BÖLÜM4/GİZEM•
Yüreğimi sevgiyle sulamak, içten gülüşlerle budamak istedim. Bir fidandı yüreğim. Rüzgardan dalları kırılmış, desteksiz ayakta duramayan bir fidan. Güneşe küsmüş, rüzgara dargın.
Hayatım hep darmadağındı. Bir yerden toparlanıp bir yerden bozulan bir yapboz gibi. Ve kırık cam gibiydi anılarım. Hatırladıkça batıyordu düşlerime.
Önümde duran kutuya gözlerimi sabitleyip çocukluk anılarımı bol bol düşündüm. Hep öğretmen olmamı isterdi babam. Özenirdi her sabah okula gururla giden, ilimli öğretmenlere. "Öğretmen olacağın günleri görmeden ölmek istemem." derdi bana hep. Oysa hiç sormazdı bu mesleği severek yapıp yapmayacağımı.
Küçük bir fidandım, ayrıldım ailemin gölgesinden. Dans etmek ruhuma dokunuyordu daha o yaşlarda. Değişen pek bir şey yok aslında. Bir ben değiştim. Ruhum bıraktı kendini yok olmanın kollarına.
Son bir kaç gündür yaşadığım şeyler gerçek gibi gelmiyordu bana. Her zaman oturup düşündüğüm, kafamda kurduğum bir dünyada baş kahramanı oynuyordum sanki. Hayallere dalıp, uzak diyarlara gidiyordum kimseden habersiz.
Gönderilen kutunun içinde bir mektup vardı. Üzerinde adım ve mektubun nereden gönderildiği yazıyordu.
11.12.2014
PerşembeSevgili Aden;
Sana bu mektubu yazanın asla kim olduğunu bilemeyeceksin. Çünkü sen bu mektubu eline aldığında ben ölü olacağım.
Nasıl bir tehlikenin içerisinde olduğunu ve bilmeden de olsa neye, kime bulaştığını bilmiyorsun. Kaçmaya çalışsanda o seni bulacaktır. Bulmasa bile senin onu bulmanı sağlayacaktır. Teker teker sevdiğin herkesi almış, canını yakmış olabilir. Ancak asla pes edip ona seni öldürmesi için yalvarma. Pes etme Aden. Sen güçlü bir kadınsın.
Baban için üzgünüm, başın sağ olsun. Ona istediğini verme, olur mu?
Miray ESEN.Nefesim daralıyor, gözlerim kapanıyordu. Zarfın üzerinde bir adres vardı. Bana bu mektubu gönderen kim ise onu bulmalıydım. Onu bulamasam dahi onu tanıyan birileri bulunurdu elbet. Kutunun içerisinden çıkan kasedi alıp kaset çalara takınca tüylerim diken diken oldu. Babamın sesi...
"Başlattın mı?" dedi babam kısık ses ile.
"Evet, hızlı olun lütfen!" diye fısıldadı bir kadın.
"Kızım, fazla zamanım yok. Sana veda edeceğim. Seninle son bir kez görüşemeden buradan göç edeceğim. Ölüm korkutmuyor beni. Ben hayatımı yeterince yaşadım, pırıl pırıl bir evlat sahibi oldum. Şimdiyse evladım için can vereceğim. Ağlama, üzülme kızım. Beni bir tek sen anlarsın. Bırakın arkamdan yas tutmayı, ağlamayı. Annenin yanında ol diyemeyeceğim. Çünkü zamanın yok, kaç Aden. Bu kutunun nereden geldiğini araştırma, kaç kızım. Seni izliyor olacağım, seni çok seviyorum."Babamın ölü bedeni belirdi gözlerimde. Evde öldürülmüştü. O zaman yanında konuşan bu kadın kimdi? Babam neden benim için can vermişti? Öğrenmek istediğim bunlardı. Kim olduğu bilmediğim birinden gelen pes etmememi söyleyen bir mektup değildi. Neye, kime, neden pes etmemem gerektiğinin cevabını istiyordum. Gözyaşlarımı sildim ve aniden yerimden fırladım. Zamanım yoktu, her şeyi öğrenmeliydim. Mektup zarfındaki adresi cebime tıkıştırdım. Kutuyu kimsenin bulamayacağı ayakkabılığın arkasındaki, küçüklüğümde saklambaç oynarken saklandığım duvar oyuğuna koyup önüne ayakkabılığı çektim. Bir yandan giyinip bir yandan ne yapacağımı düşünüyordum. Evden çıkar çıkmaz soğuk adeta bana 'beni hatırladın mı?' dercesine yüzüme vurdu. Rüzgardan savrulan saçlarım enseme çarpıyordu. Sanki ellerimi montumun cebine daha çok bastırınca ısınacakmış gibi ellerimi ceplerime daha çok gömdüm. Ancak tek hissettiğim tenime değen soğuk kumaştı.
Ana caddeye çıkana kadar hızlı adımlarla yürüdüm. Yoldaki çamur birikintileri dün akşamdan kalan şiddetli yağmurun izlerini taşıyordu. Karşıdan geçen taksiye beni görmesi için el salladım. "Gel, ve beni babamın katiline götür." diye mırıldandım kendime.
Taksiye kendimi atar atmaz donan ellerimi ısıtmak için şoföre "Klimayı açar mısınız?" diye sordum. Dikiz aynasından bana gözlerini dikti. Masmavi bir çift gözle karşılaşınca irkildim. Yüzümdeki şaşkınlığı farkettiğinde arkasını döndü.
"İyi misiniz?" diye sordu. Yüzünü gördüğümde rahatladım.
"İ-iyiyim." dedim kekeleyerek. Elimdeki zarfı uzattım.
"Buraya lütfen." dedim.
Elimdeki zarfı aldı ve kaşlarını çatarak zarfa baktı.
"İyi de hanfendi, bu bölgede kimse yaşamaz."
"Emin misiniz? bana buradan bir mektup geldi." dedim adama doğru biraz eğilerek ve ses tonumu sanki biri duyacakmışcasına kısarak.
"Burası ormanlık bir bölge ve göl kenarıdır. Balıkçılar sadece mevsimlik gider ve oradaki küçük kulübelerde kalırlar. Bir yaşam yoktur."
Bunun bir tuzak olup olmadığını düşündüm. Babamın ses kaydı aklıma geliyordu. 'kaç kızım' deyişi. İçimdeki intikam duygusu yeniden filizlendi birden. Dişlerimi sıkarak kısık bir ses tonu ile "Sür" dedim.
Yol boyunca şoförle tek kelime etmedik. Geçtiğimiz yollar öyle ıssız, öyle sessizdi ki bi ara kararımdan vazgeçmeyi dahi düşünmüştüm. Şoför de sürekli aynadan yüz ifademde bir değişim olup olmadığını kontrol ediyordu.
"Geldik." deyince oturduğum yerde hareketlendim. Camdan dışarı baktığımda tek gördüğüm bir sürü ağaç ve ileride bir kulübeydi.
"Sağolun, borcum nedir?" diye sordum.
"Borç değil de bacım, bu ıssız yerde seni bırakmaya vicdanım el vermez. Gel dönelim, bırak bir bayan ben bile gezinmem buralarda. İn mi çıkar karşına cin mi bilinmez ki."
"Borcum nedir?" dedim dediklerini askıda bırakarak.
İç çekti. Anlaşılan gerçekten içi rahat etmiyordu.
"Otuz lira." dedi en sonunda pes ederek.
Cebime tıkıştırdığım parayı uzattım.
İstemeye istemeye döndü tekrar yoluna. Hızlı sayılacak adımlarla kulübeye yönlendim. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. "Korkmuyorum." dedim kendi kendime.
Eski bir kulübeydi burası. Sıvaları dökülmüş, kiremitleri yerinde zor tutunan. Engebeli araziden dolayı birkaç merdivenli, kimsenin yaşamak istemeyeceği iç karartıcı bir evdi. Anlaşılan yıllardır tadilat etmiyorlardı. Ya da belki de umursamıyorlardı. Dizlerim titredi, derin nefesler alıp verdim. En sonunda kapıya tıklattım ve beklemeye koyuldum.
Kapı açılınca olduğum yerde donakaldım.
"Bu kadar çabuk kanabileceğini ben de beklemiyordum, Aden." dedi sırıtarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALERİN∞
Teen Fiction••• Yaşam ile Ölüm arasında kalan genç bir balerin... Ve hayatını öldürmeye adamış bir seri katil... "Rüzgar genç kadının o yumuşacık, bebek tenini siper almış dişlerinin birbirine vurmasına sebep olmuştu. Nefesini dışarıya her verişinde çıkan buhar...