• Harry Styles - Sign of the Times.
• Can Gox - Wrong Side of The Road.
• Can Gox - Unutama Beni.
• Lee Glasson - Can't Get Out of My Head.• • •
"Bütün bu ızdırap kalbimin mezar taşında kan lekesi.
• • •Önümdeki cama düşen yansımamı izliyordum. Bu ben miydim? Dış görünüş olarak hala bendim ama gördüğüm bu ifade, bu korku ve endişenin altında yatan acımasız kadın benim içimde miydi? Camın üzerinde Siyah Gül'ün o öfkeli ifadesi oluştu, acımasız, hedefine odaklı, bir yırtıcı gibiydi. Elindeki bıçağın bileğindeki damarlara bağlanacağını ve onun bir parçası olacağını sandım. Bu o muydu? Onun, bu gece bana göstermekten hiç çekinmediği Siyah Gül, böyle biri miydi? Camda yeniden benim yansımam oluştu. Damağımı kendisine mezar edinen sözcüklerin, damarlarımı çekiştirdiğini hissedebiliyordum, karnıma yumruk yemiş gibiydim.
Camdaki yansımamın ifadesi değişti, bakışlarımda oluşan korkunç acımasızlık, amcamın göğsüne geçirebileceğim herhangi bir tekmenin aşkıyla damarlarımı yaktığında dişlerim sıkıldı. Tüm aile için sadece utanç kaynağı olmak nasıl bir his olsa gerekti? Ona baktığımda gördüğüm tek şey ne kadar aşağılık, ne kadar aptal ve korkak biri olduğuydu. Babamın aksine o, babamın asla barındırmayacağı bütün duyguların babamla arasındaki göbek bağıydı.
Babam bizim ailemizi hiçbir zaman tehdit altında bırakacak bir şey yapmazdı, benim elime bir şey olsa evin içinde günlerce benim sesim olurdu babamın bağırışları. Bana göz kulak olmayan herkesten acısını çıkarırdı. Benim canım ne kadar yandıysa, o da bana bunu yapanların canını o kadar yakardı. Ve bunun için kaba kuvvet kullanmasına gerek olmazdı. Sadece konuşurdu. Ve bu konuşmalar bazen annemin günlerce kendine gelememesine neden olurdu. Camdaki yansımamın yerini çocuklar aldı.
Nida onlara bu kadar gözü gibi bakarken, böyle bir adamın onların hayatlarında olması ne denli doğruydu? Doğru değildi ama bir gün iyileşebilme ihtimalini böyle kolayca yok edemezdim. Ya bir gün gerçekten iyileşebilecekse ama Timur onu öldürürse? Çocuklar onu hiç sormayacaklar mıydı? Hiç görmek istemeyecekler miydi? Onu özlemeyecekler miydi? Zorlukla yutkundum. O veranda da bir çocuk daha ağlasın istemiyordum. O veranda da ağlayan ilk ve tek çocuk, ben olacaktım ve o da son olacaktı.
Gözlerimi kapattım, gözyaşım yavaşça yanağıma doğru dökülürken Timur'un içeride asılı duran sessizliği üzerime kalın bir kaban alma ihtiyacı hissetmeme sebep olabilecek kadar soğuktu. Bakışlarımı Timur'a çevirdim, ona bakmak hiç ilerlemediğini düşündüğünüz bir saate bakmak gibiydi. Kelimeler boğazımda yanıyor, külleri ciğerlerimde yeni bir ateşin habercisi oluyordu.
Direksiyonu kavrayan ellerindeki kan, beyaza çalan parmaklarında ırmağı kirleten çamur gibi görünüyordu. Gözleri açıktı ve doğrudan, önünde durduğumuz manzaraya odaklanmıştı, beni bugün geldiğimiz yere geri getirmişti. Gözlerinin hemen yanında, şakağında atan damarın, onu saatli bir bomba gibi sürekli tetiklemekte olduğunu görebiliyordum. Gözlerinin yandan bile kristal gibi parladığını, hafif aralık duran dudaklarının arasından çıkan her nefesin bıçağı bilenmiş bir katil olduğunu ruhuma düşen gölgesinde görebiliyordum.Onu çok yüksek ve çok fazla dalları olan bir ağaç olarak tasvir ederdim, doğu ve batı. Bir yanı hep güneş almasına rağmen tasvir edilebileceği gibi günlük güneşlik değildi. Lakin bu yanına nazaran, karanlığa gölgesi düşen tarafı... Ona dokunmak isteyenlerin boyunlarını kopartacak kadar güçlü ve öfkeliydi.
Ah.
Bu bana kendimi hatırlattı. Annemin ölümünden sonra kendimi bir öfke makinasına çevirmiştim. Dudaklarımı birbirine bastırarak bakışlarımı boynuna düşürdüğümde "Aç mısın?" diye sordu, ses tonu mekanikti. Ama sanki o an, açım desem, toprağı yarıp içinden benim için yiyecek bir şeyler çıkarabilecek güce sahipti. Cevap vermedim. İçeride esen soğuk rüzgar etrafıma dolanan halat gibiydi, her şeyi hareketsiz ve cansız kılıyordu. "Timur..." Bakışlarım yeniden yüzüne tırmanırken Timur bana dönmedi ama beni dinlediğini hissettirmişti. Yutkundum, dudaklarımı araladım. "O... O hala burada mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH GÜL
General Fiction"Avucunun içini parçalayan bıçak gibiyim," diye fısıldadı bıçağı sıktığı avucunun içinde oynatarak kendisine doğru çekerken. Avucumda oluşturduğu derin yarık boğazımda biriken kan damlalarının gözyaşı olarak yanaklarımdan ateş topu gibi yuvarlanmas...