ASK 31.BÖLÜM

1.8K 181 89
                                    

Ömer:
Ali'nin gelmesine o kadar çok sevindim ki. Öncelikle getirdiği eczane poşetini aldım.
"Çok teşekkür ederim Ali. Sanada zahmet oldu."
"Saçmalama Ömer. Ne zahmeti ya. Hem sen zahmeti falan boşver de.. Zehra yengeme ne oldu."
"Bakıyorum da bilgi sınarlarınız bir yere kadar Ali bey. Hadi bunu da bilin." Dedikten sonra kahkahama engel olamadım. Koluma vurarak yanıtladı beni Ali.
"Biraz zaman lazım. Ama uğraştırma işte. Bilirsin isteyipte ulaşamayacağım bilgi yoktur."
"Bilmez miyim. Zehra bu adam mit'e girecek adam aslında ama harcıyor kendini buralarda."
"Ne iş yapıyor?" Zehra'nın sorusuna ikimizde güldük.
"Aslında mühemdisim. Ama hobi olarak ajanlık yapıyorum." Hep beraber güldük.
"E hadi anlat. Telefon da anlatamam dedin. Aylardır ortalarda da yoktun. Ne bilgiler peşindesin. Bana ne anlatacaksın dökül."
"Konu Alev!" Şaşırdım. Alev hakkın da konuşmak için mi geldi buraya.
"Anlamadım. Alev ne alaka? "

"Bak Ömer sana söyleseydim asla izin vermezdin. Aylardır ortalarda olmama sebebim Alev! Alev'in peşinde ne işler çevirdiğini araştırdım. Ve duyacakların karşısında hiç memnun olmayacaksın. Ne yazık ki getirdiğim haberler iyi değil. En azından ailen için."

"Ne demek ailen için. Ali ne oluyor hemen anlatır mısın? "

"Ömer, Alev şirketine ihanet ediyor!"

"Ne! Ne söylediğinin farkında mısın sen? Bu çok ciddi bir şey. Emin misin?"

"Ne yazık ki kanıtlanırım bile var. Aylardır Hilmi'nin yakın bir adamı olarak yanındaydım."

"Ne dediğinin farkında mısın?  Senin ve benim babama ihanet eden o adamın yanında nasıl durursun! Bana bunu nasıl yaparsın Ali!"

Bağırarak söylediğim sözler sakinleştirmedi hala. Ayağa kalkıp volta attım durdum salonda. Zehra her şeyden habersiz sadece izliyordu. Tek kelime bile söyleyemedi sinirimi görünce. Sinirle tekrar Ali'ye döndüm. Bağırdım.

"Ya o adamın yanında aylarca durdun da hiç mi yaptıkları aklına gelmedi. Nasıl bakabildin yüzüne. Nasıl dediklerini yaptın! Nasıl Ali nasıl! Aklım almıyor!"

Ben susunca Ali hiddetle yakama yapıştı. Bu tepkiyi beklemiyordum. Zehra korku dolu gözlerle bize bakarken Ali konuştu.

"Yaptıklarını ödetmek için girdim yanına!  Bize yaşattıklarını yaşatmak için! Hergün yaptıklarını düşünerek sabrettim. Yapacaklarım için SABRETTİM! Anladın mı beni. Babamın o adam yüzünden ölmesi, annenin o adam yüzünden gitmesi,  babanın sonra sizi müzeyyen hanıma vermesi, Evlenmesi, Hilmi'nin rahat bırakmaması… Unuttun mu bunları Ömer Kervancıoğlu! Unuttun mu?"

Yumruk yaptığım elimi kaldırdım. "Unutmadım!" Diye bağırarak itekledim. Çatallaşan sesim ile "Bize yaptıklarını unutamam!" Diyerek kendimi bitkin bir şekilde koltuğa bıraktım. Bacaklarım vücudumu taşıyamıyor şuan. Kafamın içinde dönüp duran sesler… Delirecek gibi oldum.

Annemin sesi yankılandı birden. Daha küçücük bir çocuktum. O zamanlar ne olduğunu anlayamadım. 'Hilmi siz dostsunuz. Bunları nasıl yaparsın.' Sonra babamın sesi. 'Defol evimden. Ailemden uzak dur.' Alinin babası da bizdeydi o gün. 'Hilmi bu bir iş hayatı. Her şeyi göze alarak bu ihaleye.  İflas etmemiz bizim şuçumuz değil!' O pisliğin İlhan amca ile kavga etmesi… Sonra bir silah sesi. Hilmi'nin adamı İlhan amcayı vurdu. İlhan amca ağır yaralanmıştı. Onu o gün kaybettik. Hilmi de kendisi vurmadığı için hapis cezası almadan salındı. İlhan amcanın bir oğlu olduğunu biliyordum o zamanlar. Ama hiç  görmemiştim. Ta ki lise de dost olana kadar. En yakın arkadaşımın İlhan amcanın oğlu olduğunu çok sonradan öğrendim. O günden sonra hiç ayrılmadık da.

Ali'nin sesi beni gerçek dünyaya dönderdi. "Kalk Ömer!" Boş boş yüzüne baktım. Tutup kolumdan kaldırdı. Sımsıkı sarıldı.
"Bizi hiç bir şey ayıramaz KARDEŞİM! Ama anla beni. Yapmak zorundaydım. Hilmi'yi piyasadan silmek için yolsuzluklarını ispatlamak lazımdı." Ona kızmıyorum. Haklıydı aslında. Hilmi her işini gücü ve parası ile yapmaya çalışan birisiydi hep. Devletten kaçırdığı vergiler gibi şeylerde cabası. "Kusura bakma KARDEŞİM.  O gün bizim evde olanlar.. İşte biliyorsun. Affet beni! " Sımsıkı sarıldık.

Koltuğa oturdu. Derin bir nefes alıp tekrar söze başladı. "Ömer! Zehra ve Asya'yı kaçıran Hilmi Yılmaz'dı. Kıbrıs ihalesine girmeden çekilmen için. Alev bunu duyunca ailenin kahramanı olabilmek adına Hilmi ile anlaşıp Asya'yı serbest bıraktırdı. Ama yaptığı plan işe yaramadı. Senin bu ihale bilgilerini Hilmi'ye sızdıracak. Hilmi seninle anlaşmak için bir teklif verecekti aslında. İhaleye girmemen karşılığında Zehra'nın serbest bırakılması. Ama polis baskın yapınca olmadı. Bunun delilleri de var elim de. Yakalanan adamlar konuşmaz. Adım gibi biliyorum bunu."

"Demek bunu da yaptın Alev!"

"Bu arada evdeki köstebeğiniz Nazan!" Diye gülerken biz Zehra ile aynı anda şaşkınlıkla Ali'ye baktık. Zehra hayretle Ali geldiğinden beri ilk kez konuştu.
"Sen nereden biliyorsun. Biz de o köstebeği arıyorduk. Ama kesin birşey yoktu elimiz de."
Ali uzunca güldükten sonra toparlandı.
"Alev'in telefonlarını dinlerken istemeden kulak misafiri oldum diyelim. Seni depoya kapatan Nazan! Emri veren de Alev tabi ki!"

Sinirle yerimden kalktım. Alev ve Hilmi yüzünden Zehra hak etmediği bir çok şey yaşadı. Ve bunlar benim yüzimden. Geri oturdum koltuğa. Dirseklerimi dizime koyarak, ellerimi başımın arasına aldım. Zehra merak dolu gözlerle bakıyordu.  Dayanamayıp sorusunu sordu sonunda.
"Ali bir şey takıldı aklıma. Hilmi iyi şeyler yapmamış ailenize karşı onu anladım. Ama Alev'i neden takip ediyordun ki?"
Aslan karım. Nasıl da mantıklı sorular soruyor. Cevabını bildiğim halde başımı kaldırıp Ali'ye baktım. Konuşmasını  bekledim.

Ali biraz sustu. Daha sonra arkasına yaslandı.
"Benim bir işim vardı. Geç kalacağım. Ama şunu bil Zehra, Alev de Hilmi'den farksız değil. Bana Alev'in de zararı dokundu. O yüzden." Daha sonra bana döndü. "Ömer ben gidiyorum. Bu Alev ve Hilmi ye neler yapacağız onu düşün. Buraya kadar fikir benimdi. Şimdi zeki eşin ile plan kurun. Ben her plana uyarım. Hadi  görüşmek üzere."

Zehra:
Ali gideli saatler oldu. Ömer plan yapıp yapıp olmaz diyordu. Biraz dinlensin diye yanıma çağırdım.

"Ömer gel dinlen biraz. Sakin kafa lazım plan için." Ağır adımlarla karşım da duran koltuğa oturdu. "Haklısın aslın da. Ama sağlam bir plan lazım." Gülümsedim.
"Planı biraz boşver de, biz ne zaman gideceğiz konağa?" Ömer muzipçe bakıp gülümsedi.
"Sen iyileşene kadar bir kaç gün daha buradayız." Hemen itiraz ettim tabi.
"Ben iyiyim ama…"
"Olmaz dedim. Konu kapandı" diyerek güldü. Belli etmemeye çalıştı ama saklayamıyordu.

Bu dağ evin de bir iki gün daha nasıl geçecek. Ömer biraz Hilmi'den bahsetti. Düşünmeye başladım bende. Derken akşam üzeri aklıma gelen plan ile gülümsedim.  Ömer merakla bana bakarken konuştum.

"Buldum! Alev ve Hilmi meseleseni çmzüme kavuşturacak planı buldum!' Ömer merakla başını kaldırıp bana baktı.
"Anlat hadi. Dinliyorum."

Bölüm sonu!

Romantik anlar 32.bölüme kaldı. Ama en azından şu Hilmi meselesine değineyim de gizemli kalmasın dedim. Umarım beğenirsiniz bölümü.  :))

Adını Sen Koy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin