STL-4

744 50 9
                                    

Etrafımdan garip sesler geliyordu. Gözümü açacaktım ama korkuyordum. Neden korkmuyordum ki ben zaten?

Yavaşça gözlerimi araladım ve karşımda Chanyeol ü otururken buldum. Hemen toparlandım ve koltukta bağdaş kurdum.

"Hoş geldiniz."

Yeni uyandığım için sesim garip çıkmıştı. Dev bana cevap vermedi ve yukarıya çıktı. Ev bomboştu. Bu sinir bozucuydu çünkü sadece ikimiz vardık ama o bana cevap bile vermiyordu. Bok kafalı.

Içimden söylenirken, Chanyeol merdivenlerden indi. Üstünde bol siyah bir sweat ve eşofman vardı. Onu ilk defa böyle rahat kıyafetlerle görüyordum. Ben neredeyse aynı bollukta olan sweat giyerken damacanaya benziyordum. O ise hala yunan heykellerine.

Beyzbol maçı açtı ve izlemeye başladı. Ben de hala suratına bakıyordum. Saçlarını aşağıya indirmişti ve bu onu daha çocuksu gösteriyordu. Hafif kıvırcık saçlarıyla yanaklarını sıkmak istemiştim. Tanrım! Ne diyorum ben kendine gel!

"Yüzümde bir şey mi var velet?"

Artık velet demesine biraz alışmıştım. Yani sinirden değil, utancımdan kızarmıştım.

"H-hayır, efendim ben... Ben sadece..."

Rezalet. İki kelimeyi yan yana getiremiyordum cidden. İç çektim ve başımı öne eğdim.

"Sen sadece ne? Ah... her neyse. Yarın pazar. Yani tatil günüm. Sehun sana hoşgeldin partisi hazırlamak istiyor. Haberin olsun. Yarın adamlarıma söylerim sana birkaç kyafet getirir. Bunlarla gidersen Sehun seni eve almaz."

Hadifce gülümsedi. Sehun u çok seviyor olmalıydı. Merak ediyordum. Onlar sehunla tam olarak neydi ki.
Sormak istiyordum ama terslemesinden korkuyordum.

Tam bu sırada kapı açıldı. Bu evde zil mi yoktu. Herkes anahtarla giriyordu.  İçeriye uzun boylu ve esmer biri girdi. Bayağı karizmatik ve yakışıklıydı. Ben gözlerimle onu takip ederken gelip chanyeol ile garip el kareketleri ile tokalaştılar. Bunu hep yapıyor olmalılardı.

"Sonunda beyzbol maçı. Sehun bana bunu izletmemek için elinden geleni yaptı."

Chanyeol esmer adamın omzuna vurdu ve güldü. Esmer adam konuşmaya devam etti.

"İki saattir pasta yapmaya çalışıyor. Üç tane kek yaktı. En son güzüme un kaçtı diye ağlıyordu. Bende körlüğünden faydalanıp kaçtım."

Bunu anlatmasıyla ben de hafifçe kıkırdamıştım. Sehun u öyle düşünmek komikti.

Esmer adam bana baktı ve Chanyeol e  döndü.

" Ah.. bahsettiğin çocuk. O 19 yaşında demiştin."

19 yaşındaydım. Ondokuz. 19. Küçük göründüğümü biliyordum. Ama abatmasalardı hani.

"Zaten 19 yaşında Jongin."

Demek adı Jongindi. Sevmemiştim bunu. Benim ona kötü kötü baktığımı görünce görünce doğruldu ve konuştu.

"Ahh... Ben Jongin. Merhaba."

"Baekhyun. Merhaba."

Kısaca söyledim ve önüme döndüm. Chanyeol bana öyle bir bakmıştı ki iç organlarım titremişti. Tamam biraz saygısızlık yapmış olabilirdim.

"Baekhyun heme-"

Bana sert bir şekilde konuşmaya başladığında Jongin hemen araya girmişti.

"Önemli değil dostum. Sakin ol."

Jongin Chnayeol un omzuna elini koydu ve söyledi. Chanyeol ün bana bakışlarını görünce gözlerim dolmuştu.

Ayağa kalktım ve Jongin in önünde eğildim.

SEE THE LİGHT // ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin