Yerin dibi için Sema ile kavga ediyorduk gözümüzle resmen. Kısa bir şaşkınlık sonrasında sessizliği bozan kişi tabi ki de sema olmuştu. Madem ikizin var sabahtan beri neden söylemiyorsun? dedi.
Hakan:
-Söylemeye çalıştım, fakat dinlemek yerine suçlamak daha kolayınıza gitti sanırım.
Sema ona pabuç bırakacak bir kız değildi tabi ki de
-Neyse ne gerçek ortaya çıktığına göre problem kalmadı zaten dedi.
Tolga Hakan'a otursana ayakta kaldın diyerek ortamı iyice yumuşattı. Hakan mahcup bir şekilde gülümseyerek söyleneni yaptı ve oturdu çimlere
Tolga:
-Bir ağabeyin olduğunu hem de ikizinin hiç bilmiyordum kanka dedi.
-Zaten çok kişi bilmez kendi halindedir ve kimseyi sevmez ve mecbur kalmadıkça konuşmaz. Ben sabahtan akşama kadar işte akşam da okulda olduğum için pek sohbet etmeye vaktim de yok zaten kısacası aynı evde yaşadığımız halde biz de pek konuşmayız. Yan yana geldiğimizde de sadece tartışırız zaten.
Belli canım bize de gayet yabani geldi abin kusura bakma dedi. Sema
Diğer kızlar da yavaş yavaş konunun dışına çıkmak için Hakan'a değişik sorular soruyorlardı.Bir ara Ezginin ona hafiften yürüdüğünü de sezmiştim ama çocuk pek oralı değildi, açıkcası
-Hangi bölümdesin? seni daha önce hiç görmedik. Kaç yıldır İzmir desin ?kızlar konuşurken o bakışlarını bana yoğunlaştırmıştı. Ben kızları dinlerken farkında olmadan göz göze geldik. Çok uzun sürmemiş olsa da 2-3 dakika gözlerimiz bir birinin içinde kayboldu. İki kardeş nasıl bu kadar alakasız olabilirdi? akıl alır gibi değildi. Bu beyazsa o siyah, bu iyilikse o kötülük, bu masumsa o suçlu gibi bir çok şekilde anlamlandırılabilirdi aralarında ki bariz tezatlık.Aralarında ki tek benzerlik dış görünüşleriydi. O kadar naif birisiydi ki bunu anlayabilmek için onunla uzun süredir tanışıyor olmaya lüzum yoktu.
Boyunun uzunluğundan basket oynadığı anlaşılıyordu. Kaslı vücudunu giydiği siyah tişört daha da öne çıkarmıştı. Zümrüt gibi saçlarıyla, siyah zeytine benzeyen gözleriyle kusursuz bir yüz hattına sahipti .Birkaç saniye de olsa göz göze geldiğimizde ikimiz de utancımızdan hemen yanımızda ki konuşmaları dinliyormuş ve çok umurumuzdaymış gibi konuşulanları dinlemeye ve soruları sıradan cevaplarla geçiştirmeye çalışıyordu.
-2 yıldır buradayım. Tarih bölümünde okuyorum dedi.
Tolga:
-Eee nerede oturuyorsun sen? Buca da oturuyordun bildiğim kadarıyla taşındın mı?
-Evet şu an Bornova da oturuyorum ama evden pek de memnun değilim. dedi
-Off ya ev sahibi mi? dedi gülerek Tolga, herkesin sorunu bu sıralar aynı sanırım.
-Yok benim üst katta akma var biraz da rutubet
-Hımm aklımda olsun kanka ev arkadaşı falan arayan biri olursa haber veririm sana.
-Yok ben tek kalırım hem dedim ya abim de var ama boş bir ev varsa çevrenizde çok iyi olur.
O sırada Sema sanki biraz önce devirdiği çamı telafi etme çabasıyla :
-Şanslı adamsın vesselam bizim evin karşı dairesi boş. Sahibi Hikmet amcayı iyi tanırım istersen konuşabilirim senin için dedi.
-Sizde mi Bornova da oturuyorsunuz dedi sevincini belli etmemeye çalışarak.Gerçekten mi? harika olur bana haber verir misin olumlu olumsuz ?
-Tabi ki yarın sorup dönerim sana telefon numaranı ver de kaydedeyim dedi Sema ama tam o sırada;
-Yuh be şarjım bitmiş Duygu senin telefona kaydeder misin? dedi aniden ne diyeceğimi şaşırmıştım ve Hakan'ın yüz ifadesinden krizi fırsata çevirmenin verdiği gülümsemeyi görmemiş olmak için fazlasıyla aptal olmak lazımdı.
-Tamam söyleyin yazayım, dedim ve verdiği numarayı güya istemeye istemeye kaydettim.
Numara kaydetme işi de bittiğine göre ben kalkayım dedi Hakan:
- Hayırlı haberlerinizi bekliyorum.
-Merak etme sen o işi olmuş bil dedi Sema Hikmet amca beni çok sever, kırmaz.
Geleli iki gün olmuştu İzmir'e ama aksiyon ve gerilim dalında oylansa IMDB puanı olarak 6-7 verirlerdi kesin. Yavaş yavaş biz de kalktık eve iz-ban kullanacak da olsak bayağı yolumuz vardı. Kızlar ve Tolgayı iz-ban da bırakıp Halkapınar da aktarma ile eve döndüğümüz de Sema duşa girdi ben de yatağın üzerine uzandım gözümün önüne hemen niye onun suratının geldiğini de anlamamıştım zaten sadece 2-3 dakikalık bakışmadan etkilenmiş olamazdım herhalde. Bu Şapşal, ayran budalası halime sinir oluyordum bazen tövbe tövbe meraklısı gibi.-
-Hişşşt kız sen duş almayacak mısın?
-Giriyorum şimdi dedim.
-Ne o pek bir düşünceli gördüm seni hayırdır? İkizler mi tepti seni?
-İşte aradığım zeka vay canına...
-Eee o zaman kumru gibi ne düşünüp durun
-Gezeceğimiz yerleri düşünüyordum Ayrıca ikizle falan işim olmaz benim. Asıl sen kendi ikizlerine bak perde açık gece gece biri görecek sarınmış gelmiş bide küçücük havluya
-Tabi canım ona ne şüphe. Hemen de lafa laf mı katarmış, utanırmış da
İçimden acaba 2-3 saniyede olsa bakıştığımızı mı gördü de ima da bulunuyor dedim ama bir şey biliyor olsa şimdiye çoktan ballandıra ballandıra dalga geçerdi.
-Amanda aman komik misin sen bakayım? ben banyoya gideyim bari sen de biraz daha yaratıcı ol canısı
-İyi bakalım öyle olsun yarın bir gün telefon elinden düşmezse görürüm seni malum numarası da sende hadi iyisin bu kıyağımı da unutma dedi.
-Nasıl yani şarjın bitmemiş miydi?
-Hayır tabi ki de bitmemişti. Benim güç kaynağım hep yanımda olur şarjım bitmez şekerim.
-Demek öyle ha! peki bunu sen istedin. Yataktan fırladığım gibi onu gıdıklamaya başladım. Gülme krizine girecekti neredeyse bu arada da yalvarıyordu. Tamam yapma vallahi bak söz bir daha yaparsam ne olayım.
Gecenin karanlığına karışan gülüşmelerimiz ertesi günün bize neler getireceğinin bilinmezliğin de kayboldu.
Beğendiyseniz mutlaka oylayın ve yorum yapın iyi yada kötü düşünceleriniz bana ilham oluyor.😘😘😘

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ DİĞER YARIM
ChickLitÖğrenimi için İzmir'e gelen Duygu kendisini neler beklediğini asla tahmin edemezdi.Hayallerinin ötesinde bir maceranın içinde kaybolduğu mu yoksa aşk için bu tehlikeli yolculuğun bilinmezliği mi onu mahkum edecekti?