2. Bölüm

790 122 16
                                    

Hatırlatma;

Ben bunları düşünürken Justin'nin gözlerinin ağırlaştığını fark ettim. Sendelemeye başladığındaysa elindeki yarısı boşalmış paket gözüme takıldı.

Aman Tanrım! Çok çok ve çok kullanmıştı!

2. Bölüm

Daha ilk defa kullanıyordu ve bünyesi alışkın değildi. Başımın derde girmesini istemiyordum. Hazır para da kazanmışken Diego'nun yanına gitmek ve hayatıma devam etmek istiyordum.

''Ne yapıyorsun sen?''

Öfkeyle omuzlarını sarstım. Beni duymuyor gibiydi. Ya da umursamıyordu. İlgisini çekmek için suratına tokat attım. O kadar sert atmıştım ki elim hafifçe sızlamıştı. Kendine geldi ve bana zarar vermesinden korkarak bir adım geri kaçtım.

Justin'in güçlü olduğunu anlamak zor değildi. Bunu düşündüğümde kollarımı göğsümün altında birleştirdim ve biraz gözlerimi kısıp canımı acıtmamasını umdum.

Ama o hiçbir şey yapmadı.

Birkaç adım gerisindeki duvara yaslandı ve beni süzmeye başladı. Ben de inadına gözlerinin içine bakıyorum. 

''Eğer fazla kullandıysan ve ölmek gibi bir niyetin varsa söyle, buradan gideyim. Başıma iş alırsam beni öldürürler.''

Bana zarar vermeyeceğini anlayınca sadece umursamazca bunları söyledim.

''Kim öldürür?''

''Söylesene!''

Duymazdan geliyordum.

''Duyuyor musun sen?''

Birkaç adım atarak aramızdaki farkı kapattı ve ben de hala elinde olan yarım eroin poşetini sinirle kaptım. Kendi cebimdekileri de çıkarttım ve hepsini sağ avucum içerisine topladım. Küfretmeye başladım, daha sonra bağırmaya, hatta onu sarsmaya...

Daha sonra yağmur yağmaya başladığını fark ettim. Şiddetinin artmasıyla küfrederken yere düşürdüğüm -ki yere düşürdüğümü daha yeni fark etmiştim- ağzı açık minik paketler, tozlar... Hepsi yerdeki gider borusuna girmişti.

Ağzım açık bir şekilde yere baktım. Başımı yavaşça ellerimin arasına aldığımda gözümden birkaç damla yaş geldi. Her şey olup bitmişti ve hala inanamıyordum.

Başım dönmeye başlamıştı... Diego'ya ne diyecektim?

Malları kaybettiğimi öğrenirse bana yapabileceklerini düşündüm bir an, ve titrememe engel olamadım. Öldürse yine iyiydi, ama Diego sinrini çıkartırken çok vahşi olabiliyordu.

Ve her şeyi başlatan o fikir aklıma geldi.

Justin'i yanımda götürecektim ve suçu ona atacaktım. Zaten Diego sorgulamadan sinrini ondan çıkartırdı ve daha sonra her şeyi unuturdu.

Tabii bizim kurban bu plandan haberdar olmayacaktı. 

Doğruldum ve sağ elimi Justin'in omzuna koydum. Ne yapacağımı merak ediyor gibiydi.

''Özür dilerim, amacım sana zarar vermek değildi. Sadece mecburdum. Şimdi benimle gel; yalnız kalman çok daha kötü olur.''

Gözlerini kıstı ve beni baştan aşağı sözdü. Bense olabildiğince masum bakmaya çalışıyordum.

''Gidebileceğim başka yerler de var.''

Arkasını dönüp birkaç adım atmıştı ki bileğinden yavaşça çektim ve ağlamaya başladım.

''Bak sinirlerim bozuk, lütfen beni uğraştırma. İlk defa birisine böyle bir şey yaptım.. Yani ilk defa bunu sattım ve çok suçlu hissediyorum. Durumun iyi olmayabilir, sana yardımcı olabilirim.''

