Etrafımdaki en anormal, en manyak, en bana benzeyen, en yakın arkadaşım Doğa'yla evimin önündeki parkta otururken birlikte yaptığımız listeye bakıyorduk.
Deniz'i sevmenin 6 şartı,
1- Kesinlikle yakışıklı olacak.
2- Cool olacak.
3- Ela gözleri olacak.
4- Gerekirse Local Kolejinden (bizim okul) olmayacak.
5- Asla ama asla kilolu olmayacak.
6- Hatta kasları ve baklavaları olacak.
Bunu Doğa hazırlamıştı. Benim aklıma kırk yıl düşünsem gelmezdi zaten. O an da acıktığımı hissettim.
- Kanka ben acıktım, baklava olsa da yesek.
- Sen hiçbir zaman doymadın ki acıkasın.
- Ya öyle deme gerçekten acıktım şimdi bayılacağım şuraya.
- Öf tamam gel eve gidelim annem bir şey hazırlamıştır.
- Oha!
- Ne annemin dolmalarına söz söylet...
- O değil karşımızdaki banktaki varlık bizim şu listeye uymuyor mu?
O anda Doğa listeyi çıkarıp bir çocuğa bir listeye bakmaya başladı. Liste bitmiş olacak ki kafasını kaldırıp '' Oha! '' dedi.
- Bence oluy...
- Yanına gidip konuşsana git tanış bir şey de bir daha bu fırsat geçmez elimize.
Ne deyim derken benim mal kankam beni tam önümüzde oturan varlığa doğru itince dengemi sağlayamayıp üstüne düştüm. Yılın rezilliği.
Çocuk o anın şokuyla ne yapacağını bilmezken ben de kalkmaya çalışıyordum. O kadar yakındık ki yüzünü üç saniye inceleme fırsatı buldum. Gözleri haddinden fazla güzeldi. Elayla çikolata tonunun karışımına bir de mavi eklemişsiniz gibiydi. Dediğimi ben bile anlamadım ama güzeldi işte. Sarı saçları vardı. Yüzü pürüzsüzdü. O kadar sarı saçları olmasına rağmen en dikkatimi çeken gözleriydi.
Bankta oturan fazla güzel gözlü sarışının üzerinden en sonunda kalkmayı başarınca zafer gülümsememi takınmak istesem de o anın rezilliğiyle özür dilemeye başladım.
- Çok çok çok özür dilerim yanlışlıkla şey oldu şey düştüm çok pardon...
Hiç coolluğunu bozmadan ''biraz dikkatli ol'' dediğini duyduğumda saçmalamayı kesip fazla güzel olan gözlerine bakmaya başladım. O da benimkilere bakıyordu. O kadar güzel gözlerim yoktu bence sadece maviydi derin bir mavi... Ama onunkilerin yanında bir hiç kalırdı.
- Şey tekrar özür dilerim ben Deniz.
Kafasını sallamakla yetindi.
- Adını söylemeyecek misin?
- Sormadın ki?
- Peki! Adın ne?
- Demir.
Demir mi? En sevdiğim isimler listesine girecekti.
- Memnun oldum.
Tekrar kafasını sallamakla yetindi.
- Kaç yaşındasın? diye sorarken yanına oturdum.
-19
- Ben de 18.
Demek benden bir yaş büyüktü. O sırada aklıma benim sevgili mal kankama bakasım geldi. Şaşkın gözlerle bizi izliyordu. Gülesim geldi. Kıkırdadım. Demir'in bana baktığını hissedince ona döndüm.
- Neye gülüyorsun?
Noyo goloyorson? Daha nazik olamaz mısın?
- Şey aklıma bir şey geldi de.
- İyi.
- Hangi okula gidiyorsun ya da okula gidiyor musun?
Ne var belki okula gitmiyor.
- Evet gidiyorum Local Kolej'ine kayıt olucam bu sene.
OHA!
- Aaa ben de Local Koleji'ndeyim.
- İyi.
Ne kadar ilgisiz.
- Ben kalkayım en iyisi. İşim var da.
- Görüşürüz.
Görüşürüz dedi yani bir daha görüşmek istiyor. Ya da ben öyle anlamak istedim.
- Görüşürüz.
İçimden bir oh çekip Doğa'nın yanına gittim. Midem sevinç çığlıkları atıyordu. Acıktım da.
- Eee adı neymiş hangi okuldaymış kaç yaşındaymış sevgilisi var mıymış? vs.
- Doğa lütfen evde konuşalım.
Tam o sırada '' hey mavi gözlü kız'' diye bir ses duyduk. İkimiz de aynı anda arkamızı döndüğümüz de Demir'in bağırdığını anladık. Yanına gidip anlamsız gözlerle ona bakmaya başlayınca yumruğunu bana uzatıp elimin içine bir cisim koydu. Ve arkasını dönüp cool bir şekilde yürümeye başladı avucumu açtığımda şok oldum. hayatım boyunca hiç çıkarmadığım ablamdan kalan kolyem. Üzerine düştüğümde kopmuş olmalıydı.
- Teşekkür ederim! diye bağırdım son anda. cool bir şekilde bana dönüp hafifçe gülümsemekle yetindi.
Güzel gözlü sarışınım!