İki dost son kez vedalaşıp yola koyuldu iki kardeş Alya'nın tek sıkıntısıydı yolda uyumak uzun yolda hemencecik uyurdu koltukta biraz daha rahat bi pozisyon aldı ve uyumaya hazırladı kendini bu pekte zor olmadı onun için. Aras uyuyan kardeşine baktı ve burukça gülümsedi o kazada da kardeşi böyle uyuyodu ahh o gün keşke yaşanmasaydı yada yaşamasaydı ne vardı ki Allah onlar için bu acılı hayatı seçmişti keşke imtihanları böyle değil de daha katlanılır bişey olsaydı kafasını daha fazla bunlara yormak istemdi genç adam ve başını iki yana sallayıp yola odakladı kendini.
Alya gözlerini açtığında etrafa boş boş baktı ilk önce sonra yavaş yavaş yerine gelen zihniyle
+acıktım dedi abisine abisi de bunu bekliyomuş gibi
-ilk tesiste güzelim az kaldı herhalde sen yat biraz daha dinlen hadi meleğim ben seni uyandırırım dedi ama Alya'nın uykusu dağılmıştı uyku mahmurluğu ile başını iki yana yasladı ve radyoyu açtı.
Sesiz bi yolculuk geçirdi iki kardeşte ve dinlenme tesislerinde karınlarını güzelce doyurdular. Tekrar yola çıkma zamanı geldi...
Uzun süren yolculuğun ardından sonun da Mardin yazısı göründü Aras'ın gözü yan tarafa kaydığında Alya'nın uyuduğunu gördü uyandırmayıp yoluna devam etti konakları biraz uzaktı.
Sonunda konağın önüne geldiğinde Aras arabadan indi korumaların şaşkın bakışları arasında anahtarı adamlardan birine attı ve
-eşyaları getirirsiniz deyip kardeşini uyandırmamaya dikkat ederek arabadan aldı Alya bir ara gözlerini açacak gibi olduysa bile abisinin kokusunu almış ve kafasını boyun girintisine biraz daha sokup uykusuna devam etti.
Yaşlı adam torununu bekliyodu konağın balkonuna çıkmış hem misafirleri ile ilgilenip hem de kapıyı yokluyodu ki gözünün bakmaya kıyamadığı gelsin de kalbi rahatlasın diye şimdiye gelmiş olması lazımdı aslında adam daha fazla meraka dayanamıycağı için misafiri Mirzan ağa ve babasından müsaade isteyip sağ kolu Ekrem'i çağırdı yanına tam o sırada konağın büyük kapıları iki yana açıldı ve birini beklerken iki emanetini görünce nutku tutuldu ne yapacağını şaşırdı Barzan'ının kucağında Mizgin'i vardı yaşlı adam iki kardeşi böyle görünce iki damla yaş döküldü gözlerinden.
Mirzan konağın kapıları iki yana açılınca kafasını o tarafa çevirdi bi adamın kucağında huzur ile uyuyan kızı gördü etkilendi ilk defa böyle etkilendi bi kadından hemde daha yüzünü bile görmeden kızdı kendine kadın kocasının kucağında uyurken o ne diyodu yakışmadı ona kendi içinden kendine kızıp duygularını kurşuna dizdi ama o adamın karısı olma fikri adamın canını yaktı.
Eşref ağa kapıya baktı ve oğlu gibi sevdiği Ali Camer'e benzeyen adama baktı ve kucağında ki küçük kıza kızın yüzü net gözükmüyodu ama saçları Asude kızına benziyodu ah o kaza ah evlatlarını onlardan ayıran kaza adam hüzünle başını oğluna baktı kaşlarını çatmış içinden hesaplaşıyodu kesin aklını yine işlerine vermişti.
Aras kucağında Alya ile dedesine bakarken gözleri buğulandı ve kardeşini daha sıkı sardı... Alya canının yanması ile gözlerini açtı ve etrafına baktı uyku mahmuru gözleri ile karşısında nemli gözleri ile dedesi duruyodu inanamadı kafasını abisine çevirdi ve aynı bakışları ondan da gördü ne olduğunu anlamdan kendini yere attı abisinin kucağından ve iki nemli göz arasında gidip geldi bakışları yanakları ıslanmaya başlamıştı çoktan bakışları iki adam arsında giderken kendini daha fazla ayakta tutamadı aynı hıçkırıkları gibi ve yere oturup ağlamaya başladı.
