değil,'' diyerek başımın üzerine attım kolumu.

Dün gece hayal meyal hatırlıyordum Aras'ın beni buraya taşıdığını. Ne yalan söyleyeyim, yanıma yatacağını düşünmemiştim açıkçası. Elime yastığı aldım ve ''Seni pislik!'' diye bağırarak kafasına vurmaya başladım. Ona vurmaya ve bağırmaya devam ederken ''Ne oluyor ya?'' diye mırıldanarak bana doğru döndü.

Yaramazlık yapmış bir çocuğun yüzündeki ifadeyle bana bakarken gözleri kısıktı. ''Ben sana koltukta yatacağım demedim mi? Hadi beni buraya taşıdın, neden yanıma yatıyorsun?''

''Kızım kendi yatağımda da mı yatmayacağım ben? Sen ne manyak bir şeysin ya.'' diyerek elimdeki yastığı tuttu. Uyku mahmurluğu sesine yansımıştı ve gözleri hafif kısılmıştı.

''Bana kızım deyip durma.''

''Peki kızım,'' dediğinde tuttuğu yastığı çekerek ''Sana sapık demekte çok haklıydım,'' dedim ve bir kez daha yüzüne vurdum.

''Vurup vurup durma zaten dünden beri senden çekmediğim kalmadı.''

''Asıl benim senden çekmediğim kalmadı.'' diyerek elimdeki yastığı bıraktım.

''Düşünsene babam içeri giriyormuş. Öyle bir şey olsa senin halini çok merak ediyorum,'' dedi gülerek

''Allah korusun,'' dedim ve Aras'tan biraz uzaklaşarak kalkmaya yeltendim.

Tam o sırada, kapıyı açıp ''Aras,'' diyen adamla göz göze geldim.

Allah kahretsin.

Adamın gözleri şaşırmış bir şekilde üzerime sabitlendiğinde daha şimdiden yüzümden alevlerin çıkmaya başladığını hissediyordum. Aras'ın bir şey demesine fırsat vermeden yerimden kalkarak açıklama yapmaya başladım. Daha doğrusu, açıklama yapmaya çalışmaya başladım...

''Iıı.. şey.. biz.. biz Aras'la sadece arkadaşız.. yani şu an yanlış anlamış olabilirsiniz ama zaten doğru olan da sizin yanlış anlamış olmanız. Aslında yanlış anlaşılabilecek bir şey yok ama karşıdan belki öyle görünüyor olabilir. Yani aslında size baştan anlatayım: Bizim bir ödevimiz vardı, onu yapıyorduk. Ben de koltukta uyuyakalınca gece Aras beni yatağa... yani öyle dediğim şey aslında sadece daha rahat uyumam amacıyla öyle bir şey yapmış. Biz uyuyorduk, biz dediğim sadece ben uyuyordum.. yok aslında o da uyuyordu da. Yani uyuyorduk ama birlikte değil, ayrı ayrı uyuyorduk ama aynı yerde gibi sanırım.. şey.. işte.. yani..''

Aras'ın boğazını temizlemesiyle sustum. Babası ilk girdiğinden beri gözünü benden ayırmamıştı ve bu durum daha da çok utanmama sebep oluyordu. Gözlerinde değişik bir ifade gördüm, Aras'ın beni ilk gördüğünde gözlerine sakladığı ifade gibi.

GÖRÜNMEZ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin