3 Mayıs 1607. Topkapı sarayı , istanbul
Tüm görkemiyle saltanatı ilan eden güneşin kehribar rengi ışığı boğaziçi ve haliç'e hâkim , imparatorluk ikametgahını ve minareleri okşayarak geçiyordu.
Günün ilk saatleri , şükran ve kustahlikla dolu güzel bir sabahı vaat ediyordu. Vücutlarını saran, pirinçten zırhlar içinde sıkışıp kalmış , yüzleri migferlerinden sarkan zincirden peçeyle gizli okçullar , asma iskeler boyunca nöbetteydi. Mavimsi çinkoyla kaplı köşklerin sütun başlarında göze çarpan kur'an ayetleri , islamiyet'in kudretini ilan ediyordu. Üç gümüş hilalin çakılı gibi durduğu kırmızı bir sancak , rüzgarda gururla dalgalaniyordu. Çardaklar izmir yasemini ve orkidelerin hakim olduğu süs bahçelerine işlemeler misali serpiştirilmişlerdi.
Kendine has gizemiyle dışarı kapalı olan Harem-i Hümayun emalsiz bir zarafet timsaliydi. Küçük kuleleri damarli akik taşı sundurmalariyla sırlı çinilerle süslüydü. Fidanlarından bakam ağacı ve sarısabırların tatlı kokusu yayılıyordu.