Aras Alya kucağından atlayınca ne olduğunu anlamadı başta ama buğulu gözleri dedesi ile kendi arasında gidip gelirken anlamıştı onunda kendi gibi yığıldığını en son dayanamayıp ve yere oturup hıçkırıklarla ağlayan kardeşine baktı beyni hareket işlevini kaybetmişti sanki onun yanına gidip ona destek olmak isterken yerinden bile kıpırdayamıyodu. En son kafasını hızla iki yana salladı ve kardeşinin yanına çöktü ve onu kardeşinin tabiri ile koca güçlü kolları ile sarıp şakaklarına ardı arkası kesilmeyen öpücükler kondurup kulağına fısıldıyo
-geçti güzelim geçti bitanem hadi güzelim yapma böyle yapma benim sakin limanım hadi sen böyle yaparsan ben naparım ha güzelim hadi melek yüzlüm hadi diye fısıldıyodu sürekli o sakinleşsin ki kendi de sakin olsun daha da sıkı sardı sakin limanını genç adam .
Mirzan adamın kucağından birden atlayan kadına baktı ve şaşırdı sonra iki adam arasında giden gözler ve yere oturup hıçkırıklarla ağlaması o ana onun yanına gidip onu sarmalamak öpmek ve tüm üzüntüsünü alıp onun yerine üzülmek istedi hafif kızarmış yanaklar ve burun ve tuzlu su sayesinde ıslanan o hafif yanaklar tam sevilesiydi o bunları düşünürken o adam kadını sardı ve öpüp öpüp ona bişeyler söylemeye başladı Remzi ağa ise sadece o ikisini izliyodu.
Yaşlı adam daha fazla dayanamadı ve iki torununun da kolunda tutup kaldırdı ve ikisine de sarıldı Alya sanki bu anı bekliyomuş gibi dedesine sıkı sıkı sarıldı ve onun omzunda da ağladı biraz daha sonra onları üzdüğünü anladı ve yüzünde buruk bi gülümseme ile dedesine baktı ve
+bizz geldik deyip bu sefer boynuna uçtu
+eee özledin mi bizi ihtiyar diye yaşlı adama takılıp bozduğu moralleri yerine getirmeye çalışıyodu. Yaşlı adam ise torununun bu hallerine alışık olduğu için tavrını boş verip "ihtiyar" lafına takıldı ve suratını buruşturup huysuz sesler çıkarmaya başladı
-ıhıhhıh biz seni ne okullara gönderdik hala dedenle nasıl konuşiyin sen terbiyesiz diye söylenmeye başlandı genç kıza ama genç kız dedesinin bu tavırlarına daha bi gür kahkaha attı ve tüm bakışları üstüne dönderdi gülüşü aynı annesine benziyodu. O gülünce genç adam annesi güldü sandı ve yüzünden yine bi hüzün geçti ve kardeşini izledi derin derin sanki bu liman bir gün sakinlikten vazgeçip en derin ve can alıca dalgaların limanı olacakmış gibi izledi sakin limanını. Yukarıda ise Mirzan ağanın kalbini hoplattı bu gülüş sanki en güzel notalar bir araya gelmişte onu öyle heyecanlandırdı ama notaları daha önce duymadığına yemin edebilirdi bu notalar sadece o kadına aitti sadece ona ait 'ne güzel' diye geçirdi içinden adam. En son dayanamayıp babasına sordu
-kimdir baba bu gelenler? Yaşlı adam şaşırdı ilk başlarda misafirliğe geldiği evin misafirini sorgulamasına oğlunun ama daha sonra anladı ki bişeyler oluyodu oğluna
*Remzi ağanın torunlarıdır genç adam şaşırdı bunca yıldır tanıyodu Remzi ağayı ama bu iki torununu daha yeni görüyodu şaşkınlığı yüzünede vurmuş olmalı ki babası gülüyodu
-kız da mı? Ee ben niye daha önce hiç görmedim? Diye sordu bunu bilmek hakkıydı
*onlar sadece yazları gelirdi beş sene evvel Remzi ağanın kaybettiği oğlunun çocukları kız bi sene burda kalıp okumaya gitmişti yeni bitirdi geldi buraya bizim hastaneye atandı erkek torunu da yurtdışında babasının şirketlerini daha iyi hale getirmek için orda hem eğitim gördü hem de çalıştı şimdi ikisi de burda kalacak kızın tayini çıkana kadar. Genç adam şaşırdı iki saattir kıskandığı ve kendini kurşunladığı kız ile adam kardeşti yani istemeden dudakları yukarı kıvrıldı genç adamın.