"Hey, nasılsın?" dese keşke birisi. Hayatım hiçbir zaman bu kadar kötü olmadı. Her gün küfür ederek uyanıyorum. Bana, hiç kimse ve hiçbir şey anlamlı ve değerli gelmiyor. Bilmiyorum belki hata bende. Ben insanları fazla umursamıyor olabilirim, ama en ufak şeyi kafama takıyorum. Kim kiminle neler yapıyor, nereye gidiyor, neden böyle düşünüyor diye sorguluyorum. Ben Umut, yalnızlığın adamı derler. Demiyorlar aslında ben kendime öyle sesleniyorum. Hiç arkadaşım olmadı ki bana öyle seslensinler.
Eski hayatımda arkadaşlarım vardı. Canım dediğim dostlarım, kardeşim dediğim kanımdan hissettiğim insanlar. Ama ne yazık ki sonbaharda düşen yaprak parçası gibiydim onlar için. Zamanı gelince vardım, zamanı geçince yoktum. Bir hatuna aşıktım. Severdim, saklardım, kimselere vermezdim onu. Birisi ona bir bakış atsa tüm günümü o kişinin gözlerine bakarak geçirirdim. Aslan gibi kükrer hem bakanı hemde bakılanı ürkütürdüm. Belkide bu yüzden istemedi beni.
Ben Umut, sessizliğin adamı. Yalnızlığım kadar sessizliğimde ünlüdür. Konuşmayarak cevabımı veririm, en azından şu aralar böyle. Eski hayatımda konuşurdum. Arkadaşlarım vardı. Ömrümüzün sonuna kadar beraberiz dediğim dostlarım. Kan kardeşi olduğum kalbimin bir parçasını vermiş gibi hissettiğim insanlar vardı. Ama onlar "vardı". Artık yoklar. "Neden yoklar?" dediğinizi duyar gibiyim. Ben var olduğum için olabilir..
Çok açık konuşmam. Üçüncü ağızdan bir şeyleri iletmeyi severim. En sevdiğim şey ve en beğendiğim özelliğim, insanlara duygularımı yazarak aktarmam. Bilmiyorum şuan hangi duygularımı aktaracağım. Sadece buraya yazmak istedim. Acaba içimdeki o ateş diner mi diye. Ama belli ki öyle olmayacak. Hayatım boyunca yediğim darbeleri unutmayacağım.
Dört arkadaşım vardı benim. Birisi egoist, diğeri çekingen ama çekiştiren, diğeri suskun, diğeri yandaş arayan. Hepsinin özellikleri toplanınca Dünya'da nefret edeceğiniz bir numaralı insan oluşuyor. Şunu yaptım derdim egoist olan kendini öne çıkarırdı. Bunu yaptım derdim çekiştiren arkadaşım diğerleriyle çekiştirir idi. Sen haksızsın derdim kendine yandaş arardı. Suskun olanda bana ne derse desinler hiç umurunda olmaz, olsa da sesini çıkarmazdı. Böyle bir insan grubu arasında seneler geçtiğini düşünün. Her söylediğinize karşı çıkılıyor, sürekli eziliyorsunuz. Bire bir yalnız kalmadığınız sürece mutsuzsunuz.
Kendini açıklayabilen bir insan değilim. Bunu birisi sayesinde keşfettim. Bir kız vardı, gözlerine bakınca onun için ölürdünüz. Sevdim, çok sevdim. İşe yaramadı ama bana çok şey öğretti. İnsanlara kendimi açıklayabileceğim bir özelliğim olduğunu gösterdi. Bir insanı istersem çok sevebileceğimi öğretti. Ama bir şeyi anlamadı, isteyebileceğim tek insan oydu. Ondan başkası olamazdı. Bir bakışı, bir gülüşü vardı, ruhumu emer idi. Beni delirtirdi. Onu elde etmek için yapamayacağım şey yoktu. Ne gerekiyorsa yaptım da. Onun istediği her şey oldum. Ama o benim istediğim bir şey olmadı. Çünkü ben ona kendin ol demiştim..
Günün sonunda hep ben kırılmış hissettim. Hep kendimden bir parça vermek istedim. O bana bir parça vermek yerine, benden hep bir parça kopardı. O parçaların yeri de asla dolmadı. Çünkü dolduracak kimse olmadı. Hep yalnız çabaladım. Onu elde etmek istedim. Bazen ulaştım, bazen ulaşamadım. Bazen "hayalindeki" erkek oldum. Bazen de hayatındaki "yağlı" bir obezite oldum. Onun için piyano çalmaya başladım. İleride çocuklarımız olur da, uyutmak için beraber çalarız dedim. Onun gülüşü, yürüyüşü, saçları, burnu, kulakları, dudakları, dili, kıyafetleri, vücudu, elleri için yazdığım şiirlerden şarkılar çıkardım. Onları bestelemek için gitarda öğrendim. Ama ben tek bir şeyi öğrenmemişim. Zorla güzellik olmayacağını. Belki akışına bıraksaydım olurdu. Gerçi iki senedir öyle ama yine tek bir şey yok. 5 sene sevdiğim bir insan şuan hayatını yaşıyor, gülüyor eğleniyor, ama ben yine her gece yatarken profiline bakıyorum. Ya da her sabah uyandığımda kilit ekranımda ki fotoğrafına bakarak gözlerimi açıyorum.
Herkes unut diyor, bende unuttum diyorum. İnsan annesini babasını unutabiliyor ise, bende onu unutabilirim. Bu belki sevgi, belki aşk, belki psikopatlık. Tek sevindiğim ve inandığım bir şey vardı. Bence o benim, onu bu kadar sevdiğim için mutlu oluyordu. Ona bu kadar bağlı olduğum için. Evlerinin önünde sabahladığım için.
"Zamanı geldi gitmenin, kimse beni tutamaz. Kimse bunu engelleyemez. Sen bile.. Bir gün göreceksin beni dikdörtgen bir kutunun içinde, işte o zaman anlayacaksın sevilmek nasıl bir şeymiş. Senin kalbinde seni seven bir parçanın eksilmenin nasıl bir şey olduğunu. O zaman bana yalvaracak yüreğin yanımda ol da beni sar diye. İşte o zaman çok geç olduğunu anlayacaksın. Keşke diyeceksin. Bende o zaman sana, geçti geçti diyeceğim..
"There is something else in my heart,
My heart, that is all about,
I love you, no doubt
Babe you're have a golden heart."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut
RomanceNeredesin? Ne yapıyorsun? Merak ediyorum, bir ara uğramayı düşünüyor musun?