Yalvararak ona baktım. Gözlerini gözlerime diktiğinde bana hayır diyemeyeceğini anlamıştım ve mutluluğumu belli etmemek için kendimi zor tutuyordum.

''Pekala..'' dedi, şüpheyle.

Evin yolunu tutarken dahi kesinlikle vicdan azabı çekmiyordum. Endişeli olduğum bile söylenemezdi, Justin o zamanlar benim için herkes gibiydi. Daha önce kendimi kurtarmak için kullandığım herkes gibi...

***

Evin kapısından girer girmez Diego üzerime doğru yürümeye ve bağırmaya başladı.

''Nerdeydin sürtük! Senin yüzünden başımıza gelmeyen kalmadı! Param nerede?''

Ben ise tınlamıyordum, Diego sinirliyken değil sinrini birisinden çıkartırken tehlikeliydi ve hayır, bu seferki kurban ben değildim!

İlk olarak ona Justin'den aldığım parayı verdim. Tatmin olmuştu ama malların geri kalanının kaybolduğunu duyunca bana sert bir tokat patlattı. Kendimi yerde bulmamla tam suçlunun Justin olduğunu söyleyecekken; kendimi kurtarmak için, Diego'nun onu öldüresiye döveceğini -belki de gerçekten öldüreceğini- bilmeme rağmen bunu yapacakken, Justin benden önce davrandı.

''Aslında onları ben kaybettim.'' Justin kararlılıkla bir adım öne çıkmıştı.

Diego yavaşça ona doğru yürümeye başladı. Gözlerimi kapattım ve yüzüm istemsizce buruştu. Diego'nun ona yapabilecekleri aklıma geliyordu ve bundan kurtulmak istiyordum. Aynı zamanda salonda oturan diğer ucubeler de -onlar da benim gibi bu evde yaşıyor ve aynı şekilde para kazanıp Diego'ya getiriyorlar- gülerek ve alkışlayarak benim sinrimin daha da bozulmasına katkı sağlıyorlardı. Onlara eğlence çıkmıştı tabii, doğrusu normalde ben de öyle yapardım, ama Justin'in yaptığı bu fedakarlıktan etkilenmeyecek kadar da duygusuz değildim.

Diego ona bağırmaya ve hafiften de sarsmaya başladığındaysa hiç engel olmadım, sanki sadece karşımda oturuyormuş gibi onun, Justin'in yüzünü inceliyordum. Neden böyle bir şey yaptığını hala anlayamamıştım, buna iyilik denemezdi. Bu apayrı bir şeydi.

Diego onu öldürmese bile, artık kesinlikle bırakmazdı, onu da bağımlı haline getirir ve kölesi gibi kullanırdı. Bunu düşününce içim biraz burulsa da bir yandan da paçayı kurtardığım için sırıtıyordum.

Justin başlarda hiç karşılık vermese de bir süre sonra ona baktığımda Diego'yu yere yatırmış yumrukluyordu. Herkes ne yapacağını şaşırmıştı ve Diego'nun isteğiyle benim yaşlarımda beş altı çocuk Justin'i durdurdular. Onu döveceklerini anlamamla ellerimle kulaklarımı kapattım ve sessizce üst kata çıktım. Bir odaya girdim ve kapıyı kapattım. Justin'in inlemelerini duymak zor değildi. Ne yapmam gerektiğini düşünürken, onun bu fedakarlığı yüzünden ölmesini istemediğime karar verdim ve hızlıca çekmeceden bir silah aldım, odanın kapısını açıp koridorda koşmaya başladım.

Kıza bak aq bulmuş da bunuyor. Justin Bieber benim hayatımı kurtaracak ve ben tepki vermekte kararsız kalacağım.. Olur mu öyle şey?

Neyse, okuyan herkese çok çok çok teşekkürler :)

OYLAMALI UNUTMAYIIIINNN!!

SinfulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin