Lauren
Kollarındaki jilet izleri geçmemişti, canını yaktığını tahmin edebiliyordum. Başımı omzuna koyup şehrin ışıklarına baktım. Buraya gelmek beni mutlu ediyoedu. Onunla konuşmak istiyordum. Onunla konuşmaya ihtiyacım vardı ancak nereden başlayabileceğimi bilmiyordum.
İntihar etmem konusunda sana bir açıklama yapmam gerekiyor, değil mi?
Ne konuşacağımı anlamıştı, bu kadar zeki olması hoşuma gidiyordu. Kafamı omzundan kaldırmadan iki yana salladım.
Zorunda değilsin Ally. Sadece nedenini bilmek istiyorum.
Sigarasından derin bir nefes çekip başını salladı. Bende başımı omzundan kaldırıp ellerimi bacaklarımda birleştirdim.
Neden bu lanet yerde olduğumu biliyorsun değil mi Lauren?
Başımı sallayıp devam etmesini istedim.
Babam öldüğünde 13 yaşındaydım. Annem evdeki televizyonu, bilgisayarı, telefonlarımızı sattı. Kazandığı paranın evin ihtiyaçlarına yetmediğini söyledi. Sürekli ne kadar masraflı olduğumuzdan bahsediyordu.
Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Sesimi çıkarmadan onu izlemeye devam ettim. Bunu bir kere daha anlatmayacağını biliyordum.
Oysa ikimiz de okuldan sonra çalışıyorduk. Bir kitapçıda çalışıyordum, Brandon da bir kafede garsondu. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk. Ona yük bile değildik Lauren. Eve gece yarısı gelirdik, sabah erkenden yine giderdik. Yüzünü bile görmezdik.
Boğazını temizleyip titreyen elleriyle zehirli nikotini tekrar ciğerlerine çekti. Sesi titremeye başlamıştı. Devamını az çok tahmin edebiliyordum. Ama susmayı tercih ettim, içini dökmesini istiyordum.
Bir gün bize evleneceğini söyledi. Aslında babamı hiç sevmemiş, onunla zorla evlenmiş. Bu benim canımı çok yaktı çünkü babam her zaman annemin üzerine titrerdi. Gecenin yarısına kadar çalışmasına rağmen eve gelir gelmez evin işlerini de yapardı.
Babasını çok sevdiğini ve özlediğini daha önce de söylemişti. Annesinden neden hiç bahsetmediğini şimdi anlıyordum.
Evlendiği adam çalıştığım kitapçının müdürüydü. Nereden tanıştıklarını veya bundan benim nasıl haberimin olmadığını bilmiyordum. Zaten orada çalışmamı annem sağlamıştı. İlk başlarda bize karşı çok ilgiliydi, evde de işte de sorun çıkartmıyordu. Bizi kendi çocukları gibi seviyor diye düşünürdüm.
Ağlamamak için direndiği her halinden belli oluyordu. Bir elimi uzatıp kucağındaki elini kavradım ve hafifçe sıktım.
16 yaşındaydım, bir arkadaşımın doğum günü vardı. Hayatımda ilk defa makyaj yaptım o gün. O zamanki erkek arkadaşım beni almak için kapıya gelmişti. Erkek arkadaşımı görünce adeta çılgına döndü. Bağırmaya başladı. Gerçekten korkmuştum Lauren. Delirmiş gibi bakıyordu.
O anları sanki tekrar yaşıyormuş gibi titrek bir nefes verdi. Boynundaki damarlar belirginleşmişti. Ona ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.
Bu konudan kimseye bahsetmedim. Bunu hep beni kendi kızı gibi sevdiği için yaptığını düşünmüştüm. Ama zaman geçtikçe bana yakınlaşmaya başladı. Masada hep annemin yanına otururdu, ancak yanıma oturmaya başlamıştı. Ben uyuduğum zaman odama giriyordu. Telefonumu karıştırıyordu, iç çamaşırlarımın olduğu dolabı açıp içinden biraz iç çamaşırı alıyordu. İş yerinde bir bahaneyle elimi tutuyordu. Yanlışlıkla olmuş gibi bacaklarıma dokunuyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım Lauren. Çünkü babam gibi görüyordum. Hep ben yanlış anlıyorumdur diyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall Apart | Camren
Fanfiction"Sanki en iyi resimler çoktan çizilmiş, en iyi şiirler çoktan yazılmış, en iyi senaryolar en iyi oyuncular tarafından oynanmış gibi.. Yoksa boşa geçen bu hayatın başka hiçbir açıklaması olamazdı." Kafasını yukarı kaldırıp gözlerini gözlerimle bulu...