BOZUK SİLAH

8 2 0
                                    

Şarkı bitince Ege'nin yanına gittim."- Sahnedeki hatun sen miydin? " diyip gülümsedi. Göz kırpıp  taburesini barmenin tarafına döndürüp içtiği içkiden bir tane daha aldı. Ben sıkıntıdan mayıştığımda sarhoş olduğumu düşünüp beni kucağına aldı." - O kadar fazla içmemeni söyledim doğum günü kızı"dedi ve gülmeye başladı. Salak çocuk beni sarhoş sanıyordu. Tabii bilmiyordu ki benim sarhoş olamayacağımı. "-Ben yürüyebilirim. Sarhoş değilim." dedim barın kapısından çıkarken. Bana baktı "-Eminmisin?"   dedi onayladığımı belli edicek şekilde kafamı salladım. "-Ama ben sana güvenemiyorum"  diyip göz kırptı. Arabanın önünde beni yavaşça yere bıraktı kapıyı açıp beni yerleştirdi ve tekrar kapıyı kapadı.
      
Eve gelince "-Yarın sana gelicem kapı açılmazsa polisi ve ambulansı ararım haberin olsun" dedi. Gülümsedim "-Herşey için saol" dedim. Kapıyı açıp içeri girdim. Aklımda ne yapacağıma dair hiçbir şey yoktu. Yorgundum. Ölmeli miydim yoksa yaşamalımı.  Bu kısacık zamanda bana nasıl eğlenebileceğimi gösteren biri olmuştu. Ya hayat bu günki gibiyse?  Ya Ege bana gönderilmiş bir hediyeyse? Salona geçtim avizeye asılmış ip, altında ise taburem hâlâ duruyordu. Ölüm meleğim gitmişti.  Sırt çantamı koltuğa attım. Sehpanın üzerine tekrardan çıktım. İpi boynuma geçirdim. Mutlu olmam gerekiyordu ama hiçbir şey olmamıştı. Hâlâ aynı duruyordum. İpi sabah elime aldığımda duygularım böyle değildi. Aniden gelen misafir evden bir kaç şeker alırken ölüm meleğimi de mi almıştı? İpi boynumdan çıkardım. Parmak uçlarımla avizeye attığım düğümü çözdüm. Sehpadan yere atladım. Sehpayı bir köşeye koydum ve odama yürümeye başladım. Sabah kapım durmadan çalınıyordu. İlk kapıyı açmamayı düşündüm sonra Ege'nin dün dediklerini hatırladım kapıya tüm gücümle koştum. Kapıyı açtığımda Ege telefonunu çıkarmış duruyordu. Kapının sesini duyunca bana baktı ve sevindi. Üzerinde pijamaları vardı. Simsiyahtı. Saçları dağılmış daha yeni uyanmış gibiydi.  Benimde ondan aşşağı kalır bir durumum yoktu. Saçlarım dağınık, üzerimde pembe tavşanlı tulumum vardı. Aniden bana sımsıkı sarıldı. Sonra hemen geri çekildi. Saçlarını karıştırmaya başladı. Kapıyı sonuna kadar açıp 'gir'  işareti yaptım. İçeri girince kapıyı kapadım. Salona geçti bende tuvalete yüzümü yıkamaya girdim. Buz gibi suyu yüzüme çarptım. Yüzümü kurulayıp salona geçtim. "-Açmısın?" diye sordum. Kafa salladı. Telefonumu almak için yatak odama gittim. Telefonu açıp salona geçtim. Bakkal Hüsnü abinin telefon numarasını bulunca hemen tuşladım. "-Alo Hüsnü abi ben Maviş benim eve 1 ekmek, 4 yumurta bide herzamankilerden. Tamam abi hayırlı işler." dedim ve telefonu kapadım.  Ege yüzüme soru sorarcasına baktı.  "-Maviş?"  dedi.Gülümseyip. "-Yıllardır burada oturyorum çocukluğumdan beri. İşte ben mahallede oyun oynarken 'Maviş gel kızım' diye beni çağırırdı. Yanına gidince bana gofret verirdi. Kuşunun adı Maviş'ti onu çok severdi.Kızı gibiydi. Beni de kızı gibi severdi. Bu nedenle bana Maviş der." dedim kafasını anladım dercesine salladı. Kapı çaldı. Kapıyı açmamla silahın namlusunun kafama dayanması bir oldu. Küçük bir çığlık attım. Adamlar kapıyı yavaşça kapadı.  Bir adam eliyle ağzımı kapıyor diğer eliyle ise silahı kafamda tutuyordu. Diğer adam ise silahını öne doğru tutmuş salona giriyordu. Çocukken babamın en yakın arkadaşının yanında çıraklık yapmıştım. Amca silah tamircisiydi. Silahlara baktığımda bozuk olup olmadığını anlıyordum. Öndeki adamın silahı bozuktu. Büyük ihtimalle bana silah doğrultan adamınkide bozuktu. Ya biri kakalamıştı yada bilerek almışlardı.     "-Şşşşşt yakışıklı sessiz ol yoksa beynin uçar." dedi beni tutan adam. Göz devirip beni itiklediği yere doğru yürüdüm. Ege kenara kaydı ben de yanına oturdum. Tahmin ettiğim gibi silahlar bozuktu. Adamlardan biri silahını bize doğrultmaya devam etti diğeri ise pencereden dışarı bakmaya başladı. Zil çaldı.Gelen  Hüsnü amcanın çırağı ve aynı zamanda en yakın arkadaşım Tilki olmalıydı. Adamın dikkati dağılınca ayağa kalkıp bir tekme attım. Ege şaşkın şaşkın bana bakarken diğer adam sesten bize doğru baktı. Arkadaşının kasıklarını tuttuğunu görünce sinirle yanımıza geldi. "-Silahlar bozuk o senin bu benim" dedim. Kapının dibine yaklaştım vurduğum adam yanıma geldi lamba tuşunun yanında kapının tuşu vardı o tuşa basınca kapı açılıyordu hemen ona basıp adama bir tane daha tekme atmak için ayağımı kaldırdım. Adam havadaki ayağımı ani bir hareketle döndürdü ve çığlık çığlığa bağırmaya başladım. Tilki elindeki torbaları yere atıp başımda duran adama bir yumruk savurdu adam yere düştü. Ben kendimi koltuğun arkasına sürüklemeye başladım. Ayağımı kırmıştı pislik. Telefonumdan hemen polisin telefonunu tuşladım. Eve yakın bir polis merkezi vardı. "-İyi günler benim evime baskın düzenlendi iki silahlı adam var şu an ve arkadaşlarımla kavga ediyorlar acil gelin daha fazla konuşamıyacağım. 7166 sokak mavi renkli apartmanda oturuyorum daire numarası 3,kapı açık çabuk gelin. "dedim ve kapattım.

Geçmiş GeçmiştirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin