GİZ

56 2 0
                                    


Mr. Aldrich her sabah yaptığı gibi o sabahta küçük kahve dükkanına 07.17 de giriş yaptı. Tam olmayan sayılara, tek sayılara ve aksak olan her sayıya karşı düşkünlüğü vardı. Rutin işlerini bu saatlerde yapmaya özen gösterirdi.

Büyük ciddiyetle köşedeki masaya oturdu. Cam kenarındaki masaların boş olmasına rağmen karanlık bir kuytuyu tercih etmişti. Kafenin eski ve yaşlı sahibi Mrs. Carol bu hareketlerinden dolayı Mr. Aldrich'i farklı değil, aptal bulurdu. Her sabah aynı saatte aynı kahveyi içmesi sinirini bozardı. Kim bilir? Belki de kendisinin bu denli düzenli bir hayatı olmadığı için Mr. Aldrich'i kıskanıyordu. Mrs. Carol'un elinde olsaydı bu adamı öldürürdü fakat bu mümkün değildi. Yaşlı ve kimsesiz bir kadının yasalardan korkmaması olanaksızdı. Ayrıca eline ne geçecekti ki?

Her sabah ki gibi kahveyi son derece memnuniyetsizce hazırlayıp köşedeki masaya götürdü. Mr. Aldrich kafasını gazetesinden kaldırıp bakmamıştı bile. Fakat Mrs. Carol buna alışmıştı, sorun etmedi.

Gramofondan çalan Schubert kahve kokularına karışıyordu. Mr. Aldrich bu sabah düşünceliydi. Gazetesini bir kenara bıraktı, ceketinin iç cebinden sabah posta kutusunda bulduğu mektubu çıkardı. Üzerinde yazan isim onu çok eskilere götürmüştü. O kadar eskilere götürmüştü ki Mr. Aldrich mektubu açmaya korkuyordu. İşe gitmesi gerektiğini hatırladı ve mektubu sonra okumak üzere yeniden cebine iliştirdi.

Akademisyeni olduğu üniversiteye giriş yaptı. Saat 08.15'i gösteriyordu, Mr. Aldrich sinirle nefes aldı, ders saatinin tek bir sayıyla başlayan saate alınması için bütün plaklarını verebilirdi. Onun için gün 12 saatten oluşurdu; tek saatler ve diğer gereksiz saatler.

Derse girdiğinde öğrencileri çoktan yerini almıştı. Koyu kahverengi el çantasını masasının üzerine bırakıp öğrencilerine baktı, yüzü son derece memnuniyetsiz ve uykuluydu.

''Aluin Aldrich'' dedi çok gür olmayan bir sesle Mr. Aldrich, sanki bu isim ona ait değilmiş gibi, ve devam etti, ''İsmim bu..'' duraksadı, ''...ve burada olduğunuza göre hepiniz sahtekarsınız.''

Sınıf boş gözlerle Mr. Aldrich'e bakıyordu. Onun da korktuğu buydu, bir sınıf dolusu boş göz. Fakat Mr.Aldrich yılmadan devam etti, ''Ayrıca bir sanatçısınız da.''

Sınıfın aklı karışmıştı, kendiyle çelişen bir akademisyenle karşı karşıya kaldıklarını düşünüyorlardı. Birkaçı şimdiden Mr. Aldrich'i küçük görmeye başlamıştı bile. Yine de merakla Mr. Aldrich'in bir diğer cümlesini bekliyorlardı.

Mr. Aldrich soğuk ve suratsız yüzünün ardından hafif bir tebessüm etti, ''Sahtekarlık sanatçıları.'' diye ekledi.

Neye dayanarak böyle diyordu ki? Birine sahtekar demek Mr. Aldrich için çok mu kolaydı? Burnu havada herif diye düşündü Majori. Oysa bu okulu yüksek eğitimi için ne çok istemişti. Gazetecilik için seçtiği Fransa'nın küçük kentindeki bu üniversitede denk geldiği akademisyen için hayatının ne de şanssız olduğunu düşünüyordu. Majori karamsarlık ediyordu fakat elinde değildi, kötümserin tekiydi.

''Hiçbirinizin mezun olduğu üniversiteyi bilmiyorum ancak şuna eminim ki hepinize dürüst bir gazeteci olacağınız üzerine yemin ettirdiler, öyle değil mi?'' Mr. Aldrich keyifli bir gününde olsaydı bu cümlenin ardından kahkahayı patlatırdı ancak sabahki mektubu düşününce birden bire duraksadı.

Majori şimdi daha çok sinirliydi, bu sefer yalnızca burnu havada olmasına değil, isabet ettirdiği tezine de gıcık olmuştu. Mezun olurken ki yemin törenlerini anımsadı Majori, sahiden de dürüst bir gazeteci olacağına yemin etmişti ve öyle de olacaktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 28, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin