- Gözyaşlarım... Onlar BİZE aitti. Sen paylaştın!
Genç adam kırgın bakışlarını ona bırakıp gittikten sonra bu cümle Kardelenin kafasında dönüp durdu. İçi cız etti. Bu sefer dostluklarına onarılmayacak bir hasar vermişti. Babasının söylediği şey ne kadar doğruydu:
- Kendine acımaktan ve sana değer veren insanları kırmaktan vazgeç artık. Onları kaybedersen çok üzülürsün.
İki gün öncesini düşündü. Genç kız Cenk'e içindekileri haykırdıktan sonra okuldan dışarı koşmuştu. Onur peşinden gelip onu yakaladı:
- Ne oldu Kardelen? İyi misin? Cenk kötü birşey mi söyledi? Cevap ver!Genç kız ağlamamak için kendini zor tutuyordu:
- Onur git, beni rahat bırak. Sanada patlamak istemiyorum.Kardeleni bu darmadağan halde bırakmak istemesede başını sallayıp yavaşça yanından ayrılırken genç kız elini uzatıp ona dokundu ve yanına gidip tereddütle sarıldı:
- Vazgeçmek ne kadar kolay senin için.
- Vazgeçmek değil, ben kaybetmemeyi seçtim. Bırak gitsin, dönerse senindir derler.
- Kendine bu kadar çok mu güveniyorsun?
- Israr etmenin sende işe yaramadığını biliyorum.Genç kız kızarak başını omzundan kaldırdı:
- Şansını zorlamıyorsun bile!
Oysa Cenk öyle miydi? Onunla gitmek istemediğinde onu zorla sırtlayarak Dündar dedenin yerine götürmüştü. Şimdi niye onu aklına getiriyorduysa.
Gözyaşları akarken onunla geçirdiği anlar birer birer gözünün önünden geçti:Ne güzel günlerdi onlar
Kötülükten uzak, herşeyden habersiz.
Efsanelere bile inanırdık.
Dünya uyur, biz uyanırdık.
Oyunlar oynar, deliler gibi dalaşırdık.
Hem güler hemde birlikte ağlaşırdık.
Dinlerdik, söylerdik
Yanlızlığımızı paylaşırdık
Gün gelir uyuşamazdık, olaylı ayrılırdık.
Teselliyi yine birbirimizde arardık
Şiir, şarkı oyalanırdık.
Vefa çiçekleri açardı, koparıp atamazdık.
Biz birlikteyken dokunulmazdık.Bunlar geçmiş mi olmuştu şimdi? Ondan ziyade tüm bu yaşadıklarının büyük bir yalan olduğunu düşündükce kalbine bir ağırlık çöküyordu. Arkasındaki okula baktı. Ne olursa olsun buraya bir daha geri dönmeyecekti:
- Onur, beni eve götür.
- Neler olduğunu anlatamayacak...?Cenkin sesi duyuldu:
- Karen!Genç adam yanında Tibetle dışarı fırlamıştı ve bas bas onu çağırıyordu. Kardelen onunla karşılaşmamak için araba parkına doğru koştu. Onurda arkasından.
Genç kız Onurun kamyonetinde yerini aldı. Cenkin onu çağırışları umrunda değildi. Genç adam onları görmüştü. Gelip start eden kamyonetin önünde durdu ve çekilmeye niyetli yoktu. Onur aşağı inip onu sakince uyardı:- Seninle konuşmak istemiyor, zorbalığa gerek yok.
- Benim muhatabım sen değilsin, o gelsin.Genç kız sinirle yerinden kalkıp aşağıya indi ve Cenkin üstüne yürüdü:
- Defol git! Rahat bırak beni!
- Beni dinlemen lazım! Konuşmama izin ver herşeyi anlatayım!
- İstemiyorum! Yoksun! Bittin benim için. Çekil!Cenk Kardeleni kolundan tutup çekti:
- Benimle geleceksin ve uslu uslu söyleceklerimi dinleyeceksin!Onur araya girdi:
- Bırak onu!
- Sen karışma!
- Elini çek dedim!
- Çekmezsem ne olur?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cam kırıkları - Kardelen
Lãng mạnKardelen: İncinmekten korkarak kendini gizleyen narın çiçek. Ama karların ortasında açacak kadar cesaretli. Ya da güneşe yüzünü dönmek için acele eden, verdiği sözleri tutamayan hercai bir çiçek. Sen karar ver ne olduğuna... (2016)