Bölüm 1: Kurtarıcı Melek

2.4K 115 15
                                    


Gözlerimi, güneş ışınlarının göz kapaklarımı tecavüz etmesi üzerine açtım.
Yeni lanetli bir güne uyandığım için ironik bir şekilde minnet doluydum. S şeklinde yattığım yatağımın içinde gerindim ve o sırada yatağa sığmadığımı fark ettim! "Kahretsin kimin yatağındaydım?" Bu düşünceden sonra hayallerimde çok seksi bir sahne canlandı ve hayalim bile 3 saniye sonra parçalandı: beyinsiz kardeşimin yatağından başka bir yerde değildim ve klasik hüzün veren diğer gerçekse; istesem de buradan başka bir yerde olamazdım. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp etrafıma baktığım sırada kısa bir şok geçirdim. Öncelikle burası ne benim odam ne de kardeşim Julia'nın odasıydı. Ayağa kalkıp tam karşımda duran dolabın aynasında çıplak vücudumu gördüğüm anda soluksuz bir çığlık patlattım. " Pekala. " dedim kendi kendime, " Bu bir rüya. " öyle olmalıydı. Sımsıkı kapadığım gözlerimi korkuyla yeniden açtım. " Bu bir kabus! " diye bağırdım hala aynı yerde aynı çıplak silüet'e bakarken, çabucak açıkta olan göğüslerimi örtecek bir şeyler aradım. Az önce kalktığım yatakta ki küçük battaniyeyi alıp vücuduma dolarken küfrettim ve sesimde ki korku dolu tınıdan nefret ettim. Beynim " Biri derhal burada ne yaptığımı açıklasın! " diye bağırıyordu, panik tüm vücudumu sarsıyordu. Koridordan gelen ayak seslerine dikkat kesilip irkildim.Ben sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken kapı aniden büyük bir hızla açıldı. Gözle görülür şekilde yerimde zıplarken, kapının ağzında duran seks tanrısı battaniye sarılı vücuduma baktı: " Uyanmışsın." dedi. "Çığlık attığını duydum."
" E-evet. Uyandım, galiba. Evet, sanırım uyandım. Uyandığıma eminim ama uyanmasaydım daha iy- " kekeleyerek derdimi anlatmaya çalıştıkça daha çok battığımı farkedip sesimi kestim. Ona burada yarı çıplak bir halde ne yaptığımı sormak için can atıyordum ama ağzımı bir türlü açamıyordum. Bildiğim tek şey, tanımadığın erkeklerin yatağına girmenin prensiplerime aykırı bir durum olduğuydu. Ve şu dehşet baş ağrısı. "Senin için kahvaltı hazırladım." dedi başımı beklediğimden hevesli sallayınca " Giyinip gelsen, iyi olur. " dedi, vaziyetimi unuttuğum için mahcup ve muhtemelen bir domates kadar kırmızı suratla başımı sallayıp ağzımı açtım ama Seks tanrısı cevabımı beklemeden kapıyı kapatıp gitti. Yerde buruşmuş elbisemi bir çırpıda üzerime geçirdim ve arkasından bende çıktım. Vücudum hala kusursuzdu. Kendimi beğenmek için söylemiyorum, böylesine bir adamın vücudumda geçici izler bırakmadan benimle sevişmesi olanaksızdı. Bu adam daha çok kelepçe seven tipler gibiydi. Tanrım neler diyorum ben böyle? Koridorda ona yetişip kolundan yakaladım "Pekala bay her kimsen. " dedim meydan okuyan bir sesle. "Dün neler olduğunu açık bir şekilde anlatırsan sevinirim." Vay canına sık kirpikleri ve dokunulmadığı halde alınmış gibi duran inanılmaz derece kavisli kaşları ve koyu renk gözleriyle içime işliyordu. Evet, bu adam kesin kelepçe sevenlerdendi. Gerildiğimde sık sık tekrarladığım gibi elimi boynuma götürüp başımı hafifçe sağa eğdim. "Neden hiçbir şey hatırlamıyorum?"
Gözlerime bakıp gülümsedi. İnlememe zor engel olurken daha önce farketmediğim güzel ses tonuyla "Gerçekten hiçbir şey hatırlamıyor musun?" diye sordu. Başımı aceleyle sağa sola salladım, hatırlamıyordum. "Ah yazık oldu! " dedi ağzından hafif bir kıkırtı çıkarken " Dün gece hepimizi çok eğlendirdin."
" Dün gece. Hepimiz. Eğlenmek. " söylediklerini tekrar ederken düşünüyordum. Dün akşama dair hatırladığım tek şey kavgaydı. Julia yüzünden anneyle edilen kavga. Dersler yüzünden öğretmenle edilen kavga. Erkek arkadaş müsvettesiyle edilen kavga. Bayiiden birkaç bira aldığım için benden şüphelenen azgın bunak ile kavga. TANRIM BİRALAR! Lanet baş ağrısının nedeni buydu: İçmiştim. Ve içtiğimde kötü şeyler olurdu. HATIRLAYAMADIĞIM KÖTÜ ŞEYLER!
Nasıl açıklama yapacağımı düşünürken güzel gözlü seks tanrısı, dakikalar geçtikçe sıfatları çoğalıyordu " Gel. " dedi koridordan sıkılmışcasına. Mutfak masasına geçerken " Bu seks tanrısıyla aramızda bir şeyler yaşandıysa gerçekten bütün prensiplerimi çöpe atıp tekrarlamak için ona yalvarabilirdim. " diye düşündüm, keşke hatırlasaydım. Dudaklarını dudaklarımdayken verdiği tadı nasıl unutabilir-öhö! Sessizce oturduğu sandalyenin karşısına geçtim. O çoktan yemeğe başlamıştı ve bende meraklı bir kedi gibi onu izliyordum. Kedi demişken siyah tüylü bir şey ayaklarıma dolandı. Çığlık atıp ayaklarımı yukarı topladım ve görüntümün karşıdan pek iç açıcı olmadığını farkedip indirdim. " Hadi Lexi, rahat bırak onu. " diye gülümsedi. Kedi sanki bu komutu duymayı bekliyor gibi miyavladı ve gözden kayboldu. Etkilenmiştim. Hayvanlarla anlaşamazdım. Belki korkmasam anlaşabilirdim. Açıklama bekleyen gözlerimi ona diktim. Oysa umursızca kahvaltısına devam etti: Yedi, yedi, yedi. Sonunda dayanamayıp çatalı bıçağı bıraktı ve bana döndü. "Bak güzelim dün gece nereden çıktın geldin bilmiyorum ama biz burada erkek erkeğe takılırken elindeki bira şişesiyle birden evin içine daldın biz ne olduğunu anlayamadan aramıza katıldın ve gerçekten çok sarhoştun." Dedi bir solukta. Ve Puzzle'in kalan parçaları. Benim elimde sadece bira olanı vardı. Parçayı cehenneme doğru hızla fırlattım. Bu sırada bana " Güzelim. " diye hitap etmesini alıp beynimin bir köşesinde rafa kaldırdım. "Seni durdurmak mümkün değildi. Burada da içmeye devam ettin. Çocuklarla oyunlar oynadın. Önce şişe çevirdiniz sen her cevapta üzerinden bir şeyler çıkardın ve içlerinden biriyle öpüştün. Açıkçası senin sıradan bir fahişe olduğunu düşünmüştük. Ta ki "Damon beni bırakma" diyene ağlayana kadar. Ondan sonrada seni oradan alıp kardeşimin odasına yatırdım." Beynimde şimşekler çakarken açık kalmış ağzımı çenemi havaya kaldırarak kapattı. Gözleri dürüstlükle parlıyordu. " Aman tanrım! " dedim küfreder gibi, " Gerçekten bunları yaptın mı ? " çatalına kocaman bir salam dilimi saplayıp kaşla göz arasında yutarken başını salladı. " Gerçekten bunları yaptın. "
Başımı ellerimin arasına alıp küfrettim ve küfrettiğim için özür diledim. Bu kez gerçekten mahvolmuştum; ben böyle biri değildim. " İçlerinden biriyle öpüştün. " demek ki hayaller boşaydı. Öptüğüm kişi bu adam değildi. Görülen o ki bu adam seks tanrısıda değildi. Evet kasları, ve müthiş güzel bir suratı vardı ama anlattıklarına göre o sadece bir kurtarıcıydı. Bir melek. Kurtarıcı melek. Tam o esna da evin arka kapısından iki yakışıklı daha içeriye girdi ve beni gördükleri anda tezahurata benzer sesler çıkarmaya başladı. Bir evde bu kadar yakışıklı bulunması yasal mıydı? Lanet olsun birisi Damon'ın sarışın hali gibiydi. Ve tamda Damon'a benzeyen cebinden sütyen çıkarıp "Hayatım bu bende kalmış" dedi. O an tekbir şey diledim: Tam kafamın üzerine bir piyano düşmesini...

Good Girl Gone Bad (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin