Camila
Önümdeki çantayı karıştırıp işe yarar bir kaç şey aradım. Ally gelmişti, eskisi kadar neşeli değildi fakat düzeleceğine inanıyorduk. Onu darlamaması için Lauren'i uyarmıştım. Olaylar biraz daha yatıştığında ona nedenini sorabilirdik ama şimdi olmazdı. Hapishanedeki kızların çoğu bu konuyla ilgili ortaya türlü türlü şeyler atıyorlardı ama hiçbiri umrumuzda değildi. Sonunda içinden bir ruj bulabildiğimde mutluluktan yerimde tepinmeye başladım. Normani bana anlamsız bakışlar atıyordu ama önemli değildi. Bu hallerime alışmıştı. Sonuçta Ally'nin doğum günü vardı, güzel olmak zorundaydık. Bu çantayı alabilmek için gardiyanın tekini tavlamam yetmişti. Normani elini ağzıma kapattı ve homurdandı.
Eğer yakalanırsak bizi ayrı ayrı sikerler, biliyorsun değil mi Camila?
Omuz silkip gülümsedim. Başımızdaki müdür değişmişti. Yeni gelen kadın denetlemeyi çok yoğun bir şekilde yapıyordu ve duygusuz kaltağın tekiydi.
Grup yapmak bana hep daha çekici gelmiştir.
Küçük bir kahkaha atarak elini ağzımdan çekti. Zaten sıkı tutmamıştı, bu yüzden konuşabilmiştim. Çantayı toparlayıp yatağın altına soktum. Ally uyuyordu. Lauren ise yatakta oturmuş kitap okuyordu. Kaşlarını çatmıştı, gözlerini kırpmıyordu bile. Heyecanlı bir yeri olmalıydı. Gülümseyerek ona doğru yaklaştım. Normani de arkamdan gelmişti.
Heyecanlandın mı?
Nefesimi kulağına doğru üflediğimde titremişti. Onu bu şekilde etkileyebilmek hoşuma gidiyordu. Kafasını çevirdi ve o da nefesini kulağıma doğru üfleyerek konuştu.
Bunun kadar değil.
Elini uzatıp dudağıma bastırdı. Tanrım, şuan onu deli gibi öpmek istiyordum. Ama hücrede insanlar vardı ve kimse bu durumu bilmiyordu. Kitabını anında kapatıp yana kaydı ve oturmam için yer açtı. Eliyle gelmemi söylediğinde itiraz etmedim ve yanına oturdum. Normani de yatağa oturmuştu. Ona bakmaya başladım, büyülenmiştim. Bir insan bu kadar güzel olamazdı. Gerçekten, onu hak edecek ne yapmıştım? Gözlerini gözlerime sabitledi ve gülümsedi. Gülümsemesine odaklandım. Yavaş yavaş kaybolduğumu hissediyordum. Ona bağımlıydım, bunu inkar edemezdim. Normani ağlamaya benzer sesler çıkarttığında kahkaha atarak önüme döndüm.
Sizi böyle görmek gözlerimi yaşarttı çocuklar. Hep birbirinize şu anki gibi sevgiyle bakın.
Sesini değiştirerek konuşmuştu. Bir an için büyükannem olup olmayacağını düşündüm çünkü tanrım, aynı büyükannem gibi konuşuyordu. Ian'ı onunla ilk tanıştırdığımda buna benzer şeyler söylemişti. Aklıma gelen şeyle birlikte dişlerimi sıktım. Hayır, bunun bu anı bozmasına izin vermeyecektim. Lauren hala gülüyordu.
Ah, hadi ama. 21. Yüzyıldayız büyükanne.
Kahkaha atmaya başladığımızda bazı kızlar da homurdanmaya başlamışlardı. Gözlerimi devirerek elimdeki ruju salladım.
17. Yüzyılda ruj varmıydı bilmiyorum ama umarım makyaj yapmayı biliyorsundur büyükanne, çünkü buna gerçekten ihtiyacımız var.
Gözlerini kısarak bana baktığında Lauren kahkaha atıyordu. Tamam, şuan azıcık korkmuş olabilirdim. Ellerimi havaya kaldırıp ben suçsuzum der gibi başımı salladım.
Seni bu seferlik affedeceğim küçüğüm.
Omzuma vurduğunda acımış gibi yapıp kaşlarımı çatmaya çalıştım. Ama bu gerçekten mümkün olmuyordu. Daha fazla dayanamayıp gülümsediğimde elimdeki rujun kapağını açtım. Normani de gözlerine rimel sürmeye çalışıyordu. Şuan bir ayna olsa fena olmazdı ancak yapacak bir şey yoktu. Ruju da aynaya bakmadan süremezdik ki. Lauren neden duraksadığımı anlamış olacak ki gülümseyerek bana doğru yaklaştı. Karşımda durduğunda ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştım.
Sür.
Eliyle dudaklarını gösterdiğinde yutkunmaya çalıştım ama beceremedim. Etrafta bir sürü kız vardı. Bunun hakkında konuşabilirlerdi. Lauren gözlerime bakmaya devam ederken elini uzattı ve elimi kavradı. Dudağına getirdiğinde gülümsedim. Ona doğru biraz daha yaklaştım ve diğer elimle dudağını yana kaydırdım. Sıcak nefesi elime çarpıyordu, bütün vücudumun titrediğini hissettim. Gülümsemeye devam ederek sürmaya başladım. Bir an önce bitirebilsem iyi olacaktı çünkü onu öpmek için yanıp tutuşuyordum. Lauren gözlerini kapatmıştı. Çok güzeldi, kahretsin. Ruju sürmeyi bitirdiğimde geri çekilip ona baktım. Hala gözleri kapalıydı, dudakları kışkırtıcı bir şekilde kırmızıydı ve ben alt tarafımın sızladığını hissediyordum. Yutkunup bakışlarımı kaçırmaya çalıştım. Ama gözüm o dudaklardan başka hiçbir yere gitmiyordu. Onu izlediğimi hissetmiş gibi gözlerini açtı, gözleri koyulaşmıştı ve çok derin bakıyordu. Gülümsedi, tekrar dudaklarına odaklandım.
Müthiş görünüyorsun Lauren.
O an nefesimi tuttuğumu fark ettim. Gürültülü bir şekilde bıraktığımda Lauren'in yüzündeki gülümseme genişledi. Normani parmağını bize doğru uzattı ve salladı. Sanırım burada olduğunu söylemeye çalışıyordu. Bakışlarımı zor da olsa ondan kaçırıp Normani'ye baktım.
Büyükannenin yanında bir kıza yiyecek gibi bakmak hiç de hoş bir davranış değil, Camila.
Başını iki yana sallayıp kaşlarını kaldırmıştı. Gülümsedim ve ona doğru eğilerek özür dilerim.
**********
Elmanın üzerindeki mum sönmesin diye adeta çırpınıyordum. Yemekhanede elmadan başka bir şey bulamamıştık. Berbat bir çorbanın üzerine mum dikmektense elma daha mantıklı gelmişti. Dikkatli bir şekilde masaya doğru ilerledim. Ally'nin arkası dönüktü, geldiğimi görmemişti. Lauren onun yanında oturuyordu ve Normani de karşılarındaydı. Beni gördüğünde Lauren'a işaret etmişti ve ben yaklaşınca bağırmaya başlamışlardı. Elmayı getirerek Ally'nin önüne bıraktım ve gülümsedim.
Doğum günün kutlu olsun koca bebek.
Gözleri dolmuştu ama gülümsüyordu. Bunu beklemediği çok açıktı. Kimseye doğum günü olduğunu söylememişti ama belki birazcık çantasını karıştırmış olabilirdik. Onu mutlu edecek şeylere ihtiyacımız vardı. Gözlerini kapattı ve mumu üfledi. Alkışlamaya başladığımızda yemekhanedeki diğer kızların umrunda bile değildik. Ayağa kalkıp hepimize sarıldı.
Ah, tanrım. Çok teşekkür ederim kızlar. Bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilemezsiniz.
Grup sarılması yaptığımızda Normani'nin yanına geçip elmayı işaret ettim.
Hadi, kes de yiyelim artık.
Gülümseyerek masadaki bıçağa uzandı ve elmayı ortadan ikiye böldü. Diğer parçaları da kesip bize verdi.
Yediğim en güzel doğum günü pastası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Fanfiction"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...