12.Bölüm İlk Gerçek Kavga

45 5 10
                                    

Furkan ve Oğuz'un alfalık için yaptığı savaşlar bir hafta boyunca şiddetsiz bir şekilde sürdü. Çatışma olmasa da herkes onların alfa savaşları yaptığının farkındaydı. Furkan'ın serbest bıraktığı kan emenler ise kurt binasının önünde duruyordu. Hayvan kanıyla beslenerek bir süre idare etmeye çalışan kan emenler, artık güçlerinin farkına varmaya başlamıştı. Oğuz'un evlerinin önünde bir kan emen birliğinin bulunmasından duyduğu rahatsızlık günden güne arttı. Ancak, kabile üyeleri arasında, dönüşebilen herkes kardeşti. Kardeşi sayılan Furkan'ın sinsi planlarından habersizdi. Furkan'ın yakında çok kanlı planları hayata geçireceği doğruydu. Mete ve Oğuz çamlı koruda gezerken sohbet ediyorlardı. Mete aklına geleni cesurca diline döken cesur bir savaşçıydı. "Ağabey, bu gidişattan memnun değilim. Furkan'ın ezici bir üstünlüğü var. Sen şuanda sadece sembolik bir alfasın." Oğuz, kardeşinin dediğini doğru bulsa da belli etmedi. "Bak Mete, alfalık kanla gelir, kanla gider. Furkan, fiilen alfa olsa da ruhen asla bir alfa şerefine erişemez. Yaptığı hain planlardan benim haberim yok sanır. Ama bilmiyor ki Çakal ülkesinde de huzursuzluk var. Kurtları al ve çakal ülkesine saldır. İtaat etmeyeni canından et." Mete emri duyunca heyecanla haykırdı, "İşte bu iyi bir haber. Hala ailede it çakala düşman bir kesim var. En azından onları kendi tarafımıza çekeriz." Oğuz başıyla onayladı. Daha sonra önüne baktığında kendisine doğru gelen Furkan ve yedi kan emene yay kaşlarını çatarak baktı. "Nereye gidiyorsunuz?" dedi gür sesiyle. "Bu kardeşlerimizi hayvan kanıyla besliyoruz. Buralarda da ufak çaplı bir dağ kurdu sürüsü varmış. Kanları güçlü ve kuvvetli." Oğuz'un çatılan kaşları daha da çatıldı. "Sen bilmez misin, bizim töremizde kurt kutsaldır! Nasıl bu iğrenç yaratıkları atalarımızın soyuyla beslersin?" Kan emenler, kendilerine yapılan hakaretten alınarak, homurdanmaya başladılar." Furkan'ın zaten istediği buydu. "Oğuz, kurt kanı kutsaldır. Onları kurt kanıyla besleyerek, sürüye daha çok adapte etmeyi düşünüyorum." Oğuz öfkeyle Furkan'ı yakasından tutup kendine çekti. "O iğrenç yaratıkların damarlarında kan akmaz. Kurtlar ata mirasıdır. Bu denli şerefli bir hayvanın kanını yok yere akıtamazsınız, izin vermem." Kan emenler, Furkan'ın arkasına geçerek, kendilerine yapılan hakaretlerin bedelini ödetmek için hazırlanırken, çamlı koruda sessizlik hakimdi. Furkan, artık aşmıştı. Oğuz'un elinden kendini kurtarmaya çalıştı. Ancak Oğuz'un güçlü kolları buna izin vermedi. Arkadan koruya üç kan emen daha gelmişti. Şimdi sayıları on olan kan emenler daha da cesaretlenmişti. İleriye giden yalnızca Furkan değildi. Kan emenlerden biri, diğerlerinin arkasından korkakça uzattığı ayağıyla, Oğuz'un göğüs kafesine bir tekme savurdu. Oğuz, havada uçup bir ağacın gövdesine çarparak haykırdı. On kan emen hep bir ağızdan ağacın dibindeki alfaya doğru koşmaya başladılar. Bu sırada Mete, çatırtılar içinde değişti. Kan emenlerin arasında dalıp, çil yavrusu gibi kısa bir süreliğine dağıtsa da sayıları fazla olan Kan emenler onu alt ettiler. Bu sırada hala insan formunu koruyan Furkan bağırdı. "Isırmak yok! Eğer içinizden biri, onları dönüştürmeye kalkarsa soyunuzu ben kazırım!" Kan emenlerden üçü Meteyi etkisiz hale