Eriyen Buzlar

157 11 4
                                    

Koşturdular, koşturdular. Koşturdular beyazdan arınmış düzlük ve çayırda. O gün hava her zamankinden daha iyiydi. Çocuklar, bugünü doya doya değerlendirerek, gezip oynuyorlardı.

Dahası Hûnr, onlar için çevredeki çoğu karı temizlemişti. Yeşil ortaya çıktı ve mutluluk saldı tüm çocukların içine. Aileleri onlara baktıkça, duygulandılar. Fakat kendi çocukluklarında yapamadıkları bu güzel şeyleri şu an çocuklarının yapıyor olması sevindirdi yine de onları bir nebze. Güneşin az da olsa bir işe yarıyor olması gülümsetti tüm suratları.

Pazarlar bir hayli kalabalıktı bugün. İnsanlar, donmadan alışveriş yapmanın keyfiyle, gezdiler tüm tezgahları. Ekimler de bu fırsattan istifade hemen yapıldı ki asırlar boyunca devam etmiş olan bu dondurucu soğuğun gidişiyle, besinlerini rahatça alabilsinler. Bilinen kobal (az soğuk) günlerden çok daha farklıydı bugün. Hayvanların doğum yapabilmesi ve çiftliklerin büyümesi için de ideal bir hava baş gösteriyordu artık.

Nâor ve Yofa, beraber indiler Gûal bayırından aşağı. Hûnr ise tepede oturmuş onlara göz kulak oluyor, bu kadar uzaklara gelmiş olmanın tedirginliği ile koruyordu, Nâor ve diğerlerini. Herkesin gittiği, bu bölgelerin en kalabalık görünen ve dinlenmek veya buluşmak için toplanan insanların bulunduğu serap düzlüğünü bile geçmişlerdi ki, Gûal bayırı, düzlüğünde doğusunda kalan, büyük beyazlıklara açılan ve pek dik olmayan rampa aşağı ilerleyen yolun ta kendisidir.

Buraların havası ve atmosferi o kadar temiz ve iç açıdır ki öncelerden kalma kamp izlerine bile rastlanır. Eskiden o dondurucu havalardaki gezginler, buradaki güzelliği terk edemeyerek, bir kaç gün buralarda kamp yapmışlardır. Şimdi ise bu muntazam diyarlar, kendini iyice ortaya çıkarmış, yürümeye, gezmeye ve doğanın güzelliklerine şahit olmaya üşenmeyen herkese kapılarını açmıştır.

Hûnr'un ise bu konulardaki bilgisi epey yüksek olduğundan, üvey evladı Nâor'u ve en yakın dostlarını nereye getirmesi gerektiğini pek iyi bilir. Ona bakılınca, pekte gezgini andırmayacak kadar ihtiyar gözükse de, bildiklerini ve gördüklerini anlattığı hikayeleri dinleyenler, onun bir gezginden çok daha fazlası olduğuna emin olabilirler. Onun sayesinde Nâor da ilmini, özellikle tıp konusunda geliştirerek, yaşıtı olanların belki de hiç duymadığı şeyleri öğrenmiş ve bu yaşında arifliğin ilk adımlarını atmaya başlamıştır. Fakat burada güç olan, bu bilgeliğin başka kulaklara taşınmaması ve kibirden uzak kalınabilmesidir. Öyle ki bunu başarmak, tüm o ilimi öğrenmekten çok daha zorlu bir aşamadır, en zayıflar için.

Şimdi ise bildiklerinin aksine hava tüm yazılanlara karşı gelerek, ölümcül yapısından bir anda uzaklaşmaya başlamış ki burada tuhaf olan şey bunun bir anda olması. Eskiden kaleme alınmış olan yazılarda;

'Bu dünyada misafir olanların başardıkları her şey, tıpkı soğuğa karşı yakılan bir kıvılcım ateş gibi ısıtacak yaşam alanlarınızı ve kolaylaştıracak o buz kesmiş hayatlarınızı, bir nebze daha. Lakin göremeyince o kıvılcımı ilk an, pes etmeyin asla. Onun yolu hepimizinkinden uzun, sabırla bekleyin. Yaklaştıkça anlaşılacak kudreti en uzaklardan, ta damarlarınıza kadar.' der.

Fakat burada da bahsettiği gibi, bu güç bir gün ansızın gelebilecek olan bir sürpriz değil, yılların birikimiyle pek âlâ ağır gerçekleşecek olan büyük bir mükafattır. Ariflerin yanılacağına olanak vermezsek, bu yaşananlar epey tuhaftır ki sadece üç ay içerisinde, hava akşamları bile bir kaç saatten fazla dışarıda durulabilecek duruma gelmiştir. Artık en bilginlerin bile bunun sebebini bir çırpıda kestiremeyeceği kadar güzelleşen bu havada, Nâor'un kitaplarda okuduğu o ağaçları, hayvanları ve diğerlerini görebileceği, yaşamlarına çıplak gözle şahit olabileceği fırsatı da bulmuştur. En yakın dostu Yofa, bunları pekte aldırmaksızın gezip tozarken, o sanki yıllardır yapmak istediği hayalini gerçekleştirircesine inceliyordu, karıncaları, ağaçlarda gezinen sincapları, köyüne pek uğramayan lakin yakından tanıdığı kuşları ve gözüne çarpanların hepsini.

ÖLÜMSÜZ SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin