Genelde ailenin büyük ve o itibarı olan insanların, kendi çocukları olunca, o çocuklara veliaht havası verilir. Mesela, iyi bir oda. Küçük bir çocuk olmamıza rağmen cebimize giren yüz dolarlık harçlıklar. Kayboldu mu? hiç sıkıntı değil. Çünkü siz bir veliaht olarak kralın oğlusunuz. Yenisini almak, hiç de zor değildir. Yeni doğan çocuğa bile araba hediye etmek ve ya ev falan almak, artık zenginlerin modern havasına girmiş ve âdet olup çıkmış. Üstelik bu para ile biz veliahtlar ne yapacağımızı bilemeyiz.
Bu yüzden Chim, tüm o paralarını pamuk şeker ve elmalı soda için harcar. Bir gün bağırsakları midesini sindirirse, hiç şaşırmayın derim. Chen, genellikle bu kraldan gelen paraları, bilgisayar oyunları, PlayStation gibi antik guntik şeylere harcar. Mars zaten küçük, alacağı en lüks şey.. Oyuncak. Bu yani. Abim ile ben ise sizce ne yaparız? Doğru tahmin. Karı, kııız.
O kadar zenginiz ki, 10 yaşında olmama rağmen kendime ait iki tane evim var. Biri Londra'da. Diğeri ise Çin'de. Abim ile mirasımız aynı.
Ve biz veliahtlar, şimdi ise babamın zoru ile beraber markete gidiyoruz. Çünkü biriktirdiğimiz paraları harcayacağız.
Normalde bir erkek, alışveriş yapmaktan nefret eder. Ama bunu sağlayan kişiler ise, yanındaki eşleri yüzündendir. Sürekli herşeye bakar ve tüm marketi tavaf ederler. Ayrıca bu dediğim sadece market içinde geçerli değil. Alışveriş mağazaları, dükkânlar, AVM'ler. Farkına varmış olursunuz ki, erkek mağzalarında kadınlar vardır. Neden mi? Dünya da o kadar çok erkek alışveriş yapmaktan bıkmış ki, artık erkek kıyafetlerini kadınlar giyiyor. İşte bazı özel günler günler için eşlerine bir şeylerler falan alırlar. Ama kendine de kıyafet almaktan asla çekinmezler.
Bunu neden mi anlattım? Hemen cevap vereyim;
Babam bu anlatığım kadınsal alışveriş teorisinden farklıdır. Çünkü babam, sadece karşı cinsi etkilemek için bir tek taş alsa yeter. Babam alışveriş sever mi? Elbette hayır. Ama bir kadını yok diyeceksiniz. Sorun da orada zaten. Kralı alışverişten bıktıran biz, veliahtlarıdır. Evde pamuk şeker makinesi alınmasına rağmen hâlâ dışarıdan alan bir kardeşe sahibim. Bu kral parmağında tasıdığı yüzüğün içinde bulunan zehiri içmesinde ne yapsın? Pardon onları kadınlar yapıyordu. (;d)
***
Babam elinde sigara ile şöfor koltuğuna oturmuş, son model porche'sinin koltuğunu kıçının altına almıştı. Abim ise babamın yanındaki koltuğu kapmış, çalan şarkıya eşlik ediyordu. Ben ise arka koltukta, bu birbirine vuran iki malın yanında oturuyordum. Ve dünkü olayı soracak olursanız, suç benim üzerime kaldı. Ve ben, tuvalette hapis kaldım. Hatta can sıkıntısından babamın mavi bornozunun, beline bağlanan o ipini alıp, ip atlamıştım. Karizma yerlerde. Tuvaletten çıkamadıgım için, kardeşlerimin bana doğru bakarak işediği o anları hafızamdan silmeye çalışıyorum. Özellikle Mars'a ait olanı. Kendisi kabız olduğu için, ağlayarak yanımda sıçmıştı. Daha doğrusu sıçmaya çalışmıştı. İşte bu yüzden, hastane dönüşünü babam bizi markete götürüyor. Çünkü paralarımızı harcayacayız.
Babam iyice markete yaklaşırken, abim burnuna gelen sigara kokusuyla rahatsız olmuş ve yanındaki pencereyi açmıştı. Pencereden çarpan rüzgar Mars'ın suratına öyle bir çarpıyordu ki, saçları arkaya doğru yatıp, dudakları burnuna çarparak üst dişleri gözüküyordu. Bundan alyacak olacaksınız ki, otoban boş ve babam gazı köklemiş. Benim için sorun yok tabi, ben hızı severim. Ama Mars işin sorun çünkü, birazdan yüz felci olabilir. Bu yüzden abimin omuzuna elimi uzatmış ve dikkatini çekmiştim.
"Abi, camı kapatsana."
"Öf.. Peki."
Elini pencere düğmesine atmış ve pencereyi kapatarak derince iç çekmişti. Mars kendisine geldiğinde, gözlerini bana çevirmiş ve kahkaha atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GAVATHANE [Tamamlandı.]
HumorKardeşler. Babaların dediği Laftır "Gavathane" Haklıda, gavatız. En güzel modelinden.