Bölüm1

1.2K 80 41
                                    

Deneme sonucum elime varmıştı. Baktım ve dedimki "bir kişi bile mi öne geçemedim halbuki bu denemede çalışmıştım" içimden çalışmak mı kendimi kandırıyorum diye geçirdim.

Evet 200 kişilik okulumda her zamanki gibi 196. Olmuştum. Ne güzel bir sonuç değil mi?

Arkadaşlarımla sonuçlarımızı paylaşmak için okulda buluşucaktık. Aldığım sonuçtan olsak gerek havamla gelmiştim. İçeri girdiğimde çok gergin bir hava olduğunu fark ettim. Anlaşılan bizim grup benim gibi yine denemeyi batırmıştı.

Ve herkes gibi masanın çevresine oturdum. Herkes elindeki kağıda odaklandı. Ve ilk olarak birisi kağıdını masanın ortasına koydu. "Evet 198. Oldum. Bi tebrik haketmiyor muyum?" Hepimiz alkışladık ve yine kağıtlarımıza odaklandık.

Bu sefer diğer arkadaşım "siz beni ne sandınız muhallebi çocuğu falan mı? Okul 200.'lüğü bana ait" etrafta kıkırdamalar oluştu. Şaşırmamıştık tabii ki. Bende "196. Oldum. Teşekkür ederim tebrik etmenize gerek yok" yinede alkışladılar. Ben "sende canını sıkma daha kötü notlarda var ha 200. Olmuşsun ya da 1. Olmuşsun ne fark eder." Gülmeye başladılar. İşte burasıda 196.nın 200.yi teselli ettiği bir yer. Hoşgeldiniz aramıza. Başka bir arkadaşım "hadi ama oturup surat asmıyıcaz dimi? Dans etmeliyiz"

Birden herkesin morali yerine geldi. Ve aniden kalkıp müziği sonuna kadar açıp dans etmeye başlamıştık. Bizim grubumuz dans grubuyde ve gayette bu konuda başarılıydık. Müzikle birlikte çok iyi dans ederken birden müziğimiz kesildi ve bunu yapanların yan sınıfta bulunan zeki çocuklardan oluşan grubun işi olduğunu anladık.

Fişimiz onların sınıfında bağlıydı ve muhtemelen ders çalıştıkları için böyle bir gıcıklık yaptılar. Bu artık bizim için bir dava haline dönmüştü ve bisiklet pedallarını çevirince kendiliğinde çalan kasetimizi ayarladık. Gerçekten pahalı bir aletti. Ve içimizden en güçlü olan başına geçip çevirmeye başladı. Bundan gıcık olmuşlar olucakki hiç bizim tarzımız olmayan bir müziği yüksek seste açtılar.

Biz ise pedallara daha çok yüklendik ve ses daha çok çıkmaya başladı. Onlar arttırdı biz arttırdık derken birden kasetimizin bağlı olduğu devre koptu ve olamaz! Okulun en pahalı aletlerinden birini mahvetmiştik.

Sinirle kalktık ve ineklerin yanına gittik. Onlarda bize doğru geldiği için kolidorda karşı karşıya geldik. Evet onlar ilk %5 ve biz son %5 ne kadar adil bir kavga ama. Ben "neden müziğimizi kestiniz? Sizin yüzünüzden dansımız bölündü." O grubun başı olan çocuk aynı zamanda biz bunlarla aynı sınıftayız. "Sizde dans etmeyin zaten neye yarıyosunuzki? Zeki değilsiniz. Aileniz zengin değil. Ve güzel ya da yakışıklı değilsiniz. Üstün yeteneklerinizde yok değil mi? Hala dünyada barınma hakkını nerden alıyorsunuz?" Çok sinirlenmiştin. Gerçekleri böyle yüzümüze vurması sinir etmişti.

"Hadi arkadaşlar" dedim ve herkes karşısındakine saldırdı. Benim karşımdada ukalaca konuşan o grubun başındaki çocuk vardı. Tam kafamı geçiriyim derken çocuğun rozetine saçım takıldı ve saldırışa geçemedim. Çocuğun yüzünüde ukala bir tavır aldı ve elleri cebinde saçımın ondan kurtarmamı bekledi. Bu beni sinir etmişti.

Saçımı kurtarır kurtarmaz çocuğun yakasına yapıştım. Ve o sırada sınıftan çıkan sınıf öğretmenimiz bize seslendi. Içimden umarım çok ceza puanı almayız diye geçirdim. Tam o sırada velilere müdüre okulu gezdirdiği için öğretmen hemen oraları düzeltti ve bizide oradaki odaya soktu. Kendimizden geçmiş bir halde yerde oturuyorduk.

Niye her şey bizden soruluyorduda o zengin, zeki, yetenekli çocuklardan sorul muyordu? A bi dakika sanırım az önce kendi kendime cevabı verdim. Tabii ki böyle çocuklardan hesap sormıyacaklar. O çocuklar her zaman daha üstündür.

Ve en sonunda zil çalmıştı bizde o odadan çıktık.
***
Okula gelmiştim. Ve bugün yapmayı planladığım işler vardı. Örneğin o grubun başındaki çocukla konuşmak gibi. Ve sınıfa vardığımda bugün onu konuşmaya üst kattaki küçük oturma odasına çağırdım. Ders sanki bitmek bilmiyordu. Daha o çocuğa hesap sorucaktım. Aklımda bir sürü plan vardı. Ve en sonunda zil çalmıştı.

Yukarı kattaki odaya çıktık. Orada bulunan koltuğa oturdu. Ve ayağını karşıdaki tabureye uzattı. "E hadi çağırdın geldik. Sen misafirini böyle mi karşılıyosun?" Bende ona nezaket gösteriyomuş gibi olmak için " tamam o zaman kola mı? Meyve suyu mu?" "kola olsun" "tamam" evet şimdi aklımdan hayin planlar geçiyordu. Kola kutusunu arkamı dönüp sallamaya başladım. Ve yanına gittim ona kolayı uzattım. Sonra "hatta ben sana açıyım" dedim. Rahatça üzerine dökülmesi için tabureyede ayağımı bastım ve tam açıcakken tabureyi itti ve onun üzerine düştüm. İkimizde bir süre öyle kaldık. Sonra o "1 önce sen kalkarsın 2 önce ben kalkarım 3 hazır bu konumdayken bitirelim gitsin şu işi" dedi ve bana doğru yaklaşmaya başladı çok yakındık ve içimden ne saçmalıyo ciddi mi bu diye düşündüm. Tam o sırada birisi resmimizi çekip kaçtı. O anda hemen üzerinden atladım. Ne yapıcaktım şimdi? Ya o fotoğrafı biri görürse?

Onceden hikaye yazmışlığım vardı. Ama silmiştim. Bu hikayenin arkasında durmaya karar verdim. hikayeyi yaymaya çalışıcağım. Bu hikayeyi görenler oy vermeden ve arkadaşlarınıza önermeden geçmeyin.

SASSY GO GOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin