♣♣

523 46 24
                                    

Yazar: le_rr

Çevirmen: doyeolight

Kyungsoo kendisini halka açık yerde sunduğundan farklı şekilde öpüyordu: öpüşürken tutkuluydu, edepsizdi, doyumsuzdu. Chanyeol bunu sevmişti. Böyle anlarda her zamankinden daha çok gerçek hissediyordu. Ancak şu anda, ne Kyungsoo'yu öpüyor ne de bilhassa gerçek hissediyordu; stüdyosundaydı, yalnızdı, kendisine bir şarkı üzerinde çalışmaya çalıştığını söylüyor ve bunun doğru olmadığını biliyordu. Sadece yurtlarına gidip, çocuklardan hiçbiriyle yüz yüze gelmek istememişti billhassa da Kyungsoo ile. 

"Kyungsoo, Kyungsoo, Kyungsoo, Kyungsoo", nefesinin altında mırıldandı, kendisine kızıyordu çünkü stüdyosuna bunun kendisini arkadaşına dair düşüncelerinden uzaklaştıracağını umarak gitmişti ve öyle olmadığı apaçık ortadaydı. Chanyeol buradaydı çünkü daha evvel Kyungsoo ile konuşmaya çalıştığında yine soğuk bir muamele görmüştü ve Chanyeol bıkmış durumdaydı, diğer adamın kendisini geri püskürtmesinden ve aralarında olan şeyin olağan bir şeymiş gibi davranmasından usanmıştı. Onunla yapmak istediği konuşma dört gözle beklediği bir konuşma değildi fakat geçmişe bakıldığında er ya da geç yapacakları konuşmanın bu olduğunu biliyordu. 

Kyungsoo'nun, her zamanki gibi, bunu önemsiz ya da can sıkıcı bulduğu her şeyde yaptığı şekilde örtbas etmeye çalışmasına üzülüyordu. Mesele şu ki, Chanyeol bunlardan hiçbirini gözardı edilebilir olarak görmemişti. Öpüşmüşlerdi, onlar, sık sık aynı yatakta uyumuşlardı ve bunların hiçbiri onu rahatsız etmemişti-Kyungsoo'nun tüm bunların ne anlama geldiği ya da bir anlama gelip gelmediği hakkında konuşmak istemediği gerçeği dışında- "Hiç umrunda mı ki?" düşüncesi gece, yalnızken ve uyuyamıyorken Chanyeol'ün zihnindeydi ve bu onu öldürüyordu çünkü...Kyungsoo'nun umrunda olmasını istiyordu. Her şeyden çok. 

Esneyerek bileğindeki saate göz attı. Sabahın üçüydü. Yorgunlukla iç çekti ve bir elini saçlarının arasından geçirdi. Bu gece orada, koltukta uyuması gerekecekti çünkü eve dönme fikri biraz olsun cazip görünmüyordu. Kyungsoo uyuyakalmış olsa da, yoğun programını düşününce muhtemelen öyleydi, akşam on civarında uyuyakalıyordu, Chanyeol yine de onun orada, kendisiyle aynı dairede olduğunu biliyor ve kendi odasında uyumak yerine onun odasında uyumak için cezbediliyordu çünkü son zamanlarda yaptığı şey buydu. Ve bu Kyungsoo için bir anlam ifade etmiyorsa bunu gerçekten, gerçekten yapmamalıydı çünkü var olmayan bir ilişki kaybına ağlamak istemiyordu. 

Koltuktaki yastığı yeniden düzeltemeden  kapı zilini duydu. Bu onu şaşırtmıştı ve kapıya cevap vermeden önce kendisini toparlamak için birkaç saniyeye ihtiyaç duymuştu. "Bu saatte kim olabilir ki?" ayaklarını küçük hole sürükleyerek iç çekti ve sonra interkom ekranındaki yüzü gördüğünde yıldırım çarpmış gibi durdu. Kyungsoo kapının dışında duruyordu, onun gerginlikle boynunu ovalayışını görebiliyordu, maskesini çıkarıp tam da kameraya baktı ve bu Chanyeol'ün biraz geri çekilmesine sebep oldu. Terlemeye başladığını hissetti ve kapıyı hiç açmamayı düşündü fakat...Bu Kyungsoo'ydu ve Chanyeol onu geri püskürtmekte daima kötü olmuştu. 

"Sabahın 3'ü Soo, neden buradasın?", cevap butonuna bastıktan sonra cılız bir sesle sordu. "Evde değildin. Ben...", Kyungsoo ansızın gözlerini kaydırarak yutkundu. "Kapıyı açacak mısın yoksa bir şeyler mi var orada," dudaklarının köşeleri hafifçe kıvrıldı ve işte yine bu, bütün gün çekim yaptıktan sonra sabahın üçünde Chanyeol'ü stüdyosunda ziyaret etmesi, tümüyle normalmiş gibi davranmaya çalışıyordu.

"...Evet. Pekâlâ." Chanyeol nihayetinde iyi biriydi ve en iyi arkadaşını soğukta dışarıda bırakmak iyi bir insanın yapacağı bir şey değildi, öyle değil mi? Sözü geçen en iyi arkadaşı almamak ne kadar akla uygun olabilirdi ki. 

[Çeviri] Words And EmotionsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin