Camila
Kendine gel Lauren!
Kollarını kavrayıp sarstım ama bakışlarını demir kapıya dikti ve hiçbir tepki vermedi. İleri geri sallanıyordu, konuşmuyordu, yemek yemiyordu, uyumuyordu. Gerçekten korkuyordum ve bir yardım alması gerektiğini düşünüyordum. Ama o herşeyi reddediyordu. Yanına kimseyi yaklaştırmıyordu. Onu böyle görmek canımı yakıyordu. Ally'i o halde gördüğümde bende çok kötü olmuştum fakat o Lauren için başkaydı. Kollarındaki ellerimi yüzüne getirdim ve yanaklarını kavradım. Bana bakması için zorladım.
Lauren, lütfen. Benim tamam mı? Kendine gel ve bir şey söyle. Endişeleniyorum.
Kafasını ellerimden kurtardı ve gözlerini kapattı. Titremeye başlamıştı. Ona yaklaşıp sarılmaya çalıştım ama bütün gücüyle beni ittirdi.
Benden uzak dur Camila!
Başımı olumsuz anlamda sallayıp düştüğüm yerden kalktım ve yatağa tekrar oturdum. Onu bırakmayacaktım. Her ne kadar bunu inkar etse de şuan birisine ihtiyacı vardı ve bu ben olacaktım. Onu bu haldeyken bırakamazdım. Beni en çok korkutan şey de ağlamamış olmasıydı. Tekrar ona sarılmaya çalıştım. Bu sefer beni itmesine fırsat vermedim ve kollarımı sırtında birleştirdim. Debeleniyordu, bağırıyordu, kurtulmaya çalışıyordu ama buna izin veremezdim. Yanında olduğumu bilmesini istiyordum. Benden uzaklaşmasına göz yumamazdım.
Sana benden uzak dur dedim!
Sesi titremişti. Kollarımı biraz daha sıkıp başımı boynuna gömdüm.
Geçti Lauren. O iyi olacak merak etme. Tamam mı? O iyi olacak.
Başını iki yana salladı. Ağlamaya başlamıştı, hala titriyordu. Sırtındaki ellerimi gevşettim ve hareket ettirdim. Başımı boynundan çekip yüzüne baktım.
Onu o halde görmedin Camila. Çok berbat görünüyordu. Zar zor nefes alıyordu. O-
Hıçkırmaya başladığında ona daha sıkı sarıldım. Hala yıkamamış olduğu için kuruyan kanla kaplı olan elini kaldırdı ve saçlarımın arasına geçirdi.
Hala bir umut var. Biliyorsun değil mi? Yaşayacak.
Demir kapının açılmasıyla birlikte ayrıldık. Gardiyan gelmişti. Ally'le ilgili olmasını umuyordum. Lauren yataktan zıpladı ve koşarak gardiyanın yanına gitti.
Ally nasıl? Yaşıyor değil mi?
Bende çoktan kapının önünde dikilmeye başlamıştım. Gardiyan elindeki kağıdı cebine soktu ve bize döndü.
Size bir bilgi veremem.
Lauren'a baktım, boynundaki damarlar belirginleşmişti. Elleri titriyordu. Ona bir şey olmasından korkuyordum. Kolunu tuttum ve başına bir öpücük kondurdum.
Nasıl bilgi veremem? Sikerim böyle işi lan o benim en yakın arkadaşım!
Bağırmasıyla birlikte beni itti ve gardiyanın yakasına yapıştı. Sinirden deliye dönmüştü, görebiliyordum. Başını bir belaya sokmasını istemediğimden onu üzerinden çekmeye çalıştım. Gardiyan afallamış duruyordu, onu itmek için bir hamle bile yapmadı. Ben daha onları ayıramadan bir kaç gardiyan daha içeri girdi ve Lauren'i çekip sürüklemeye başladılar.
*********
Soğuk suyu yüzüme çarpıp kendime gelmeye çalıştım. Herşey üst üste gelmişti ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Ally'le çok yakın olmasak da onu kaybetmek istemiyordum. Artık herhangi birisini kaybedecek gücüm kalmamıştı. Gözlerimi sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldım. Lauren... Onu o halde görmek beni parçalara ayırmıştı.
Neden ayakta dikiliyorsun?
Gözlerimi açıp aynaya baktım. Lauren gelmişti. Aniden arkama dönüp kollarını tuttum ve yüzüne baktım. Dayak yemiş olabilirdi ancak hiçbir şey gözükmüyordu.
Vurdular mı sana? İyi misin?
