Parfüm Şişelerini At Gitsin

1.8K 82 56
                                    

''Ne---'' Seungri gözlerini bile açamadan önce gülmeye başladı. ''--Birden bire kalkmamaya karar verdim.'' Hala gülerken söyledi çünkü Jiyong yüzüne öpücükler kondurmaya devam ettikçe adamın turuncu saçları yüzünü kaşındırıyordu.

''Bir şey istiyorsun---değil mi?'' Sarışın sordu çünkü son birkaç ayda eğer Jiyong bir şey istiyorsa bunu söylemekle ilgili problemleri olduğunu farketmişti.Adam söyleyip söylememe konusunda kendiyle cebelleşiyordu ve karar veremediğinde ne istediğini söyleyene kadar fazlasıyla tatlı davranmaya başlıyordu.Seungri bunun nedeninin adamın daha önce kimseyle bu kadar yakın olmaması olduğunu düşünüyordu, çünkü Jiyong kimseye yük olmamaya alışmıştı.

''Hayır.'' Jiyong mırıldandığında Seungri tekrar güldü.Ses tonuna bakılırsa kesinlikle bir şey isteyecekti.

''Tamam o zaman---'' Sarışın sırıtıp adamı daha da yakınına çekti. ''--biraz daha uyuyalım.'' söylediğinde Jiyong birkaç dakika sesini çıkarmadı, ama Seungri bekliyordu.

''Seungri-yah.''  Jiyong, Seungri'nin bayıldığı bir tonda söyleyip kollarını çocuğun boynuna doladı.Yanağını onunkine sürttüğünde Seungri çoktan gülmeye başlamıştı, bir şey isteyecekti.

''Evet?'' Sarışın parmakları adamın ensesinde hareket etmeye başladığında söyledi.

''Akşama kadar yapacak bir şeyin yok, değil mi?'' Jiyong düşük bir tonda konuşmaya başladığında Seungri çok fena sırıtıyordu.

''Evet, neden?''

''Düşündüm ki, belki...'' Jiyong'un yatakta fazla hareket ettiğini farkedince Seungri acele etmedi.Adam her seferinde istediğini söyleyene kadar biraz zorlanıyordu ama Seungri bunu problem haline getirmiyordu.Çünkü en azından söylüyordu. ''--alışveriş yapabiliriz.''

''Bu muydu?'' Sarışın gülmeye başladı. ''Sorun değil Ji.'' Seungri gülmeye devam ederken adamın omzuna yetişmek için başını hafifçe eğdi. ''Kalkıp hazırlanmalı mıyız--''

''Hayır.'' Jiyong aniden söyleyip çocuğa sokuldu. ''Ben kolay alışveriş yapmam.Biraz daha uyusak iyi olur.''

Seungri adamın ne demek istediğini anlamadı çünkü daha önce beraber alışverişe çıkmamışlardı.Market tarzı yerlere onlarca kez gitmişlerdi ama kıyafet konusunda aynı şeyi söyleyemezdi.

''Bunu giymiyorsun.'' Seungri Louis Vuitton kabininden çıkan adamı görünce net bir şekilde söyledi.

''Ah--hadi ama! Bu seferki güzel!'' Jiyong hala aynada kendine bakarken söyledi.

''Dar.'' Seungri saatlerdir oturduğu yerden kalktı.Jiyong kolay alışveriş yapmıyordu, bunu anlamıştı.Oturduğu yerin yanında birkaç çift alışveriş çantası vardı ve Seungri emindi, buna alışması gerekiyordu.Çünkü bu turuncu kafalı adam kumaşlara aşıktı.Not etti. ''Fazla dar.Değiştir.'' Seungri elindeki siyah pantolonu üzerindeki beyaz olanla değiştirmesi için ona uzattı.Fazla dar olmayan siyah. ''Bunu dene.''

''Bunu da sevmedim.'' Seungri adamın üzerindeki lila tişörtü çekiştirdi. ''Gidip başka bir tane bakacağım.''

Jiyong başıyla onayladığında Seungri'nin kıyafetleri beğenmediğini düşünüyordu ama aslında çocuk özellikle çok beğendiklerini aldırmamaya çalışıyordu.Çünkü o mağazaya girdiklerinden beri Jiyong'u kesen çalışan çocuk gibi birçok kişi ileride canını sıkabilirdi.Jiyong kendini Seungri'ye göstermek için kabinden her çıktığında, çocuk bir bahaneyle adama bakmak için yanında bitiyordu ve Seungri tabii ki bunu farketmişti.

''Yardımcı olabilir miyim?'' Kısa boylu, kumral bir kız onun tişörtleri kurcaladığını görünce kibarca söyledi.Mavi bir şey arıyordu, bebek mavisi, çünkü bu yeni favori rengiydi ve muhtemelen o siyah pantolonun üzerine güzel olurdu.

You Can Have All My HoodiesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin