Günümüz
Efsaneyi olduğu gibi anlattım Doktor'a.Şaşırmış gibi bir hali vardı.
-Ahhh,İlginçmiş gerçekten.
-Millonlar sevgilerini belli etmek için gezegenin en büyük taşına kurtarıcılarını resmetmişler.Belki onu da görebiliriz Doktor!!
-Çok sevinirim.Seleron'un kurtarıcısıyla tanışmak isterim doğrusu.
Bu cevap karşısında çok sevinmiştim.Hemen Doktor'a bir soru yönelttim.
-Eeee nereye gidiyoruz?
-Millonlarla tanışmaya.
-Ne yani.Onlar hala yaşıyor mu?
-Tabi ki de.Onlar da bir ırk hani üreyebiliyorlar ya.
O kadar mutluydum ki,başıma gelen imkansızlıklar o kadar güzeldi ki Doktor'un bana laf sokma çabalarını görmezden geliyordum.Yürümeye devam ettik.Gayet medeni bir toplumdu Millonlar.Teknolojilerinin insanlardan çoook daha fazla olduğu söylenemez ama yine de hatrı sayılır bir gelişme vardı.Millonların yerleşik hayatı tıpkı bizler gibiydi.Dış görünüşlerine gelecek olursak,saçları yoktu.Başlarının tam ortasında bir işaret bulunuyordu.Karanlığı dağıtan bembeyaz bir kanat vardı her birinin kafasında.Efsaneyle ilgili olup olmadığını merak ettim.İnsanlardan bir diğer farkları 3 tane kollarının olmasıydı.Bu özellik başka bir ırkta olsaydı ürkütücü diye düşünürdüm ama onlar sanatla uğraşıyordu.Zarar gelmezdi yani.
-Doktor bize tuhaf tuhaf bakmaları gerkmiyor mu?Yani biz onlardan değiliz.
-Bunu dış görünüşümüzden dolayı diyorsan onlar uzaylı görmeye alışık tıpkı benim gibi.Konuştuğumuz dilden dolayı diyorsan Tardis bizim için dilimizi onların diline çeviriyor.
Sözlerini bitirir bitirmez gözlerinin parladığını gördüm.Bir şey ilgisini çekmişti.Bir Kleo duruyordu karşımızda.Hemen bir Millona sordu.
-Kleoları köle olarak kullandığınızı bilmiyordum.
-Kurtarıcı gelip bizi kurtardıktan sonra Kleo ırkının ortadan kalktığını düşündük.Ama 10 Kleonun yaşadığını öğrendik.Zamanla bize itaat ettiler.Hizmetimize girdiler.
Adam yanımızdan ayrılır ayrılmaz Doktor kendince çıkarımlar yapmaya başladı.
-Kleo ırkı özgürlüğüne düşkün bir ırktır.Köle olmayı bırak bunu kendi rızasıyla yapmak...Ahh çok saçma.Ama tek bir açıklaması olabilir: İntikam.
-Çok güzel.Sadece Seleronu şöyle bir gezeceğiz zannediyordum.Bir Kleo'ların intikamı eksikti.O da oldu.
-Benim işim bu.Dünyaya dönmek istersen seni geri götürebilirim.Ama kalmak istersen ki benim istediğim bu,buna alışsan iyi edersin.Luna Lorren benim olduğum yer belalarla doludur.
-Maceramı yarıda bırakacak değilim.
-Güzel,o zaman ne yapabiliriz bir bakalım.Eliyle bizden oldukça uzaktaki iki kleoyu gösterdi.Görüyor musun?Sağdakinin boynunda yıldız şeklinde bir sembol var.Onu eskiden Kleoların hükümarı takardı.Madem artık köleler bir hükümdara ihtiyaçları olmasa gerek.Bu şüphelerimi doğruluyor.
-Ne yapacağız?
-Takip edeceğiz.
Aradaki mesafeyi uzak tutmaya çalışarak takip etmeye başladık.2 kez arkalarına baktılar.ilkinde bir satıcıyla ilgilendik.Bizi farketmediler.Diğerinde ise duvarın arkasına saklandık.Pek kalabalık olmayan bir yere geldiğimizde ise tekrar arkalarını döndüler.Bu sefer saklanacak bir yer yoktu.kısacası yakalandık.!!!!Koşarak yanımıza geldiler ve bizi duvara dayadılar.Öyle güçlüydüler ki canım çok yanmıştı.Güçlükle Doktor'u işaret ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
Science FictionEfsaneler,dilden dile dolaşan ve bir gün mutlaka unutulacak hikâyelerdir.Bu evrende öyle bir efsane var ki ne başı belli ne sonu.Bu öyle bir hikaye ki herkes tarafından bilinecek,söylendikçe büyüyecek ve hiç,hiç bitmeyecek. İmkansızlık nedir?Neye de...