ASIL KAHRAMANIMIZ DAMLA'DAN
Hayat ne kadar da zordu. Özellikle benim hayatım...
Tam her şey yolunda gidiyor derken, bir anda bozuluyordu...
Çekeceklerimin bitmesi için, hikayemin mekanının değiştirilmesi gerekiyordu.
Yurtdışına çıktığımızdan beri hayatımda güzel olan tek şey: AŞKımdı...
Rütbeli hayatımı mahveden adam, rütbeli midemin kanatlanmasını sağlayan adam, rütbeli bana aşkı öğreten adam...
İlk önce nefretim, şimdi ise nefesimdi...
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
Yıkılmış hastahane duvarları arasında duran hasta yatağında yatıyordum.
Kolumun acısı bayılmama neden olmuştu.
Şu an rütbeli karşımda duruyor, gözleriyle kolumu gözetliyordu. Belki de vicdan azabı çekiyordu? Kolumun acısı dinmişti. Ama kolumdan kurtaramadığım bir sargı bezi vardı. Hastahanelerden küçüklüğümden beri nefret ediyorumdur. Nedeni ise...Bir an kalkmaya çalıştım.
"Rahat dursana!"
"Niye?"
"Allahım, bir de 'Niye?' diyor. Kolun ağrıyacak, yavaş ol biraz."
"Ben bu durumdan sıkıldım. Gitmek istiyorum."
"Olmaz. Doktor bir şey diyene kadar bekleyeceğiz."
Offlayarak başımı salladım.
Artık ülkeme, Türkiye'me dönmek istiyordum.
Yurdumun o huzur kokan havasını solumak istiyordum.
Güven dolu yurdumun toprağına ayak basmak istiyordum.
Doğru dürüst insanlar görmek istiyordum.
Çektiğim sıkıntıların son bulmasını istiyordum.Düşüncelerimin ardından aklıma sorular hücum etmeye başlamıştı.
"Emrah, senin ailen nerede?"
Rütbeli, bana donuk kalmış gibi bakıyordu. Sanırım O'na eskileri hatırlatmıştım.
"Bunları hatırlatmasan iyi olur." dedi sessizce.
Bir şey demedim.
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
...
Şu an rütbelinin odasında, yataktaydım. Küçücük bir yarayı bile büyütmüştü.
"Annem gözlerimin önünde intihar etti."
Başımı aniden ona çevirmiştim, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Daha 8 yaşındaydım. Zaten gayrimeşru bir çocuktum. Anlayacağın babamın kim olduğunu bile bilmiyorum.
Annem... Onu sana çok benzetiyorum biliyor musun? O da senin gibi esir alınmış. Zevk nesnesi olarak kullanılıyormuş. Herhangi bir şerefsizden hamile kalmış. Annemin hamile olduğunu öğrendiklerinde ona çok iyi bakmışlar. Çünkü, bebek eğer erkek olursa soylarını devam ettireceklerdi, kız olursa da öldüreceklerdi. Erkek olduğumu öğrenmişler. Ama annem istemiyormuş. Benim onlar gibi olmamı istemiyormuş. Kaçmış. Annemi bir daha bulamamışlar. Ben doğduktan sonra annemin paraya ihtiyacı olmuş ve pavyonda çalışmaya başlamış. Bir adam, onu sevmiş ve peşini bırakmamış. Annem de o adamdan nefret ediyormuş. Annem bir gün eve ağlayarak gelmişti. Ben annemi öyle görmeye dayanamıyordum. Odama geçmiştim. Birkaç saat sonra geri döndüğümde annemin kanlar içerisinde yattığını gördüm..." gözleri buğulanmıştı, sesi çatallaşmıştı, konuşamıyordu...Karşımda bir adamın ilk defa ağladığını görüyordum...
"Sadece... Sadece..."
Dayanamamıştım. Yerimden kalkıp yanına gittim ve ona sarıldım.
"Sadece tek bir şeyi unutamıyorum..."
Yüzünü avuçlarıma aldım. Ama o, gözlerini gözlerime dikmiyordu. Bana bakmak istemiyordu.
Gözlerimin içine bakarak"Kağıda 'Özür dilerim oğlum.' yazmıştı. Ama ben onu unutamıyorum. Onu çok özledim..." dedi.
"Bende annemi özledim..." diye fısıldadım kulağına.
Gözlerim dolmuştu ve ben o yaşları akmak üzere bırakmıştım.
"Özür dilerim..." dedi.
"Senin ne suçun var?"
"Benim yüzümden aileni kaybettin, kuzenin..."
Ayağa kalkıp banyoya gittim. O günler aklıma geldikçe gözyaşlarıma engel olamıyordum. Tek varlığım O'ydu ve o tüm varlığımı elimden almıştı...
Benim onun yanında durmamam gerekiyordu ama durmak istiyordum. Ondan nefret etmem gerekiyordu ama onu seviyordum.Düşüncelerimden sıyrıldığım zaman elimi yüzümü yıkadım ve içeriye girdim. Rütbeli odada değildi. Koltukta oturup onu bekledim ama gelmiyordu. Ayağa kalktım ve camdan dışarıya baktım. Rütbeli askerlerini eğitiyordu. Onlara bağırıyor, çağırıyor, emirler veriyordu. Sanırım o da hüznünü böyle saklayabiliyordu. Onu öylece, ömrümün sonu kadar seyredebilirdim...
Çok garip ama onun hayat arkadaşı olmak istiyordum.Gözüm, gelen zırhlı araca takıldı. Olamaz... O gelmişti... Komutan Sayk...
Hemen perdeleri çekip camın ucundan onlara bakmaya devam ettim.
Biraz önce askerlerine emirler yağdıran adam, Komutan Sayk'ın karşısında sus pus olmuştu. Gerçi herkes bu adamın karşısında böyle olurdu.
Komutan Sayk, yaklaşık 2 metre boyundaydı. Açık teni ve sarı saçları onun tam bir İngiliz olduğuna yeterdi. Masmavi gözleri ve daima çatık kaşları onu gerçekten ciddi yapıyordu. Kaslı yapısıyla, o asker üniforması ona ayrı bir hava katıyor ve komutan olduğunu açıkça belli ediyordu.
Ama o korkunç bir adamdı...
BU BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU... KB.💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜTBELİNİN ESİRİ (BİTTİ)
RomanceSavaşta esir alınmak... Esir alındığı kişinin kalbine de esir düşmek... Aslında her şey aşkın gücüne bağlıydı... Bu güç, onları yaşadıkları harabeden kurtarıp mutlu bir sona sürükleyecekti...