Ertesi sabah kapımda saçları dağınık bir adet Mert vardı. O karizma bakışlarıyla beni kesiyordu. Ve biz artık sevgiliydik tabii kesecekti. Biliyordum, bu fazlasıyla tehlikeliydi. Ona yaşadığım travmatı ankattığım zaman bundan kurtulabilecektim galiba. Evet, mutlaka söyleyecektim. Çünkü Levent'in gelecek hafta İstanbul'a döneceğini biliyordum ve tekrar şansını deneyecekti pislik. Bana daha fazla bağlanmadan öğrenmeliydi. Ya da daha doğrusu, ben ona daha fazla bağlanmadan söylemeliydim. Mert "Özledim cici kız." diye seslendi.
"Sussana be salak!" diye fısıldadım.
"Bana her hakaret ettiğinde seni öpeceğim."
"Yapamazsın, saçmalama be!"
"Neyse sana bugün bir şey söylemem gerekiyor. Hadi sahile sür, orada anlatacağım."
Yol boyu gülüştük ama en sonunda bir soru sordum.
"Beni gerçekten seviyor musun, en ciddi kavgada ya da bir konuda beni bırakır mısın?"
"Bilmiyorum."
"Sağa çek geri zekâlı!"
Mert dudaklarım yapıştı.
"Saçmalama, hayır tabii."
Sonra sahildeki banka oturduk.
"Geçmişimde bir travma yaşadım. Çok kötü bir olay, belki anlatırsam
benden nefret bile edebilirsin. Hatta belki bana dokunmak bile istemezsin, anlarım." diyince
"Vazgeçmem senden." dedi.
"Ben daha on sekizime girmemiştim. Hemen ertesi akşam girecektim yani. O akşam bir kutlama yapıyorduk, çıkışta bir adam beni rahatsız etti. Zar zor elinden kurtuldum. Adamın kafasına cam şişeyi indirdim. Beni rahatsız etmeye devam etti. Bir akşam beni sıkıştırdı. Bana tec-" diyince bir anda elini dudaklarıma bastırdı. Gözleri dolmuştu, bir şey yapmak istiyordum. Dayanamıyordum bu haline. Gözlerini kapattı, göz kapaklarından öptüm. Kirpikleri ıslanmıştı, bakışları masumdu.
"Evlen benimle." dedi Mert.
"Yuh! Biz birbirimizi daha yeni tanıyoruz Mert. Olmaz! Beni sevdiğini biliyorum ama ben güvenmiyorum bize."
"Güvenmiyorsun? Öyle olsun." dedi ve gitti. Galiba bu 'Seni sevmiyorum.' demekten bile kötüydü. Hay allah kahretsin!" diye cırladım. Mert'i aradım. Açtı ve "Tuttuğun ele güvenmeden gelme."
dedi ve yüzüme kapattı. Bu gerçekten koymuştu.
Ertesi sabah ilk derse girmedim, Mert'i bekledim ama gelmedi. Ben onun evine gittim. Çiçeğin altındaki anahtarla kapıyı açtım. "Mert, canım?" diye seslendim. Odasına girdiğimde yanında biri daha olduğunu gördüm. Mert uyurken bir tokat patlattım. Kısa sürede uyandı. Yanındaki kızı o halde görünce yüzüne tükürdüm. "En ufak kavgamızda beni nasıl silebildin? Asıl sen yüreğine güvenmemişsin. Bundan sonra tuttuğum ele dikkat etmem gerekiyormuş. Allah belanı versin!" dedim ve kapıyı çarpıp çıktım. Arabaya atladım ve son hızla sürmeye başladım.
Bir saat sonra
Mert'in AğzındanBir saat sonra Selin beni aramıştı. Beni araması mucize gibiydi. Açtığımda polis kaza geçirdiğini, hastahaneye kaldırıldığını söyledi.
Kendimi o kadar suçlu hissediyordum ki, o kadar çok ağlamak istiyordum ki... Onu üzmeseydim de ölseydim daha iyiydi.
24 saat sonra uyanmazsa uzun bir süre uyuyacağı söylendi. İşte o zaman ben ölürdüm. Acıdan ölürdüm yine ölürdüm.
Bir ay sonra
Artık uyanmıyor Selin. Herkes bekliyor ama yok. Ben ise artık son dakikalarımı yaşıyorum. Onsuz hayat olmuyor. Ve ben artık gidiyorum. Evet, intihar ediyorum. Ama intihar ederken bile insanı rahat bırakmıyorlar. Telefonum çalıyordu. Telefonumu açtım. Selim "Selin uyandı, gel!" diye bağırınca çabucak arabaya atladım.Selin gerçekten uyanmıştı. Yanına gittim. Saçlarını okşamaya başladığımda kendini geri çekti. İşte o zaman canımın yandığını iliklerime kadar hissettim.
Bir hafta sonra
Selin ile birlikte lunaparka gittik. Çocuklar gibi eğlendik. Akşam eve dönerken hiç konuşmadık. En sonunda sessizlik bozuldu. Selin "Beni seviyor musun?" diye sordu.
"Sadece o gece sana sinirliydim."
"Sen her sinirli olduğunda beni aldatacak mısın?"
"Seviyorum seni. Hatta aşığım, bunu hiç bir şey değiştiremez. Kimseyi senin gibi görmem, kimseyi senin gibi öpmem, sevmem. Kafana sok!"
dedim ve dudaklarımızı birleştirdim.
"Seni özledim." dedi Selin.
Tekrar dudaklarımız buluştu. Saçlarım onun ellerinde kayboldu.
"Benimle evlenir misin?" diye sordum.
"Olur." dedi ve güldü.
"Sen benim başıma gelmiş en güzel şeysin." dedim ve yüzünü avucumun için aldım.