on üç

3.6K 239 15
                                    

Gençler bu bölüm, akıllarda kalan soru işaretleri için yazılmış ve çoğunlukla diyalogtan oluşan bir bölüm.

Geriye dönüş yapıyorum haberiniz olsunJ))))

İyi okumalar.

-

"Jungkook, restoranda karşılaştığımızda neden bana 'garip birisin' dedi ki?"

"Aslında, planlanmış bir şeydi. Gece yarısı restorana gelmemiz, birbirimizi tanımıyor gibi yapmamız falan. Garip biri olduğun konusuna gelirsek," Jennie derin bir nefes verip arkasına yaslandı. "Bu, Jungkook'un sana ilk söylediği şey. Bu şekilde tanışmışsınız, sen anlatmıştın. Ona bunu söylediğimizde işe yarayabileceğini söyledi ve denedik işte."

Başımı anladığımı belirtircesine yukarı aşağı salladım.

"Peki, başkanın söyledikleri? Hani, kızı hakkında olanlar?"

"Onu biz de seninle öğrendik. Başkana daha sonra neden bundan bahsettiğini sorduğumuzda sana daha önceden anlattığını söyledi. Tekrarlayarak hafızanı geri getirmeyi umdu fakat işe yaramadı."

Jisoo, söyledikten sonra dudaklarını büzdüğünde mahcupça gülümsedim.

"Big Hit'e geçme olayı?"

"Aslında," Nayeon konuşmaya başladığında Joohyun onun sözünü kesti. "Bunu kendin hatırlaman daha iyi olur."

"Seulgi ve Jimin?"

"Bir yerlerde unni ve oppa olacaktı?"

Seulgi, sırıtarak söylediğinde göz devirdim.

"Her neyse işte."

"Aslında bu ikisini tanıştıran sendin, yavrusu." Wendy söyledi.

"Ve, her zaman mesajlaşıyorlardı. Bangtan'ın promosyon dönemine denk geldiği için bir müddet konuşmadılar sadece."

Başımı tekrar yukarı aşağı salladım ve diğer sorularımı aklıma getirmeye çalıştım.

"Peki neden bu 'olayı' Jungkook'un söylemesini istedin, Wendy unni?"

"Çünkü seni bizden daha iyi tanıyor." Hızlıca yanıtladı.

"Aramızda Seulgi unni ve benim dışımda, bir şeyler yaşayan var mı?" deyip sırıttığımda gözlerini kaçıran Nayeon'la çığlık attım.

"Anlat!"

"Eh, bunu biliyorsun zaten."

Huysuzca mırıldandığında koltukta bağdaş kurdum ve heyecanla ellerimi salladım.

"Şuan bilmiyorum, anlat."

"Pekala," deyip hızlı bir nefes verdi.

Sırtını dikleştirip doğrudan gözlerime baktığında kızaran yanaklarını görmemle dudaklarımı birbirine bastırdım.

Sevimliydi.

"Namjoon oppa'dan aşırının da ötesi aşırı hoşlanıyorum." dediğinde elimi ağzıma götürdüm.

"Yemin et kız."

Başını hafifçe sağa sola oynattı ve gözlerini büyüttü.

"Valla."

İki elimi sertçe yanağıma koyup aşağı doğru çekiştirdiğimde hala şaka yapıp yapmadığını düşünüyordum.

O ve Namjoon?

Nayeon ve Namjoon?

Aptal ve dahi?

Vay anasını, resmen ironi.

"Bence Taehyung oppa da Joohyun unni'den hoşlanıyor." dediğimde Joohyun hariç hepsi bana onay verdi.

"Bu konuyu kendi açmadıkça ortada konuşmayın, tamam mı?"

Joohyun, ciddiyetle söylediğinde dudaklarımı büzdüm.

"Ama niye ki? Yakışıyorsunuz da."

Nayeon ve Jisoo beni onaylarken o, sıkıntıyla nefes verdi.

"Sadece, bu tarz şeyler yaşamak istemiyorum, bunu bilmeniz yeterli."

Al işte.

Joohyun hep böyleydi.

Asla ama asla bizimle derdini paylaşmazdı.

Dudaklarımı büzüp onu onayladım ve arkama yaslandım.

"Son olarak," dikkatleri bende toplandığında devam ettim.

"Jungkook ve benden bahseder misiniz?"

Hepsi bir sırıtırken gergince gülümsedim.

N'oluyordu yahu?

"Tek kelimeyle özetlemek istiyorum."

Wendy, yalandan boğazını temizledi ve ellerini kaldırıp havaya düz bir çizgi çizdi.

"Efsanesiniz."

-

umarım, bir şey atlamamışımdır :d

Fated♧JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin