Sensizlik öyle acımasız ki
Dilsiz bir cellat gibi yokluğun
Gidişin öyle soğuk ki
Ecel şerbeti hakkım akibetim ölüm
Şimdi yolum öyle ıssız ve kaygan ki
Cellat çeşmesinde boynum sonum
Ve hasret öyle keskin ki
Kulaklarımda kılıcın sesi bedenim hareketsiz ...
Ve sen azrailin yer yüzündeki gölgesi gönlümde en biçimsiz musalla taşında gömülüsün...