beyaz lotus

5.Bölüm

Elimdeki silahtan çıkan ' klik 'sesiyle merminin kovanı yere düştü . Dürbünü gözüme koyup ileri baktığımda herkes bir noktada toplanmıştı ve aniden etrafı duman sardı herkes ya bağırıyor ya kaçıyordu ' işte insanlar ölümden bu kadar aciz ' dedim ve adamın iki kaşının ortasına merminin geldiği yer kandan gözükmüyordu ki göze bir ' beyaz lotus 'çiçeği battı ve herkes daha çok korkmaya başladı . Herkes aynı şeyi söylüyor; 

-BEYAZ LOTUS BURADA !!!! 

Dürbünü gözümden çekip elime uzun menzilli silahı aldım ve parçalarına ayırdım yerdeki gitar çantasından gitarı çıkardım ve ikiye böldum yani bölünebilir bir gitar zaten de bir noktaya baskı uygulamanın lazım silahı içindeki gizli göze koyduktan sonra gitarı kapadım ve çantanın içine geri koydum .

Yavaşça merdivenleri indikten sonra dışarıya çıktım  ve silahı saklamak için binanın arkasında kullanılmayan eve gittim ve elimdeki çantayı eski dolabın içine koydum ve hızla dışarı çıktım 

Ara sokağa park ettiğim arabaya bindim ve büyük bir hızla ordan uzaklaşmaya başladım araba hızla ilerlerken telefonun çalma sesini duyduğumda kulaklığı kullağıma taktım 

-Alo ?

Kimin aradığını görmemiştim ama sesinden Cansel olduğunu anlamıştım 

-evet Cansel dedim hızlı hızlı arkamdan polis araçlarının sesi duyuluyor her yeri denetliyorlardı hemen Ana yola çıkmam gerekiyordu 

- seni arayan hat bugün araştırmama rağmen sonuç bulunamadı hat yok edilmiş

Dediğinde ağzımdan bir küfür çıktı 

- o nasıl oluyor acaba şuan o benim numaramı biliyor ama ben ona ulaşamıyorum öyle mi ?

-kızım merak etme sana yeni telefon aldım evde seni bekliyorum detaylıca konuşuruz sonra

Dediğinde 'pekala görüşürüz ' diyip kulaklığı kulağımdan sertçe çektim 'Nasıl anladı? ' 

Diye düşünüyordum nasıl olabilir ? 

Düşüncelerimi bastırmak amacıyla radyoyu açtım Rihanna&Eminem 'Monster' çaldığında hep bu şarkıyı duyduğumda aklıma yaptıklarım gelirdi ve kendime 'Canavar' derdim bu şarkı da tam oturmuştu. 

Gözlerim ilerideki polis çevirmeyin gördüğünde sıkıntıyla iç çektim zaten çok geçmeden oraya gelmiştim bile polislerden biri önüme koni koydu ve biri camına tıklayınca camı açtım ;

-ehliyet ruhsat lütfen diyince eğilip torpideden cüzdanımı çıkardım ve gerekli olanları polis memuruna uzattım adam kafasıyla onayladıktan sonra 

-Bagaj lütfen ,diyince başımla onayladım ve bagajı açtım adam oraya giderken 

'Zaten bakmasınız ölürsünüz 'dedim polis yanıma geldiğinde 

- zamanınızı ayırdığınız için teşekkürler dedi ve arkadaşına eliyle işaret etti . Arkadaşı arabanın önünden koniyı kaldırdı bende hızla oradan uzaklaştım ve derin bir nefes aldım zaten çok sürmeden orman yolu gözükmüştü yolun sonunda bulunan evin yanına arabayı park ettikten sonra eve girdim Cansel telefonu ile konuşuyordu 

- Ne demek görevden alındı ya buna siz mi karar veriyorsunuz hemen arayıp geri ÇAĞIRIN  !!

Diye bağırdı Cansel ÖzElçin bir şirketin Gizli ajanı sayılabilirdi bilgi toplama konusunda tam bir deha idi.

Telefonu kullağından çekerken hala homurdanıyordu beni gördüğünde 

-pardon fark etmedim  bunlar nasıl bir şey yaa benim vermem gereken kararları kendi kendine alıyorlar hayır yani benim ne dicegimi hiç mi düşünmüyorlar var ya onlar yarın görecek 

Dedi ve bana sarıldı sakince 'kahve içer misin ?' Diye sordum 

- çok iyi gelir valla ay boşu boşuna strese sokuyorlar adamı dediğinde gülümsedim 

- onlara acıdım valla senin gazabına katlanmak zorunda kalacaklar 

Dediğimde dilini çıkartıp 

- hee sen dalga geç geç zaten senin hiç sıkıntın yok dediğinde sırıttım 

- ayda yılda bi dalga geçiyoruz ona da kızıyorsun diyip dudağımı büktüm mutfak oturma odası ile karşı karşıya olduğu için yüzümüzü görebiliyorduk 

Kahveleri alıp içeri götürdüm 

- Anlat! 

Dediğimde sırıttı 

- ilk önce kahve diyip kahvesini havaya kaldırdı