ASIL KAHRAMANIMIZ DAMLA'DAN
Esir hayatından sıkıldım artık. Sıkıldık hepimiz...
Eski yaşantımıza geri dönmek istiyoruz. Buradan kurtulmak için gereken sabrı gösterdik. Buradan kurtulma vakti geldi de geçiyor.Peki ya rütbeli? O ne olacak? Aşkımı geride bırakıp gidemem ki. Kendimi onsuz, onu da bensiz bırakamam ki. Daha dün teklifini kabul ettim diye nasıl da mutlu olmuştu. Yüzü gülüyordu. En önemlisi ise ilk defa gözleri gülüyordu... Ona bunu yapamam...
Peki ya benim, kardeşimin, arkadaşlarımın... Bizim özgürlüğümüz ne olacak? Burada durmaya mecbur muyuz? Esir kalmaya mecbur muyuz? Ömrümüzün sonuna kadar burada durmaya mecbur muyuz?
Ömrümün sonuna kadar onun yanında duracağım. Kokusunu içime çekerek... Her cümlemde aşkımı ilan ederek...
Gülen gözlerine gülen gözlerimle cevap vererek...Ya kardeşim? O daha çok küçük. Bunları yaşamaya hakkı yok. Ya da diğer arkadaşlarımın... Tek suçumuz güzel olmak... Ne vardı sanki biraz kusurumuz olsaydı? Olsaydı, şu an ailemin yanında olacaktım... Gözlerini kırpmadan beni de vuracaklardı. Aşık olduğum adamın askerleri...
Benim için komutanını karşısına aldı. Benim için, sadece kızların çığlık sesinin yankılandığı koridoru aşk bahçesine çevirdi. Beni korumak için, elimden tutup benden daha hızlı koştu. Sadece beni korumak için... Korkmam gereken yerde benim yerime korktu. Aşk... Geceme gündüz olmuştu. Bu yaptıklarının hepsi sadece benim için... Benim için...
Bunları düşündükçe gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Özellikle de aşkım için... Ne yapmalıyım? Gidemem... Burada kalamam...
"Neden ağlıyorsun? Ne oldu?"
"Aşkım..." bir şey söyleyemeden başımı gövdesine yaslayarak ağlamaya devam ettim.
"Bir tanem neden ağlıyorsun ki?"
"E- Emrah, ben sadece düşünüyordum."
Evet şu an rütbelinin yanındaydım. Sabah uyanır uyanmaz beni yanına çağırmıştı. Sadece yanında olmamı istiyordu...
"Ne düşünüyordun? Seni ağlatan şey ne?"
"Ben... Bilmiyorum... Ne yapacağımı bilmiyorum..."
"İlk önce ağlamayı kes. Gözyaşlarını sil."
Bunu söyler söylemez benden önce davranıp gözyaşlarımı sildi. Baş parmağıyla gözyaşlarımı sildikten sonra yanağıma öpücük bıraktı.
"Sadece seni sevdiğimi düşünüyordum."
Gülümsedi.
"Bu mu?"
"Seni çok seviyorum ve ben seni bırakıp gidemem."
Kaşlarını çatıp gözlerimin içine, ta derinlere inerek baktı.
"Ne diyorsun sen? Nereye gidiyormuşsun? Asla seni bir yere göndermem. Gidemezsin!"
Son sözünü, sesini yükselterek söylemişti.
"Gidemem zaten!"
Benimde sesim yükselmişti.
"O zaman neyi düşünüyordun? Beni bırakıp gitmeyi değil mi?"
"Ben esi..."
"Seni anladım, bana aşık olduğunu söyleyerek kaçacaktın değil mi? Benim sana kızmayacağımı bilerek bir plan uydurup gidecektin değil mi?!"
Sesi yükselmekten çıkıp, bağırmaya yönelmişti.
"Aşkım, hayır. Gerçekten öyle değil."
O ayağa kalkmış, ellerini saçlarına götürüp bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu. Ben ise onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Yalan söyleme!"
"Emrah saçmalama! Asla böyle bir şey düşünmem!"
"Asıl sen saçmalıyorsun! Bana gitmekten bahsediyorsun! Sende gideceksin! Beni bırakıp sende gideceksin!"
"Emrah, gerçekten öyle değil."
Çok sinirlenmişti. Az önceki sarmaş dolaş halimizden eser yoktu. Duvarlara yumruk atıyor, bağırıyordu.
"Seni daha yeni bulmuştum! İlk aşkımı bulmuştum! Ama sen, sen beni kandırdın."
Son cümlesini sessizce söylemişti. Duyabileceğim şekilde. Ve son cümlesi içimi baya bir acıtmıştı. İçim kanıyordu...
Bende ilk defa aşık oluyordum ama onun aşkından hiç şüphe duymamıştım.
Ona yaklaştım ve sarıldım. Bana karşılık vermiyor ama kendini çekmiyordu da."Ben seni çok seviyorum." dedim sessizce.
Kendini geriye doğru çekti. Ben ona şaşkınlıkla bakarken, o arkasına dönmüştü.
"Git."
"Hayır. Burada kalacağım."
"Git dedim!"
"Bende hayır dedim!"
"Birkaç ay öncesine kadar bu odadan çıkmaya can atıyordun, şimdi ne değişti?!"
"Gerçekten bunu soruyor musun?"
"Git artık!"
Yanağımdan yaşlar süzülerek çıktım odadan.
Ben onu çok seviyordum...RÜTBELİNİN GÖZÜNDEN
Gitmek... Belki de gerçekten benden kurtulmak için iyi bir çareydi...
Ama ben o sırada ne yapacaktım? Ellerimden kayıp gitmesine yanacaktım sadece. Ağlayacaktım...
Erkekler ağlamaz derler ama bizlerde ağlarız. Bizim duygularımız yok mu?Aşkım gitme!..
Gerçekten beni hiç sevmedi mi acaba? Ama ben onu çok sevmiştim...
İlk defa aşık oluyordum, ilk defa birini kaybetmekten korkuyordum...
Kendi ağzıyla söylemişti 'Seni çok seviyorum ve seni bırakıp gidemem.' diye. Ama inanmak istemiyorum. Çünkü gitmeyi düşünmüştü. Beni seviyor muydu? Birinin seni sevip sevmediği nasıl anlaşılırdı ki?
Ama ben çok seviyordum ve bunu anlayabiliyordum. Nereden mi? Onun bu düşüncesi bile beni deli etmeye yetmişti.Şu an bile yanımda olmasını istiyordum. Konuşmasın, bana küssün, sinirlensin ama yanımda olsun...
ASIL KAHRAMANIMIZ DAMLA'DAN
Acaba kırılmış mıydı? Çok mu üzmüştüm? Ama o da beni üzmüştü, bunu nasıl düşünebilirdi? Tamam ben söylemiştim gitmeyi ama beni dinlememişti ki.
Şu an kızların hepsi benden cevap bekliyorlardı. Ama hiçbir şeyi onlara anlatmak istemiyordum. Acımı paylaşmak istemiyor, içimde yaşamak istiyordum.
"O bana güvenmedi." dedim. Büyük bir hayal kırıklığıyla.
Hâlâ bana bakıyorlardı. Bu bakışların arasında haykırarak ağlayamazdım.
Ayağa kalkıp tuvalete girdim.
Ağlamak istiyordum. Ve istediğim şeyi de yaptım. İçimi dökmeye çalışarak ağlamaya başladım. Fakat acılarım, gözyaşlarımla beraber süzülüp gitmiyordu. Ağlamak bile işe yaramıyordu.Onu yanımda istiyordum. Konuşmasın, bana küssün, sinirlensin ama yanımda olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
RomanceSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...