getirirken, yedisi birden Oğuz'un etrafını sardılar. "Furkan! Sen bir hain olarak anılacaksın. Alfalık kanla gelir, kanla gider!" Furkan kahkaha atarak, "İyi ya işte, senin kanın akacak, alfalık kanla gitmiş olacak." Oğuz'un üzerine doğru gelen kan emen sürüsü etrafını sarmıştı. Oğuz ileriye atıldığında, devasa bir kurda dönüşmüştü. Kan emenler, pençe darbeleri atarak, sırayla etrafında dönüyorlardı. Biri saldırdığında, öbürü de arkadan saldırıyor, hatta bazen bir diğeri yanından sokuluyordu. Oğuz önünden saldıran birini elinden dişleriyle yakalayıp, arkasındaki ağaca hızla çarptı. Ağaç bu darbeyle gürültüyle yıkılırken, Oğuz ve kan emenler yer değiştirdi. Bu sırada Oğuz, Meteyi tutan üç kan emenin üzerinden geçerek, Meteyi serbest bıraktı. İki kurt, on kan emen karşısında kükreyerek duruyordu. Kan emenler tekrar etraflarını sardığında, Furkan bağırdı. "Oğuz'u öldürün, Meteyi etkisiz hale getirin!" Kan emenlerin sekizi birden Oğuz'un üzerine atıldılar. Oğuz birini dişlerinin arasında ikiye böldüğünde, içlerine bir korku hakim olsa da kalabalığın verdiği cesaretle saldırmaya devam ettiler. Mete araya girse de Oğuza saldıran kan emenlerden ikisi Metenin üzerine atıldılar. Mete ilkini karşılasa da öbürü arkasından bedenini sardı. Ardından güçlü kollarıyla devasa kurdu sıkmaya başladı. Nefesi daralan Mete, Furkan'ın eline mor bir zincirle geldiğini gördü. Kurt boğan otuyla tütsülenmiş bu zinciri kurt adamların kırması imkansızdı. Zincirin ucunun belirli kısımları mor olan bir tasma vardı. Kan Emenin yardımıyla bu tasmayı Mete'ye takan Furkan, zincirin en başındaki büyük çivi gibi bir şeyi toprağa bıraktı. Bırakır bırakmaz, bir kapan gibi olduğu yere kenetlenen aparat Mete'nin hareketlerini kısıtlıyordu. Tasmayı çıkarmak için çabaladığında, Kurt boğan otunun ölümcül kokusunu solumak zorunda kalıyordu. Bu sırada Oğuz, kendisine gelen kan emenlerle son gücüyle mücadele etmeye devam ediyordu. Kan emenlerin Oğuz'un bedenin çeşitli yerlerinde açtığı yaralar büyüyordu. Vampir ısırığının onu dönüştürmesi zayıf bir ihtimal de olsa, yaralarının iyileşmesi, normal yaralardan daha uzun sürüyordu. Oğuz'un artık çökmüştü. Sadece arka ayaklarının üzerinde duruyordu. Ön ayakları zor tuttuğu için yerde yatıyor gibi görünüyordu. Vampirler hep bir ağızdan son darbeyi vurmak için ona doğru gelirken, sessizlik her yere hakimdi. Furkan olanları uzaktan izliyor ve yeni senaryoyu planlıyordu. İnsanlara vampirlerin, kontrolden çıkıp Oğuz'a saldırdığı yalanını atacaktı. Küçük Meteyi de ablasının sayesinde ikna edecekti. Eğer küçük Mete yine konuşmaya kalkarsa, onu da öldürecekti. Planı basit ama tutarlıydı. Kan emenler büyük bir sessizlik içinde Oğuz'un üzerine doğru gelirken, çamlı korunun dört yanından çatırtılar duyuldu. Kan emenlerin dört yanından gelen dört devasa kurt, Furkan'ı bile şaşırtmıştı. Gelenler kandaşları idi. Mustafa, Mehmet, Metin ve Tarık. Kan emenler neye uğradığını şaşırdı. Hepsi birden Furkan'a bakıyordu. Furkan bağırdı. "Mehmet, Mustafa! Siz ne yapıyorsunuz?" Mehmet ve Mustafa kurt formunda zihinleriyle konuştular. "Hiçbir alfa, kan emenler tarafından öldürülemez!" Furkan'ın hesaba katmadığı en büyük şey, kurtların kayıtsız şartsız çoğu zaman alfaya bağlı kalmalarıydı.

Kurt Uluduğu Zaman (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin