Gurur Ve Onur

22 10 0
                                    

Bu şarkı bölümde geçen şarkı umarım seversiniz yeni bölümümü..
..................  .......................................
Yine kusursuz dişlerini göstererek gülümsedi. "-Ben eve gidip geliyorum sende üzerine birşeyler giy" dedi ve gözkırptı. Beni düşünen birimi olmuştu bu saçma hayatımda. Benimle arkadaş olmak isteyen biri. Kapıyı açıp koşarak merdivenlerden çıkmaya başladı. Kapıyı kapadım ve kapıya yaslandım. Yüzüme garip bir gülümseme sindi. Ayaklarımı popoma vura vura yatak odama gittim. Birazcıkta olsa beni düşünüyordu. Kendi çıkarı vardı belkide. Belki beni sarhoş edip yatağına atacaktı. Ama bu umrumda değildi. Zaten ben sarhoş olamazdım. Çocukken kaçırıldığım zaman bana verilen uyuşturmak amacıyla vurulan iğneler bağışıklık yapmıştı. En sert içki içsem bile yaramıyordu. Sadece içinde olan bir madde sayesinde şeftalili meyve suyu beni sarhoş edebiliyordu. İçki içirirse amacı belli olacaktı. Sarhoş takliti yapıp onu öldürebilirdim. Ama şimdi bu planım 'B'  planı olmalıydı. Dolabımdan siyah kot pantolon çıkardım. Gri balıkçı yaka kazağımı üzerime geçirdim. Spor ayakkıbımı köşeye koydum. Pantolonumu giyince zayıfladığımı fark ettim. Dolaptan bir kemer bulup belime bağladım. Ayakkabılarımı giyip telefonumu vede cüzdanımı sırt çantama attım deri ceketimi aldım hazır sayılırdım. Saçlarımı taramaya çalıştım ama taranmadı bende eski haline geri döndürdüm. Artık hazırdım. Yüzümdeki emanet eşya gibi duran gülümsemeyi sildim. Kapı çalınca kapıya doğru yöneldim. Karşımda Bora vardı. Bora benim ilk vede son aşkımdı. Beni en yakın arkadaşımla aldatmıştı.Bugün bu nedenle intihar edicektim. Bora bana uzun uzun baktı sarhoş olduğu aşikardı. "-Ne işin var burda!! " diye bağırdım. Korktu "-Sana aşığım anlamıyomusun?" diyebildi kusmak ile kusmamak arasında kalmış yüz ifadesi ile birlikte. "-Bu konuşmalara katlanamıyacağım. Midemi bulandırıyorsun. Senin gibi bir pislikle konuşmak istemiyorum. Her halde seninki seni kapı dışarı etti? Sana burada yemek yok anladınmı?  Şimdi yerden gururunu vede onurunu al ve çekip git!" dedim sinirli değildim, ona olan duygularım da yoktu ama istemiyordum onu karşımda. Bu sözümden sonra "-Bana hâlâ aşıksın biliyorum beni unutamamışsındır sen?" dedi ve elini saçlarıma attı. Elini saçlarımdan boşluğa itikledim.Bana dokunmasını istemiyordum. "- Sen kendini hint kumaşı filan mı sandın? senin yerdeki köpek dışkısından farkın yok. Unutamamışmışım benim kitabımda yanlış ve doğrular yok. Sevap ve günahda yok. Benim kitabımda adamlar ve kendini bi bok sananlar var. Sen ikinci kategoridesin.  Onlar geldikleri gibi gidiyor hadi git şimdi işim var uğraşamam senin gibi bebelerle."dedim ve kapıyı kapamaya hazırlandım. O sırada Ege merdivenlerden indi "-Aşkım sesini duydum geldim bir sorun mu var?"  dedi ve tek kaşını kaldırdı. Teşekkür ederim Ege. "-Beyefendi sadece bir adres sorduda canım neyse kapıda kaldın sen gel içeri."  dedim ve kolunu tutup içeri soktum.Kapıyı kapatıp         "-Teşekkür ederim" diye fısıldadım.     "-Önemli değil" dedi ve salona geçti.  Biraz oturdu. Bende o sıra onu inceledim. Saçları siyahtı boyu 1.80 olmalıydı. Yakışıklıydı.Ama benim kanka diyeceğim kişiler arasında yer alıcaktı.Koltuğa oturdum ve "-Kaç yaşındasın?" diye sordum. "-20 sen?" diye cevap verdi. Bu arada saçlarını karıştırmayı ihmal etmedi "-19'du ama bu gün 20 oldum." dedim bana baktı "-Bu gün doğum günün ve sen intihar mı edicektin?" diye sordu."-Bu benim hayalimdi 3 ay önce karar kıldım" dedim. Bora aklına geldi sanırım. Kapıyı işaret ederek söze başladı. "- O çocuk eski sevgilinmiydi?" kafa sallayarak onayladım. "-Biz onunla ortaokuldan tanışmayız. İlk o zaman sevgili olduk sürekli ayrılıp çıktık filan.  Sonra aynı lisede karşılaştık. Sevgili olduk. 3 ay önce en yakın  arkadaşım Elif ile onu yatakta yakaladım. O gün ilk ölüm günümdü. İntihar ettim. Hastanede gözümü açtım. Biri beni götürmüş sonra yok olmuş. Bende doğum günüm ile ölüm günüm aynı olsun istedim. Böyle işte"dedim kafa salladı. Ayağa kalktı elimden çekmeye başladı "-Hadi doğum günü kızı bir sürü işimiz var."  dedi beni kapıya sürüklemeye başladı. Kapıyı kitledim vede merdivenlerden Ege ile birlikte koşa koşa indik. Arabasının kapısını açtı beni oturttu. Kapımı kapayıp kendi tarfına geçti. "-Nereye gidiyoruz?" diye sordum gözünü yoldan ayırmadan "-Arkadaşımın barına gidiyoruz. Oraya girdiğinde bar olduğunu düşünemezsin. Kitaplığı var restorantı var hepsi bir arada. Alt katta bar yaptırdı. Yemek yiyip aşşağıya ineriz doğum günü kızı isterse şarkı söyler içerse içer ona kalmış" dedi ve gülümsedi. Artık Ege benim en yakın arkadaşım olmuştu.  Dediği gibi ilk birşeyler yedik. Sonra aşşağıya inip eğlenmeye başladık o sadece beni dinledi ben ise delirdim içki içtim ama etki göstermedi. Canım sıkılınca piste çıktım ve en sevdiğim şarkıyı söylemeye başladım 'PRENS VE PRENSES'      
'Herşeye rağmen, bu günde son buldu
Sustu tüm sesler güneşle kayboldu
Tüm düşünceler sahile vurdu
Ah neler neler bir rüzgarla uçtu
Yaz yaz bitmez ömrüm yetmez
Anlat şarkı anlat son kez
Bu masalda mutsuzlar var
Yanlız kaldı prens ve prenses'....

[Benim hayatımda gibi sadece mutsuzlar vardı. Ama yeni tanıştığım bu çocuk bana arkadaşlık etmeye çalışıyordu. Biliyordu ki bir bataklığa girdiğini. Çırpındıkça batacaktı. Bunu anladığında gitmemişti diğerleri gibi. O benimle batmayı tercih etmişti.Artık o benim için bir gülümsemeydi. Zor ama güzel bir duyguydu.O benim gülümsememdi öyle de kalıcaktı]

Geçmiş GeçmiştirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin