|1|
Günlüğümü elime aldığımda artık o eski küçük masum bir kız olmadığımın farkındaydım. Açık beyaza yakın pembe tüylü defterimi açarken eski günlerim gözümün önüne gelmişti. Bu kitap bu kutunun içinde ne arıyordu ve buraya nasıl gelmişti! Kafamdaki soruları bir kenara bırakarak küçükken yazdığım günlüğümün kilidini açtım ve içindekileri okumaya başladım. Tabi öyle uzun uzun yazılar değildi. İlk özel güç dersime gittiğim günden annemin ölüm gününe kadar herşeyi yazmıştım. Defterimin yanına yapışırtırdığım resimleri gördükçe daha çok gülüyorum, gülerken gözlerimden akan yaşı fark etmez hale geliyordum. Bütün günlüğü inceledikten sonra üstümü değiştirdim ve dışarı çıkmak için hazırlandım. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı fakat ne yaptıysam okuduklarım bir türlü aklımdan çıkmamıştı. Daha fazla düşünmeden Isabel'i aradım. Çarşıya inmemiz gerektiğini söyledim ve odama inmesini istedim. Şunu da söylemeden geçmeyeyim yaşadığımız yer daha bir çok katını bilmediğim dehşet verici bir şato! Herkes burada kendi özelliğine göre eğitim görüyor. Sanırım küçükken annem öldüğü için babam beni buraya göndermek istemiş. Babamı tanımıyorum ve ondan oldukça nefret ediyorum.
****
Isabel odama gelince kapımı çaldı. Ama sanırım duymadım çünkü üst üste on defa falan vurduğunu söyledi. Bu aralar baya bir dalgındım. Darkel'in müdüresi olan Bayan Gipson'dan izin almaya gittik. Pek fazla umudumuz yoktu ama şansımızı denemekte fayda vardı. Bayan Gipson'un odasına girdik ve biraz duygu sömürüsü yaptık -Bu arada Bayan Gipson bu şatoda ki en sinirli öğretmendir- ve her ne olduysa Bayan Gipson'dan izin almayı başardık. O kırmızı uzun kapşonluları giydik ve ani bir el hareketi ile çarşıya girdik. Her zaman ki gibi George ve Jorjie dünyadan getirdikleri insanların kanlarını emmek için aralarında seçim kavgası yapıyordu. Bunlar ne zaman anlaşırsa o zaman bizzat kendimi onlara yem edicektim! Neyse Isabel ile denizin olduğu yere gittik ve oturduk. Isabel anlattıkça anlatıyordu fakat o kadar dalgındım ki onu dinlemeye fırsat bile bulamadım. Biranda heryer soğudu ve denizin buz tutmaya başladığını gördüm, Isabel büyük ihtimalle onu dinlemediğim için sinirlenmiş ve eğer şuan onunla ilgilenmezsem daha kötüleri de olacaktı.
"Anna! Artık sabrım taşıyor! Kafanı dağıtmak için buraya seninle geldim ve sen benimle konuşmuyorsun. Ahmak!"
"Özür dilerim Isabel. Cidden özür dilerim. Fazla dalgınım."
"Sanırım kafayı yemek üzeresin.Garip görünüyorsun."
-Cidden bu aralar bende garip olduğumu hissediyordum.-
"Şu havayı ve donmuş olan denizi düzeltsen daha rahat olabilirim. Farkındaysan herkes bize bakıyor Isabel."
"Tamam, istersen biraz yürüyelim ve anlatmak istediklerin vardır diye düşünüyorum Anna."
"Evet hemde fazlasıyla."
■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■
Bu bölümlük bu kadar yeter. İlk bölüm olduğu için pek fazla uzatmak istemedim. Diğer bölümde olacak şeyleri kaçırmamanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
![](https://img.wattpad.com/cover/12940160-288-k70507.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatımın Geri Kalanı
FantasyAnna'nın babası çok yakınlarda bir yerde! Korkunun bol olacağı 13. Bölüm...