ÇOK ÖNEMLİ OKUYUN;
BU HİKAYEYİ DAHA ÖNCE DE PAYLAŞMIŞTIM HARRY STYLES VERSİYONUNU AMA. YANİ HATIRLARSANIZ ŞAŞIRMAYIN :)
Hatırlatma;
Ne yapmam gerektiğini düşünürken, onun bu fedakarlığı yüzünden ölmesini istemediğime karar verdim ve hızlıca çekmeceden bir silah aldım, odanın kapısını açıp koridorda koşmaya başladım.
3.Bölüm
Merdivenlerden inerken birden duraksadım. Elimle başımı tutup dengemi sağlamaya çalışsam da daha sonra kendimi merdivenlerden yuvarlanırken buldum.
***
Uyandığımda birisi ürkütücü bir melodi fısıldıyordu. Bayılmış olmalıydım, bu başıma sık sık geliyordu.
Odayı süzmeye başlar başlamaz Dominic'i fark ettim. Bu beni güvende hissettirmek için yeterliydi. O sakindi, iyiydi; burada doktor rolünü üstlenmişti, satış yapmazdı, Diego ile de bir bağı yoktu, ne o Diego'nun istediklerini yapardı, ne de Diego onunla konuşurdu. Doğrusu onun burada ne halt yediğini anlayamıyordum.
Bir şeyler hatırlamaya başladığımda ise sadece onun Justin'e de yardım etmesini ummuştum. Zaten dün çok fazla uyuşturucu kullanmıştı, bir de bizimkilerden dayak yiyince... Onu öldürüp bir kenara atmış olma ihtimalleri çok yüksekti.
Gözlerimi kapattım ve başımı salladım, bu düşünceyi kafamdan atmak istiyordum, olmadı.
İlk defa pişman olmuştum, ilk defa birisi için endişelenmeye başlamıştım... Diego'yla yaşamaya başladığımdan bu yana, hiç böyle duygular hissetmemiştim.
İlk başta kendime başta doğruyu söylemediğim için, ''hayır onun bir suçu yok'' demediğim için kızsam da sonra hissettiğim tek şey hüzündü.
Dominic, alnıma ıslak bir bez yerleştirirken, Diego'nun yeni bir arkadaş bulduğunu söyledi.
Sormadım bile, aklımda sadece O vardı artık.
Benden cevap gelmeyeceğini anladığında devam etti;
''Artık grupta iki lider var. Diego'yla anlaşacak kadar... Bilemiyorum, onunla anlaşabilmenin tek yolu ondan daha kötü olmak... Ve bu iyi olmaz, yani senin için, değil mi?''
Onaylamamı bekleyerek bana baktı.
''Bir şekilde hallederiz.'' Dediğime ben bile inanmamıştım.
Yattığım yerden, odanın açık kapısının el verdiği kadar koridoru izliyordum.
Justin'in içeriye doğru geldiğini gördüğümdeyse yavaşça doğruldum ve bu da alnımdaki bezin kucağıma düşmesine sebep oldu.
Yüzü yara içindeydi. Özellikle sağ yanağı mosmordu ve dudakları patlamıştı.
Odaya girip kapıya yaslanmıştı ve oradan beni ve Dominic'i süzüyordu. Yaşıyor oluşu... Bu beni çok rahatlatmıştı ve derin bir nefes aldım.
Acaba özür dilesem birşeyler değişir miydi? Özür hatamı telafi edebilir miydi? Pişmanlıktan ölünebiliyor olsaydı, o an ölürdüm.
Bir yerden başlamayı düşündüm ve tam ona nasıl olduğunu soracakken Diego odaya girdi.
Beni saçımdan tuttuğu gibi arka odaya götürdü. Aynı zamanda bunu yaparken kolumun yattığım yatağa -ona yatak denmez ama- çarpmasıyla kıvranmama da sebep olmuştu.
Oraya son giden Barbara sağ çıkamamıştı. Diego önce onun burnunu kırmıştı, sonra sinrini alamayıp onu öldürene kadar bıçaklamıştı. O bunları yaparken kapının arkasındaydım ve hareket edersem beni de fark eder korkusuyla orada kalıp, ister istemez, kapı deliğinden olanlara şahit olmuştum. Diego beni duvara yasladığındaysa Barbara'nın çığlıkları beynimde yankılanıyordu, onun ölümüne de engel olmadığımı, hiç umursamadığımı hatırladığımda, yüzüm buruşmuştu.
Diego'nun karnıma attığı sert bir yumrukla, kendi dünyama dönebilmiştim.
Yere yığıldığımda, kollarımdan beni kaldırdı ve sırtımın duvara çarptırmasıyla haykırarak tekrar yere kapaklandım.
Karnımı tekmelemeye başladı, ayağa kalkmaya çalıştım ilk, ama sonra pes ettim. Kendimi bıraktım, zaten bir süre sonra yorgunluğum, acıyı hissetmeme az da olsa engel olur hale geldi.
Ağzımdan kan gelmeye başladığındaysa Diego, yan masada duran kocaman bıçağı elinde aldı. Korkuyla geriye sıçradım ve bu sırada Justin'in odanın bir köşesinde olup bitenleri izlediğini fark ettim. Duvara yaslanmış, kollarını birbirine bağlamıştı. Yüzünde hiçbir ifade yoktu.
Beni koruyacağını düşünmüştüm. Gözünün önünde ölmeme izin verir miydi?
Ama olmadı. Diego bıçağı kendi iradesiyle bıraktı ve beni odanın kapısından dışarıya itti...
Ağzımdan gelen kana elimle engel olmaya çalışırken, bir yandan da Justin'in hala Diego'nun yakınlarında ne yaptığını düşünüyordum. Üstelik Diego o kadar kızgınken yanında durmaya nasıl cesaret edebilmişti?
Anlamam uzun sürmedi. Justin Diego'nun yeni arkadaşıydı! Ama nasıl? Bir plan mı yapıyordu? Bizi kurtaracak mıydı? Yoksa benden intikam mı alacaktı? Bunu yapar mıydı?
Her yerim kanıyordu. Ben yüzümü yıkarken arkamda birisi olduğunu fark ettim. Justin.
Kendime kızmakla meşguldüm. Dün eğer bayılmasaydım, onu kurtaracaktım. Ama o ben dayak yerken gayet memnun görünüyordu. Sinirden ellerimin titrediğini fark ettim.
Aptal aptal aptal ve aptal Adele!
Sadece izliyordu. Madem bu şekilde oynamayı seviyordu, benim de eskisi gibi olmam şarttı!
''Sen beni ne çabuk sattın?'' Masumca ve çok kısık sesle konuşmuştum.
Öfkemi saklamak konusunda biraz zorlansamda iyi bir oyuncuydum. Artık düşündüğüm tek şey ondan intikam almaktı.
''Benden iyilik mi bekliyordun?'' Dediyerek umursamazca sağ elini boynuna götürdü.
Birden tüm gücümü toplayıp suratına bir yumruk attım. Çok sinirliydim ve suçlayabileceğim tek kişi oydu.
O daha tepki vermeden içeriye tekrar Diego girdi. Ve beni yine tartaklamaya başladı. Bu öfkesinin sebebini anlayamamıştım hala. Yani polislere yakalanmıştım, ve malları kaybetmiştim. Ama zaten sinrini çıkartmıştı, normal şartlarda birkaç yumruk ve bir süreliğine iki kat daha fazla satış yapmak gibi cezalarla geçiştirirdi.
''Kes şunu Diego!'' Sesin sahibi Justin'e baktım ve mutluluğumu gizleyemedim. Bunun sebebi beni kurtarması değildi, Diego'nun ona hadsizliğinin hesabını ödecek olduğunu düşünmemdi.
Böylece ben de zevkle onun acı çekişini izleyecektim.
Ama öyle olmadı. Diego Justin'e karşı çok uysaldı. Tamam, sen bilirsin gibi onaylayıcı bir çift laf ettikten sonra bana son bir tekme atıp sakince gitti...
Ne hissettiğimi anlayamıyordum. Diego'nun benim canımı acıttığı her saniye Justin'e kızıyordum. Belki de sinrimi çıkartacak birini arıyordum.
Elimle kanayan kolumu sıkarak odadan çıkarken Justin'in gözlerinin benim üstümde olduğunu hissedebiliyordum.
Yeni bölüm tüm bölümler +20 vote olur olmaz gelir. Zaten hazır. Lütfen yorum yapmayı da unutmayın, eğer Watpad hesabınız yoksa, bana Twitter'dan da görüşlerinizi bildirebilirsiniz; @zeynepturan09.
Şimdiden teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinful
FanfictionHerkes mutlu olmayı hak eder mi? Mutlu olmak için hak etmek gerekir mi? Uyuşturucu bağımlısı Adele Hadley Parker ile dünyaca ünlü şarkıcı Justin Bieber'ın arasında geçen heyecan dolu bu hikaye sizin de hayatınıza renk katacak.