~4~

333 61 14
                                    

Merhaba.

Multimedyada kızlarımız, elbiseleri ve sevimli yapışkan Zack var. Umarım bölümü seversiniz.

İyi okumalar.

4. BÖLÜM

Çığlıklar atarak uyandığımda Gaby üzerime eğilmiş, çırpındığım için kollarımı tutuyordu. Ağlayarak çırpınmaya devam ediyordum.

“Hey, Stella! Sakin ol yoksa sana tokat atacağım!”

Çok korkmuştum. Rüyam… Fazlasıyla gerçekti. “Rüya” demektense “kâbus” demek daha doğru olabilirdi. Ağlayarak çırpınmaya devam ederken sağ yanağımda hissettiğim acıyla gözlerimi kocaman açtım. Gabriel gerçekten de bana tokat atmıştı. Çırpınmayı kesince Gaby kollarımı bırakıp “İyi misin?” diye sordu.

Hala ağladığım için derin bir nefes alıp gözyaşlarımı sildim. Sonra kafamı olumlu anlamda hafifçe salladım.

“Sadece bir kâbustu, Stel.”

“Çok… Ge-gerçekçiydi…”

Gabriel bana sarılıp “Ben yanındayım Stel. Her zaman senin de benim yanımda olduğun gibi yanındayım,” dedi.

Ona sarılıp bir süre daha ağladım. Ağlamamın sebebi sadece korkmuş olmam değildi, rüyamda gördüğüm yakışıklı adam gerçekten babamdı, annemle çektirdikleri tek bir fotoğraftan biliyordum. Ve ilk defa onu rüyamda görmüştüm. Annemi her zaman görüyordum. Genellikle büyük yeşil bir bahçede sallanan bir koltukta kitap okuyor olurdu ve ben de onu izliyor olurdum. Annemle ilgili gördüğüm bütün rüyalar pamuk şekeri gibiydi. Ama babamla ilgili gördüğüm tek rüya, tam anlamıyla kâbus!

Gözyaşlarımı dindirmeyi başardıktan sonra Gabriel’in bana uzattığı sudan bir yudum aldım.

“Uyuyabilecek misin Stel?”

“Sanırım Gaby.”

“Seninle uyumam iyi bir fikirmiş.”

“Işığı kapat da uyuyalım hadi,” dediğimde ışığı kapatıp yanıma geldi.

“İyi geceler en iyi arkadaşım.”

“İyi geceler ev arkadaşım.”

Gözlerimi her kapatışımda iğrenç kırmızı ten ve simsiyah gözlerle kanatlar gözümün önüne geliyordu. Her seferinde aynı korkuyu hissederek gözlerimi açıyordum. Yatakta fazla hareket etmeden uyumaya çalışıyordum. Gaby biraz önce uyumuştu, nefes alış verişleri yavaşlamıştı. Uyuduğunu buradan anlamıştım.

Bir süre daha gözlerimi kapatmakta zorluk çektikten sonra rüyam yerine annemi düşünmeye başladım. Saçlarımı taradığını hayal ettim. Hiç ölmediğini hayal ettim. Büyükannem ve Gaby’yle beraber kahvaltılar yaptığımızı düşündüm. Bir süre sonra uykunun kollarının arasındaydım.

“Calling All The Monsters” şarkısı odamın içini doldurduğunda elimin birini gözlerime kapatıp diğeriyle alarmı kapattım. Gabriel yanımda yoktu. Her zamanki gibi mükemmel çalışan biyolojik saatiyle kendiliğinden ve benden önce uyanmış olmalıydı. Sürünerek yataktan çıktıktan sonra yatağımı düzeltip yüne sürünerek banyoya gidip hızlı bir duş aldım. Saçlarımı kuruttuktan sonra odama döndüm. Gece boyu yeniden rüya görmemiştim. Gördüysem bile hatırlamıyordum. Rüyadan kurtulabilirmişim gibi kafamı salladıktan sonra siyah, dar kotumla beyaz baskılı bir askılı bluz giydim. Saçlarımı da atkuyruğu şeklinde toplayıp çantamla beraber mutfağa indim. Büyükannem portakalları sıkmakla meşguldü.

Shadows or Angels? (DÜZENLENİYOR.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin