Kargalar daha bokunu yemeden kalktım yine. Neden diye sorarsanız hemen söylim;işe gitmem gerek. Neden gidiyorum onu bile bilmiyorum. Çok ufak bi bilgi geçiyorum. İzmir'de ailemden ayrı yaşıyorum. Ufak bir evim var. Ailem aslında zengin ama sevilmeyen çocuk ben olduğum için zırnık koklatmazlar.
Hemen mutfağa geçip ne yiyebileceğime baktım. Tabikide üşendiğim için nesguik yemeyi düşünüyorum. Ama süt yok. Markete gidip almak mı, başka birşey yemek mi? Buna hiç düşünmeden cevap verebilirim. Nesquikkkk! Markete gidip süt alıcam. Hani sen üşengeçtin derseniz diye söylüyorum herşeye üşengeç olabilirim ama 3 kahverengiye asla...Öff bi de size bu 3 kahverengiyi açıklamalıyım. İşte buna üşenebilirim ama açıklıyorum. 1; nesquik 2; nescafe 3; kitap. Kitap ne alaka şimdi? Kitap şu alaka ben kitaplarımı kahverengi ciltli alıyorum. Eğer beğendiğim kitap başka renk olursa.. bişeyler buluyorum işte.Gelelim market işine. Hızlıca odama gidip üstümü değiştirdim. Resmen koşarak.. tamam tamam koşarsam düşerim bende biliyorum. Resmen dedim zaten. Yürüdüm sadece ama hızlı hızlı. Kendimi mi kaldırıyorum? Kaplumbağa kadar belki de ondan daha yavaş yürüdüm. Sonuç olarak sonunda sütü aldım ve eve geldim. 7'ye çok az bi vakit kaldığı için sadece tek kase yiyebildim. İş kıyafetlerimi de giyip dışarı çıktım. Bayağı hızlıydım(!) giyinirken.. Kıyafetim beyaz gömlek ve siyah kalem etek olduğu için pekte mutlu değildim açıkcası ama beni saçlarım, peersinglerim ve ayakkabılarımla kabul eden tek yer burası. Saçlarım mavi. Ayakkabılarım ise her gün değişir ama illaki kıyafetime uydururum. Bazen topuklu bazen spor ama her zaman uçuk... Aslında iyi giden bir yaşantım var ve halimden gayet memnunum ama bana bir ev arkadaşı şart. İşe gitmem gerekiyo durmuş muhabbet ediyorum. Şaka şaka şirketin aracına bindim ve şirkete geldim çoktan telaş yapmayın. Ufak ama zirvede bir şirket. Ben ise torpilliyim. Kolay kolay eleman değiştirmezler ama eksik olunca güvendikleri kişiler ise iş teklif ediyorlar bildiğim kadarıyla. Yani kimse 'işte bende burda çalışmak istiyoruuuum' diyemiyor. Çok övdüm dimi. Ben asistanım. Hemen kahveyi kaptığım gibi patronumun odasına uçtum. Kapıyı çalıp gir demesini beklemeden girdim çünkü son dakikamdayım. İlk önce bir saatine baktı. Ya o saati hiç kolundan çıkarttığını görmedim. Kolu acımamışmıdır artık?"Tam zamanlama Merve."
"Teşekkürler."Kahveyi masaya bırakıp son sürat çıkıyordum kii..
"Merve"
"Efendim Emre bey"
"Otur şöyle"Ne kadar benimle 'her zaman' kibar konuşsada tırsıyorum. Ne bilim tırsıyorum işte. İkiletmeden geçip oturdum.
"Buyrun Emre bey"
"Şirketimiz kime bilmesede çok kötü durumda"
"Bunu neden bana anlatıyorsunuz?"
"Çünkü senden ortağımız olmanı istiyoruz, ailen zengin ve şirkette en güvendiğimiz kişi sensin"Ne yani beni kullanıp atıcaklar gibi bişey olmadı mı bu? Pışııık. Çok beklersiniz canım. Hem ben ailemle bile yaşamıyorum, kafaya bak bee!
"Merve, tabikide bu bir anlaşmayla olucak eğer kabul edersen."
"Hayır"
"Neden?"
"İstemiyorum"
"Sebep?"Diyaloglarımız tek kelimelik cümlelere dönüşmüşken cevap verdim.
"Ailemden para isteyemem!"
"Neden onlar senin ailenin değil mi?"
"İSTEYEMEM İŞTE NEYİNİ UZATIYORSUNUZ ANLAMIYORUM Kİ!!"Bağırıp çağrıp kapıyı çarpıp çıktım. Hadi hayırlısı...
Multimedya:Merve ve saçları :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkbahar Kokusu
Mystery / ThrillerSıradan işinde çalışan Merve. Herşey patronunun ortaklık teklifini kabul etmesiyle başladı. Katlanması gereken sonuçları kendi kabul etmişti. İyi okumalar...