"Bunu istediğine emin misin çocuk? Geri dönüşü olmayacak ve inan bana bu iş bittiğinde, senden geriye pek bir şey kalmamış olacak."
Geri dönmem için hiçbir sebep yoktu, aksine her şey beni ilerlemeye teşvik ediyordu ve ben kararımı çoktan vermiştim zaten. Kafamı iki yana sallamak dışında başka cevap vermedim. Gözlerini kırparak birkaç saniye yüzüme baktı.
Elini havaya kaldırdı ve önümüzdeki duvara doğrulttu."Umarım bu kararlılığın hep devam eder." İşaret ve orta parmağıyla havaya kocaman bir daire çizip üstüne çarpı attı.
Buraya gelirken oluşturduğu kara deliğin aksine bu seferki bir girdap gibiydi. Şiddetli bir rüzgar bedenimi esir alıp baskıdan gözlerimi kapatmama sebep olurken elimi yüzüme siper ederek biraz da olsa rüzgarı engellemeye çalıştım.
Gakupo, "İçeri gir." diyerek elimi yüzümden çekti ve sırıttı.
"Orada ne var?"
"Hiçlik, aynı zamanda da birçok şey. Gir ve gör."
Kaşlarımı kaldırıp tereddütle yüzüne baktım. Bu dediğinden benim ne anlamam gerekiyordu? Derin bir nefes alarak girdabın içine girdim. Girer girmez tenimi ısıran soğukla karşı karşıya kaldım.
Ya kör olmuştum ya da burası zifiri karanlıktı. Hiçbir şey göremiyordum.
"Bu da ne böyle?"
Bir elin göz kapağıma dokunduğunu hissettim. İlk başta irkilsem de bu elin sahibinin Gakupo olduğunu anlamam uzun sürmedi.
Nefesini ensemde hissettim." Burada, sen ve ben; baş başa, güzel zaman geçireceğiz."
Ve ensemdeki ağrıyla beraber yere kapaklandım. Bilincimi kaybetmemiştim, olan ve olacak her şeyin farkındaydım. Metalin çıkardığı sesleri git gide daha yakından duymaya başladım.
"Seni kaç defa öldürürsem öldüreyim, tekrar bana geri geleceksin. Ve bende memnuniyetle aynı şeyi tekrarlayacağım."
Yutkundum ve buraya gelmeye karar verdiğim o ana lanet ettim. Artık geri dönüş yoktu, buradan kaçışım olmayacaktı. Ve ben sadece acı çekecektim.
4 Yıl Sonra
- Yazar-"Gitmiyor muyuz?"
Gözlerini kırptı ve daldığı boşluktan çıkarak kendine gelmeye çalıştı. Eliyle yüzünü ovaladı ve karşısında sıkıntıdan patlayacak duruma gelmiş kıza döndü. Muhtemelen uzun zamandır sesleniyordu ve biraz daha duymamış olsa canına okuyacaktı.
"Gidiyoruz, gidiyoruz."
"Hey, bana bak!" Kollarını göğsünde birleştirdi. "Gittiğinden beri kendini yiyip bitiriyorsun! Buna derhal bir son ver. Gelecek olsa gelirdi. Tam tamına 4 yıl geçti ve o hala gelmedi! Sil artık kafandan onu."
"Kes sesini Nanaba." Akio kaşlarını çatarak kızın yanından geçip gitti. "O gelecek, bana söz verdi."
Nanaba Akio'nun arkasından baktı bir süre. "Hey bekle!" Peşinden koşarak yetişmeye çalıştı fakat Akio bir an bile yavaşlamadan son sürat saraya doğru yürüdü.
Bu öfkesi, kızgınlığı tam olarak kimeydi, bilmiyordu. Şu anda da pek umursamıyordu. Ryuu gideli tam 4 yıl oluyordu ve bunca zaman boyunca hiç haber alamamıştı ondan. Gittiği yerde güvende miydi, ne yapıyordu, neler yaşamıştı en önemlisi de hiç onu aramış mıydı; bunları bilmiyordu Akio. Zira babası da ondan farklı değildi. Oğlunun nerede olduğunu o da bilmiyordu. Tek bildikleri Gakupo denen o adamın yanında olduğuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Efsaneler Hep İyi Olmazlar (Düzenleniyor)
FantasyEfsaneler hep iyi olmazlar. Baş rolümüzün küçüklüğünden beri kötü şeylere kurban gitmesini, birinin gelip ona yardım eli uzatmasını ve kolayca giderek güçlenmesini, insanlara yardım edip düşmanlarına merhamet etmesini okumak istiyorsanız eğer, yan...