"Neyde kaldılay anne?"
Haneul sabırsızca bana döndü ve dudaklarını bükerek konuşmaya başladı. Gülümsedim ve diz çöküp onun boyuna geldim.
"Ne o küçük hanım? Çok sabırsız gördüm sizi?"
Hafiften gülümsedi.
"Sadece pasta yemek istiyoyum."
Tek kaşımı kaldırıp gülümseyerek sordum cevabını bildiğim soruyu.
"Emin misin?"
"Elbisemi Jimin oppa'ya gösteymek istiyoyum. Beni böyle güzel bulacak."
"Ne bu Jimin merakı bakayım?"
Gülerek cevapladı.
"Yakışıklı anne. Hem de tatlı. Elbise giyen kızları beğeniyoymuş. Onun için elbise giydim."
"Akıllı kurabiyem benim."
Yanaklarını sıkıp kalktım. Kalkar kalkmazda kapı çaldı. Haneul heyecanla yerinde zıplamaya başladı.
"Geldiley! Geldiley!!!!"
Elimden tutup kapıya doğru çekiştirmeye başladı.
"Hadi anne. Biyaz çabuk oluy musun?"
Gülerek kapıya ilerledim. O da koşarak arkamdan geldi. Kapıyı açtım ve gelen 6 kişiye gülümsedim.
"Hoşgeldiniz."
Namjoon oppa en önde olduğu için hepsi adına o konuştu.
"Hoşbulduk."
Hepsinin ellerinde hediye paketi vardı. Kapıyı biraz daha açıp kenara çekildim. Elimle içeriyi gösterdim.
"Geçsenize. Kapıda kalmayın."
Hepsi tek tek içeriye geçmeye başladı. En sona Jimin kalmıştı. Jimin de geçince kapıyı kapatıp küçük kızıma çevirdim bakışlarımı. Direkt Jimin'e bakıyordu. Jimin montunu çıkarıp Haneul'un önünde diz çöküp onun boyuna geldi.
"Naber bebeğim?"
Kaşlarımı çatıp araya girdim.
"Park Jimin. Kızımı ayartmaya çalışma."
Jimin göz devirip tekrar Haneul ile ilgilendi.
"İyiyim Jimin. Ben senin bebeğin miyim şimdi?"
Haneul şaşkınca sormuştu. Jimin gülümseyerek Haneul'u kucağına aldı ve onunla beraber kalktı.
"Evet. Sen benim minik,tatlı bebeğimsin."
Onlar salona giderken ben de peşlerindeydim.
~~~~~~~~~~~
Hepimiz koyu bir sohbet içindeydik. Jungkook hariç. O en küçüğümüz olaraktan Haneul ile oyun oynuyordu.
Yoongi oppa bana döndü ve konuşmaya başladı."Artık pastayı keselim mi? Vakti geldi bence."
Diğerlerine baktığımda Yoongi oppa ile aynı fikirdelerdi.
"Pekala. Siz bekleyin bende pastayı alıp geleyim."
Jin oppa hemen atladı.
"Bekle ben de gelip yardım edeyim."
"Gerek yok. Ben hallederim."
"Düş önüme Jung Yerin."
Gülümsedim ve onu takip etmeye başladım. Mutfağa girince o tabakları çıkartmaya başladı. Ben de mumları pastaya koyuyordum. Kapının çaldığını duyup elimdekileri bırakıp kapıya ilerlemeye başladım.
"Sen devam et ben bakarım."
Jimin önümü kesip söylemişti. İşime gelirdi bakması.
"Peki."
Gülümseyerek geri dönüp mumları yerleştirmeye devam ettim. Kimseyi beklemiyordum aslında. Bizimkiler birilerini mi çağırdı acaba?
"Bitti mi?"
Jin oppa yanıma gelip pastaya bakmıştı. Kafamı salladım.
"Evet bitti. Hadi gidelim."
O önden tabakları ve çatalları alıp gitti. Ben de pastayı dikkatli bir şekilde elime aldım ve salonun girişine gidip durdum. Işıkların kapandığını görünce gülümseyerek ilerlemeye devam ettim. Herkes doğum günü şarkısını söylüyordu. Işıklar hâlâ kapalıydı.
"İyi ki doğdun Haneul~ İyi ki doğdun Haneul~ İyi ki doğdun iyi ki doğdun iyi ki doüdun Haneul~~"
Ve alkış sesleri ile ışıklar açıldı. Gülümseyerek kafamı kaldırdım. Fakat onu görmem ile birlikte anında güler yüzüm solmuştu. O bana ben de ona bakıyordum. Onun burada ne işi var?!
"S-Sen... Senin burada ne işin var Taehyung?"
Tanrım.... Gelmemeliydin Tae... Hiç gelmemeliydin ....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOT TODAY || TAERİN
القصة القصيرةTaeValien95:Kimsin sen? Queen94:Kim olduğumun ne önemi var? TaeValien95:Önemi olduğundan söylemiyorum. Sadece beni rahatsız eden sapığın kim olduğunu öğrenmek istedim. Queen94:Öğreneceksin. Ama bugün değil. İKİNCİ TAERİN KİTABIM....