on iki

4.7K 250 66
                                    

"Hadi gençler, uyanı- OHA!"

Korktuğum şeyin ertesi gün gerçekleştiğini söylemeye gerek yoktu sanırım?

Jennie, bağırarak bizden uzakta bir yerlere koşturduğunda kafamı Jungkook'un omzundan kaldırıp arkaya döndüm ve açık bıraktığı kapıya baktım.

Harika.

Şimdi hepsi -Bangtan dahil mi bilmiyordum- buraya toplanıp bu halimizi görecek ve bir hafta kadar imalı cümleler kuracaklardı.

Pekala, doğru olabilirdi fakat birilerinden duymak o kadar da iyi değildi.

Bunu tecrübelemiştim.

Başımı önüme çevirip Jungkook'un yeni uyandığı belli olan şişik gözlerine ve kabarmış saçlarına baktım.

Benim de böyle bir halde olmam muhtemeldi fakat bu kadar iyi görünüyor muydum, en ufak fikrim yoktu.

"Günaydın, gün ışığım."

Pürüzlü ve kalın sesiyle konuştuğunda sırıttım ve kafamı tekrar omzuna koydum. Gevşemiş kolları sırtımda ve belimde dolaşırken aklıma gelen şeyle hızla dikeldim ve uyuşmuş bacaklarımı bulunduğu yerden çıkarıp kendimi yana attım.

Pekala, beni şaşırttıklarını itiraf etmeliydim.

Kapıda altı tane kafa yoktu.

Panik halime kaşlarını çatan Jungkook, baktığım yöne baktıktan sonra tekrar bana çevirdi bakışlarını.

"Bir şey mi oldu?"

Derin bir nefes vererek ayağa kalktım ve kapıyı kapattıktan sonra Jungkook'un kolunun altına girdim.

"Az önce Jennie bizi bastı da. Kesinlikle diğerlerine yetiştireceğini bildiğimden panik oldum."

Anladığını belirten bir 'hm' sesi çıkartıp başını benden yana çevirdiğinde yakın duran yüzünün üstündeki belirgin 'şeylere' baktım.

"Günaydın, Kookie."

Yeni uyandığı zaman çıkan kalın sesi aklıma geldiğinde içimde esen meltemle geç de olsa yanıt verdim ve elimi yanağına koydum.

Memnun olduğunu belirten bir ses çıkardığında gülümseyerek elimi indirdim ve kolumu beline sardım.

"Bugün ne yapacağız?"

Bakışlarım duvardaki saatte kaydığında henüz dokuz olduğunu görmemle tüm günü bu şekilde geçirmek istemediğimi belirtmeyi umdum.

Uyumayı çok severdim falan ama Jungkook'un hareket halini görmek daha çok hoşuma giderdi herhalde.

Tekrar bana komik şeyler anlatıp uzun uzadıya bakması daha çekici geliyordu.

"Önce kahvaltı yapalım. Sonra düşünürüz." dediğinde onayladım ve ayaklarımı aşağı sarkıtıp bileğimdeki tokayla saçlarımı gelişigüzel topladım.

Birden bire hissettiğim soğuklukla ellerim sırtıma gitti ve ıslak tişörtümü hissettim.

Terlemiştim.

Hem de Jungkook'un yanında.

Utanç vericiydi ya.

Başımı yan tarafa çevirip beni izleyen Jungkook'a baktım. Pekala, onun da benden farkı yoktu.

Yakaları ıslanan tişörtüne baktıktan sonra ayaklandım ve dolabıma yürümeye başladım.

Siyah bir tişört ve eşofman çıkarıp çamaşır çekmecesi olduğunu tahmin ettiğim yere eğilirken Jungkook'a ufak bir bakış attım.

Fated♧JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin