Bölüm 2 - 80 Mi? Yoksa 85 Mi?

1.1K 194 217
                                    

YAZAR: URAGOS ---- EDİTÖR: HARUN ÜNAL ------ ELEŞTİRMEN: Aksell1983

--------------------------------------------------------------------------------------------------

Karanlık sokak birkaç metre sonra sola doğru kıvrılıyordu ve kanın kaynağı büyük ihtimalle oradaydı. Olasılıkları değerlendirirsek, kanın taze olmasıyla beraber satanist ayinlerde kullanılan mumların ışığı görünmüyordu ve bu ayinler büyük bir gizlilik içinde yapılırdı. Bu bilgilere dayanarak bu ihtimali kafamdan çıkardım. Henüz kurban zamanının gelmemiş olması da kaçak kurban kesilmiş olma ihtimalini ortadan kaldırıyordu. En büyük olasılık kanlı bir kavga hatta bir cinayet işlenmiş olmasıydı. Kanın ilerleyişi ve miktarı göz önüne alındığında, burada birinin yaralanmış ve sokağın sonuna doğru gitmiş olması daha mantıklı görünüyordu. Fakat yaralanmış olmasına rağmen neden sokaktan çıkmak yerine sokağın daha karanlık kısmına gitmeyi seçmiş olabilirdi ki? Yaralının insan veya hayvan olması önemli değil, her hâlükârda hayatta kalma iç güdüsü nedeniyle aydınlığa doğru ilerlemeliydi. Bu kan akmaya başladığı zaman sokağın girişinde biri veya bir şey olmalıydı; şu an aklıma gelen tek mantıklı çıkarım buydu. Gidip bakmalı mıydım? Yoksa durup geri mi dönmeliydim?

"Hey, Alkım abi! Neden duruyorsun, hadi ilerle. Ne olduğuna bakmamız gerek. Tahminlerinin doğru olup olmadığını merak etmiyor musun ?" diyen çocuksu bir ses duydum kafamın içinde. Geçmişte birçok şey ile ilgilenmiştim. Bunlardan biri de parapsikolojiydi. Ancak o kadar derinlerine inmiştim ki artık gördüğüm dünyanın eskisiyle alakası yoktu. Farklı yaşam formları ve farklı mekanlar görmeye başlamıştım. O zamanlar zihnimi boşaltıp parapsikolojiden tamamen uzaklaşmıştım ve bunun sonucunda tüm dünya normale dönmüştü. Ama yine de sıkıntı bitmemişti; artık zihnimde her anımda benimle beraber olan üç farklı kişilik vardı. Rüyalarım dışında onların sadece seslerini duyabiliyordum ve üçü de ara sıra konuşarak hayatıma müdahale etmeye çalışıyorlardı.

"Düşünsene, ya büyük bir olay olduysa, dedektifler gibi araştırma yapabiliriz, ehehehe..." diye söyledi kafamdaki çocuksu ses gülerek. O, kafamdaki üç farklı kişilikten ilki ve en küçüğüydü. Her şeyi merak eden ve merak ettiklerini öğrenmek için beni fazlasıyla zorlasa da çoğunlukla sözümü dinleyen bir yapısı olduğundan dolayı ona merakla ilgili bir isim takmak istemiştim. Şans eseri internette gördüğüm bir çizgi filmi hatırlamam sayesinde de aradığım ismi bulmuştum. İtalyan biri tarafından yapılan ve meraklı kişiliği ile tanınan Linea gerçekten ona fazlasıyla uyuyordu.

"Linea, bu kadar meraklı olmamalısın. Alkım on sekiz yaşına bile girmemiş olan genç bir erkek, onun böyle tehlikeli yerlerde olması hiç doğru değil." dedi kafamdaki ikinci ses, öğüt veren bir kadın sesiyle. "Ama eğer çok merak ediyorsan bir göz atıp bir şey olup olmadığına emin olabilir ve eğer bir sorun varsa polise haber verebilirsin. Sonuçta bu senin insanlık vazifen, Alkımcığım." diye ekledi.

Eğer kafamdaki kişilikleri sıralarsam en çok konuşanı Linea idi ama kesinlikle en sinir edici olanı sürekli toplumsal sorumluluklarımı söyleyip duran ve dünyadaki herkesin mutlu bir koyun olarak yaşaması gerektiği düşüncesini savunan bu kadın sesiydi. Onun ismini Pollyanna koymuştum ve koyarken neredeyse hiç düşünmediğim bu isim ona gerçekten tam anlamıyla uyuyordu; Sonuçta iyilik manyağı psikopat bir sürtüğü düşündüğümde aklıma gelen ilk isim bu oluyordu.

"Polis mi? Dalga mı geçiyorsun aptal sürtük?!" diye konuştu kafamdaki son ses, acımasız ve kötücül bir havayla birlikte. "Alkım, sokağa gir ve bir olay varsa karış. Kim bilir, belki de yaralı bir kadın bulup onunla eğlenebilirsin, hahahaha..." diye eklerken iğrenç sesiyle attığı kahkahalar birkaç saniye zihnimde yankılandı.

SıradanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin