7 yaşında iken Los Angeles'a taşınmıştık. Her şeyin güzel gideceğine inanıyordum lakin aile hayatım mahvolmuştu. 9 yaşına bastığımda hayatımın acı gerçeğiyle karşılaştım. Annem bizi bırakıp gitmişti. Bir öksüz çocuğun acizliğini düşünün.. Tabi ki daha anlatamadığım ayrıntılar var. Babamın her akşam iş dönüşü evde yemek pişmediğini ve evde büyük bir boşluk olduğunu hissetmesi suratına kapı gibi çarpıyordu. Üstüne üstelik hem anne hem baba olmaya çalışıyordu.. Büyük olmak yorucu bir sorumluluktu..
Öncelikle sizle 10 yıl öncesine dönelim bu olayların gerçekleşmeye başladığı zamana..
10 Yıl Önce...
Saat 7 civarıydı ve uyku tutmamıştı kalkıp saçımı yapmaya karar vermiştim.. Saçımı güzelce topladıktan sonra üstümü giyinip , kendime kahvaltı hazırlamaya başladım. Her zaman ki gibi sıradan bir gündü. Babam erkenden kalkıp işe gitmiş , ablam ise uykulu bir şekilde , dakika başı çalan alarmıyla uğraşıyordu. Mutfağa geçip kendime bir kase çıkardım ve mısır gevreği yedim. Çantamı aldım saat 7:50 ' ye geliyordu. Ayakkabımı da giyip , okula yürümeye başladım. Okulum evimin çok yakınında olduğu için kısa sürede varıyordum. Her neyse..
Her okul gibi öğlen yemeği molası vardı yaklaşık 1 saatti.. Evim yakın olduğu için kartı güvenlik görevlisine uzatıp okuldan çıktım ve eve doğru yürümeye başladım. Eve geldiğim de saat 12:10'du . Annem salonda oturmuş tanımadığım bir bayan ile muhabbet ediyordu. Pek umursamadım açıkçası , çünkü karnım çok aç olduğunda sadece yemeği umursarım. Mutfağa geçtim ve annemin bana yaptığı erişteyi yedim. Sofrayla işim bitince kalkıp elimi - ağzımı yıkamak için banyoya ilerledim. Saat 12:40' tı. Dışarı çıkmak için kapıyı açtığımda, annemin tekli koltuktan bana seslendiğini duydum , direk kapıdan onu görebiliyordum ayakkabımı giyerken bir yandan da onu dinliyordum..
- '' Canım kızım ben şimdi bir arkadaşımın yanına gidiyorum , bir süre onda kalacağım ama geri geleceğim merak etme sakın tamam mı ? Seni almak için geri geleceğim ''
Söylediklerinde bir gariplik sezmiştim aslında ama pek bozuntuya vermedim daha doğrusu veremedim çünkü uzun bir nutuk çekersem okula geç kalacağımı biliyordum ama düşüncelerimi bölen gene onun sözleri olmuştu.
- '' Anahtar bu , artık sende dursun sakın çantandan çıkarma, sen gelince evde olmayacağım sakın ocağı açma ablan gelene kadar hiç bir şeye dokunma , sakın ''
- '' tamam anne '' klasik sözümü söyleyip son kez eve doğru dönüp baktım. Annem orada tekli koltukta oturuyordu, o bayan ise onun arkasında dikiliyordu. Ayağının yanında ise gri bir valiz vardı, gideceği için hazırlamıştı.. ''Görüşürüz'' diyerek evden çıktım..
Okul Çıkışı...
Okuldan çıkarken o gün sırtımda yokluğunu fark ettiğim çantamı almak için okula geri koşarak girmiştim (bugün bir gariplik vardı , çünkü hiç unutmazdım) sınıfa çıkarak çantamı hızlıca aldığım gibi okuldan çıktım.. Yavaş yavaş yürüyerek 7 dk'lık yolu yarım saatmiş gibi yürüdüm.. İçimde garip bir his vardı. Evimin önüne geldiğimde anahtarı deliğe sokup kapıyı açtım. Ev çok sessizdi.. İlk defa okuldan geldiğimde kapıyı açan kimse olmamıştı. ( 4.sınıfa yeni geçmiştim. ) Çantamı yavaşça yere bırakarak, pencereleri açmaya karar verdim. Ev olduğundan çok boğucu geliyordu.. Okuldan yeni geldiğim için karnım açtı ve gidip karnımı doyurmaya karar verdim.. Ocağa dokunacağım sırada annem aklıma geldi. O anki bir merakla odaları kontrol etmeye başladım acaba hala burada mıdır ? , diye. Odama girdiğimde çantamı yere bırakarak , göz gezdirmeye başladım ama yoktu. Gerçekten gitmişti ama hala içimi yiyen bir kurt vardı. Acaba temelli mi gitti ? , diye bir şey beni dürtükleyip duruyordu. Aklıma giysi dolabına bakmak geldi hızlıca yatak odasına geçtim. Tahta dolapla bakışıp duruyorduk , yok gitmez ya diye kendimi geçiştiriyordum. Dolabı açtığımda suratımın düşmesi bir oldu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİDDEN PAST ( A Hybird)
Vampire- Doğru piyonu oynarsan 'kazanırsın' , ama yanlış piyonu oynarsan "avlanırsın"..