Başını iki yana salladı ve kolundaki elimi tutup beni çekiştirerek yere oturdu. İyi gibi gözüküyordu. Ally'nin nasıl olduğunu öğrenmiş olabilir miydi?
Bugün için teşekkür ederim.
Ne yapmıştım ki? Kaşlarımı çatıp ona baktım. Yanında olduğum için teşekkür etmesine gerek yoktu ki. Bunu bir teşekkür için yapmıyordum. Onsuz olmak istemediğim için, onu üzgün görmek istemediğim için yapıyordum. İç çekip konuşmaya devam etti.
Kendimden bile vazgeçtiğim anlarda, benden vazgeçmediğin için teşekkür ederim Camila. 2 gündür benimle uğraşıyorsun farkındayım.
Uğraşmak? Kesinlikle bu doğru değildi. Yanında oluyordum sadece ve bunu isteyerek yapıyordum. Tam konuşacaktım ki elini kaldırdı ve beni susturdu.
Sadece, yanımda olduğun için mutluyum. Sen olmasaydın ne olurdu hiç bilmiyorum, inan bana. Teşekkür ederim işte.
Gülümsedim ve parmaklarını parmaklarıma kenetledim. Aklıma çatıdaki duvarı boyadığı gün geldi. Diğer elimi kaldırıp dudağına götürdüm ve iki yana doğru açtım. Gülümsemem genişlerken ondan alıntı yaparak fısıldadım.
Bu gülümsemeyi görebilmek için herşeyi yaparım.
Küçük bir kahkaha attığımızda tekrar kafasını omzuma yasladı ve derin bir iç çekti. Acaba Ally'nin nasıl olduğunu biliyor muydu? Gardiyanlar ona ne yapmışlardı? Kafamda bir sürü soru vardı ancak susmayı tercih ettim. Şuan mutlu gibiydi ve bunu bozmak istemiyordum. Omzumdaki kafasına bir öpücük kondurdum ve avucumun içindeki eline baktım. Bembeyaz teni, siyah saçları, muazzam fiziği ve yeşilin en güzel tonu olan gözleriyle sanki bir ressamın elinden çıkmış, dünyaca ünlü bir tablo gibi duruyordu. Bunu tarif etmesi zordu. Onu tarif etmesi zordu. Kıyafetini hala değiştirmemişti, bacaklarında ve üzerinde kan vardı. Onu o halde görmemiş olmama rağmen ben bile çok kötü olmuştum. En sonunda dayanamayıp sordum.
Ally'den haberin varmı? Nasılmış?
Tepkisiz bir şekilde öylece durdu. Kaç dakika boyunca böyle durduğumuzu bilmiyordum. En sonunda başını iki yana salladı ve kafasını omzumdan kaldırdı.
Bilmiyorum. Sadece yoğun bakımda olduğunu söylüyorlar. Çok kan kaybetmiş, bu yüzden iyileşse bile bir kaç gün daha hastanede kalması gerekiyormuş.
Başımı salladım ve gülümsemeye çalıştım. Daha fazla sormayacaktım. Elimi kaldırıp yanağına koydum ve hafif hafif okşadım.
Nasıl hissediyorsun?
Yutkunup gözlerini kapattı. Elini kaldırdı ve yanağındaki elimin üzerine koydu. Çok kısık sesle bir şeyler mırıldandı, anlayamadım. Diğer eli hala elimi tutuyordu.
Unutmuştum, Camila. Yaşadıklarımdan sonra bırak sevmeyi, hissetmeyi bile unutmuştum.
Gözlerini açtı ve gözlerime baktı. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. Öyle ki uzaktan baktığınızda gülümsediğini anlayamazdınız bile. Ama ben artık onun her ifadesini anlayabiliyordum. Yanağını elime biraz daha sürttü ve tekrar yutkundu.
Ama seni barda gördüğüm o ilk gün, tekrar hissetmeye başladım. Tekrar yaşamaya, tekrar nefes almaya başladım.
Bana doğru yaklaştı ve tam önümde durdu. Nefesi sıcacıktı, üşüyen bedenim anında alev alev yanmaya başladı. Gözlerimin içine bakıyordu. Sanki en sevdiği oyuncağı elinden alındığı için ağlamaya, ama o oyuncak geri verilince tekrar gülmeye başlayan bir çocuk gibiydim. Bundan önce yaşamamış sayıyordum. Gözleri dudaklarıma indi, yutkundum ve hafif bir şekilde yaladım. Bu onun canını yakmış gibi yüzünü buruşturdu. Tekrar tekrar yutkundu ve dudaklarını dudaklarıma bastırmadan hemen önce fısıldadı.
Sanırım sana aşık oluyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Fanfic"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...