1-BÖLÜM: YOLCULUK

271 32 14
                                    

Emily'nin perdesinin çekilmesi ile güneş ışıkları gözüne girmeye başladı çünkü annesinin onu kahvaltıya çağırmak için uyandırması gerekiyordu. Annesi emily'nin uykusuna ne kadar düşkün olduğunu biliyordu fakat yola ne kadar erken çıkarlarsa o kadar fayda vardı.

Emily rahatsız olmaya başlamış olacak ki huysuzca yerinde kıpırdandı ve mırıldanmaya başladı.

"Şu lanet olası perdeyi çeker misin?" dedi Emily kafasını yastığa gömüp üstüne ince pikesini çekerken. Annesi Emily'nin pikesini üstünden hızla çekerek,

"Tatlım hadi kahvaltı hazır, hem seninle konuşmamız gereken şeyler var." dedi ve kapıya doğru ilerledi.

Emily annesinin onu uyandırmadan buradan gitmeyeceğini bildiği için zorla da olsa kafasını gömdüğü yastıktan kaldırarak oturma pozisyonuna geçti.

"Tamam anne sen git ben birazdan gelirim." dedi ve annesini odadan kaba sayılacak bir şekilde yolladı.

Emily kalkıp yatağını düzelttikten sonra odasındaki banyoya girdi. Aynaya baktı, güneşe çıkınca açık mavi olan gözleri şu an gece mavisi kadar koyu renkli gözüküyordu. Dişlerini fırçaladıktan sonra  kumral ve düz saçlarını dağınık topuz yapmaya çalıştı. Yavaş ve paytak adımlarla mutfağa doğru ilerledi.

Babası her zamanki oturduğu yerde, yani masanın baş tarafında, bir yandan gazetesini okurken bir yandan da kahvesinden yudumluyordu. Annesi ise kahvaltı masasına son dokunuşlarını yapıyordu.

Emily babasının sağ tarafındaki sandalyeyi çekip oturdu. Babasına bakarak,

"Günaydın baba" dedi. Babası, soğuk ve bir o kadar sert sesi ile "sana da" diye karşılık verdi. Emily neden böyle bir soğukluk yaptığına bir anlam veremedi fakat yaptığı tek şey omuz silkmek oldu.

Annesi de Emily'nin karşısına oturunca yemek yemeye başladı. Emily'e göre masada nedensiz bir sessizlik dolaşıyordu. Sessizliği ilk bozan emily olmuştu.

"Eeee, anne benle ne konuşmak istiyorsun?" diye sordu Emily, annesi biraz tedirgin olmuştu, babası ise konuşmuyordu bile.
Annesi cesaretini toplayarak konuşmaya başladı.

"Tatlım teyzen Sarah (sera)'ya gideceğiz" dedi. Kendi açılarından bu yaptıkları ne kadar yanlış olsa da Emily'i seviyorlardı. Emily onların çocuğu olmasa bile her zaman kendi çocuğu gibi her şeyden korumuş ve şefkat göstermişlerdi.

Kız kardeşinin yanına gidince çok büyük ceza alacaklarını biliyorlardı belki de Emily'yi bir daha göremeyecektiler çünkü teyzesi ormanın yanında yaşıyordu.

Emily biraz şaşırmıştı çünkü teyzesine en son ne zaman gittiğini hatırlamıyordu. Hatta yaşadığından bile emin değildi.

"Peki ne zaman gideceğiz?"diye sordu. Babası gazetesinden kafasını kaldırıp Emily'e soluk kahve rengi gözleri ile baktı.

" Hemen şimdi yemeğini bitirdikten sonra hazırlan. " dedi erkeksi sesi ile Emily ne zamandır babasının bu kadar katı olduğu hatırlamıyordu ve bu durum Emily'yi rahatsız etmeye başlamıştı.

Emily'nin aksine annesi mutlu olmuştu çünkü Ted yani emily'nin babası kardeşi sarah'a gitmeye onay vermiyordu.

Emily'nin dönüşmesine 1 ay kadar zaman kalmıştı. Teyzesine gittikleri zaman orada bir süre kalabileceklerdi. En azından Emily'nin doğduğu ve prensesi olduğu ormanı görme fırsatı olurdu.
Bir gün efendisinin elinden kaçarsa nereye geleceğini bilmesi gerektiğini düşünüyordu.

Emily bir kaç lokma daha yedikten sonra masadan sessizce kalkıp odasına geri döndü. Dolabını açıp siyah kısa kot şort, mavi bir kısa kollu  ve üstüne de kolları kıvrık kot bir ceket aldı ve giydi. Yatağının altından bulunan bavulu alıp giysi koymaya başladı. Ne kadar kalacaklarını bilmediği için her ihtimale karşı fazlaca koydu. Kenarda duran sırt çantasını alıp içine telefon,makyaj malzemeleri,cüzdanını vb. Eşyalar koydu ve çantasını yatağın üstüne bıraktı.

Gizemli OrmanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin