Aradan iki gün geçti ve ben sebebini bilmeden ondan köşe bucak kaçıyordum. Bazen bana seslenişinin bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun olduğuna dair şüpheye düşüyordum.
Okulun bitiş zili çaldığında dersin son dakikalarında topladığım çantamı tek omzuma asarak tembel adımlarla sınıftan çıktım.
Arkamdan birinin sırtıma dokunmasıyla beni dürten kişiye döndüm. Karşımda Johnny'yi bulmayı beklemiyordum.
Johnny'yle üç yıldır aynı sınıfta okumamız dışında hiç muhabbetimiz yoktu hatta Amerika'dan geldiği yıl kavga dahi etmiştik. Tabi o zamanlar şimdiye göre daha küçük ve toyduk. O okulda çok büyük bir vasıfmış gibi Amerika'dan gelen çocuk die biliniyordu. Tipi düzgündü sempatikti ve şımarıktı, bir yıldır yakınlaşamadığım sınıf arkadaşlarımla bu kadar çabuk iyi anlaşmalarından olsa gerek kıskanmıştım.
Sürekli atışır olmuştuk ancak uzun zaman önce bu anlamsız atışmalar kendiliğinden son buldu. Şimdi ise birbirimize yok gibi davranıyoruz.
Boyum uzun olsa da onunla göz teması kurmam için başımı kaldırmam gerekiyordu onun yerine kendimi bir kaç adım geri çektim.''Efendim?'' dedim.
''Seninle biraz konuşabilir miyiz?'' Diye sorduğunda merakım artmıştı.
''Ne hakkında?''
Onunla tartışmıyor olsamda onun gibi şımartılmış insanlarla iyi geçinmem mümkün değildi.
''Özel bir mesele.'' Demesiyle zaten merak ediyorken bu merakım daha da körüklenmişti.
''Ah, peki'' dedim ve beni okulun boş koridorlarından birine sürüklemesine izin verdim.Derin bir nefes aldı ve beni şaşırtan o konuşmayı yapmaya başladı.
''Benden hoşlandığını biliyorum ancak sana karşı o tür hisler beslememekle birlikte bundan rahatsızlık duyuyorum. ''
Konuşurken kesinlikle zevk alıyordu.
''Öncesinde kişiliğime yaptığın hakaretlerden ötürü şimdi bana olan duygularını etrafta anlatman senin için utanç verici bir durum. İnan bana bunu yakın olmasak dahi senin iyiliğin için söylüyor-'' derken söylediği şeyin saçmalığına daha fazla katlanamayarak sözünü kestim.
Şu konuşmayı yaparken kendimi ergen gibi hissetmekten alıkoyamıyordum
Ve birden ''Bu aptalca şeyi hangi aptaldan duydun ve bunu sana anlatan aptaldan daha aptalca davranarak buna inandın?''
O ise tamamen masumane bakışlar atarak bir eliyle sırtı bize dönük ancak konuştuklarımızı duyabilecek yakınlıkta olan Sehun'u gösterdi.
Oh Sehun senin o benimkisi kadar güzel bacaklarını teker teker kıracağım.
Tekrardan Johnny'ye döndüm.
''Senden hoşlanmıyorum, Sehun'un neden böyle bir şey anlattığınıda bilmiyorum fakat sana karşı duygu besleyen birine karşı bu kadar kaba ve kibirli olma belki senden hoşlanan kişi senin gerçek kişiliğini görmemiş olabilir ona bu hayal kırıklığını yaşatma.''
Konuşmamı bitirmemin ardından Johnny'yi geride bıraktım.
Johnny'yle olan konuşmamı sonlandırmamın ardından koridorun devamına, Sehun'un olduğu tarafa doğru yürümeye başlamıştım ve bunu anlayan Sehun'da ufaktan kaçmaya başlamıştı.
Bir süre sonra koşmaya başlayınca bende hızlandım ve ona yetiştiğimde - ki bu benim için bir rekor olmalı - sol kulağından yakaladım onu. Aramızdaki on santimlik boy farkını kapatmak için kulağını aşağıya doğru çektiğimde yüzünde acı çeker bir hal vardı ve beraberinde elleriyle beni kulağından uzaklaştırmaya çalışıyordu. Ancak pes etmeye niyetim yoktu.
Kulağını nihayetinde bıraktım ve lafa girdim.
''Johnny'ye neler saçmaladın öyle? Aramızın zaten iyi olmadığının farkında değil misin?"