Katherine'den
Austin'in dolabının önünde durup dolabın kapağını açtım.
"Katherine üzgünüm, hiçbirimiz dolabı açacak kadar toparlayamadık kendimizi."
"Sorun değil, yalnızca dolabına dokunmayı bende istemiyordum. Sonsuza dek burada kalacak sanmıştım."
"Koç bizi etkilediğini düşünüyor, ondan dolayı kaldırmak istedi."
Dolabın içindekileri çantama koyarken ikimizin fotoğrafının da dolapta olduğunu fark etmiştim.
"Bu fotoğraf burada ne arıyor?"
"Uzun süredir dolabında var o fotoğraf. Katherine, o seni cidden seviyordu."
"O yüzden beni iki kez aldattı öyle değil mi? Ki birkez onu affetmiştim."
Jason hiçbir şey demeden gözünü benden kaçırdı.
"Beni seviyor olsaydı bana sadık kalırdı."
"Seni seviyordu, yalnızca..."
"Yalnızca kendini daha çok seviyordu. Neyse bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Sana iyi antrenmanlar."
Hızla soyunma odasından çıkıp yürümeye devam ettim. Birkaç dakika sonra birine sertçe çarpmıştım.
Elimdeki fotoğraf yere düştüğünde hızla fotoğrafı yerden aldım.
"Dikkat et biraz." Diye çıkıştığımda Dean ile göz göze gelmiştim. Birkaç saniye beni süzdükten sonra gözleri elimde duran fotoğrafa gitti.
"Üzgünüm, sen olduğunu bilmiyordum." Fotoğrafı çantaya attıktan sonra tekrar gözlerimi ona çevirdim. "Gittiğini sanıyordum."
"İşlerim uzadı. Sen iyi misin?"
"İyiyim. Aslında değilim ama iyi olmaya çalışıyorum."
Bana anlamaz gözlerle baktığında saçımı geriye doğru alıp arkadaki duvara yaslandım.
"Austin'in buradaki dolabını boşalttım. İkimizin fotoğrafı filan vardı içinde. Bilmiyorum ben... Onu özlüyorum bazen."
"Onunla ilgili şeyleri tamamen unutmayacaksın hiçbir zaman. Ama gün geçtikçe azaldığını fark edeceksin."
"Sana karşı çok bencilce davrandım değil mi? Bak ben sana sinirli olduğum için seni kovmadım o gün. Üzgündüm, onun etkisi ile yaptım, onca şeyi kaldıramadım."
"Katherine sorun değil, bunlara takılmadım bile ben."
"Sen iyi birisin Dean, ve eminim bana bakıp aynen şunu diyorsundur. 'Şu kıza bak, ona yardım ediyorum bana kızıyor. Sanki ben çok iyi şeyler yaşıyormuşum gibi birde bu kızı çekmek zorundayım.' Biliyorum beni çekmek zorunda değilsin, bana destek olmaya çalıştığını da fark ediyorum. Ama ben ne yapmam gerektiğini bilmiyorum."
"Sorun değil, cidden kısa zamanda gideceğim buradan. Bunları düşünmek zorunda kalmayacaksın."
Gitmeye hazırlandığında onu bileğinden tutup durdurmuştum.
"Gitsen de bu değişmeyecek. Düşünmeye devam edeceğim çünkü beni etkiledin. Birkaç gündür yaptığın şeyleri düşünüyorum. Tüm o şeyler... delirmeden ayakta durmaya devam ediyorsun. Ben iki olayla kafayı yerken sen bunların üstüne gidiyorsun. Ve gelip salak bir kız sana hesap soruyor. Sinirlenmek en doğal hakkın."
"Katherine bunları düşünme. Zamanla beni de unutursun buna emin olabilirsin."
Tuttuğum bileğini yavaşça bıraktım.
"Aynen öyle, tıpkı zamanla senin beni unutacağın gibi. Eminim çoğu şeyi unutmuşundur."
"Genelde çok önemi olmayan şeyleri unutuyorum."
"Buradan beni unutacağın mesajını mı almalıyım?"
"Ben öyle bir şey demedim, sen öyle yorumlamak istersen bu sana kalmış."
Yürümeye başladığında bu sefer onu durdurmadım. Ama birkaç adım sonra durup bana döndü.
"Bilmediğine eminim ama sana söylesem iyi olacak. Geçen günlerden birinde Malia saldırıya uğramış, o yüzden burada kalmaya devam ediyorum. Ona neyin saldırdığını bulduktan sonra gideceğim."
"Bekle sen ciddi misin?" Onun yanına gittiğimde bana bakmamıştı. "Bunu neden yeni söylüyorsun?"
"Bilmek zorunda olduğunu düşünmedim. Gidip bunu ona söyler misin emin olamıyorum ama yine de bu aralar ona destek olmaya çalış, çünkü o sana aynı durumda bayağı bir destek olmuştu."
Bunları yüzüme bir saniye bile bakmadan söylemişti. Hemen ardından yanımdan ayrıldı.
Bense öylece arkasından bakakalmıştım.
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hunt You Down
Fanfiction"Dostum bu kasaba yaratıklardan oluşan bir hayvanat bahçesi gibi." "Anlaşılan uzun süre burada kalmak zorundayız." ....