*multimedyadaki şarkıyı hemen açmayın, bekleyin*
Ellia'nın neyden bahsettiğini anlamadığımı düşünüyordum. Amerika'ya gidecek değildik heralde.
-Nereye gideceğiz?
-Amerika'ya tabii ki.
O an şoka uğramıştım. Hayatımın anlamına yaklaşabileceğimi düşündüm. Belki o iyileşince şansım olabilirdi. Tabii iyileşirse. En kötüsüde olayla ilgili bilgilerin çok az olmasıydı. Hangi hastanede olduğu belli değildi mesela. Aslında hangi hastanede olduğunu bilsem de elimden birşey gelmezdi. Amerika'ya gidemezdik hiçbir şey hazır değildi.
-Saçmalama Ellia. Oraya paramız ve geçerli birer pasaportumuz olmadan gidemeyiz.
-Paramız var.
-Ama pasaportumuz yok, vizemiz yok. Hem buradan Amerika'ya ggitmek için bir uçak bileti ne kadar biliyormusun? Los Angeles'a gitmekten bahsediyoruz.
-Şey... Bugün size gelebilirmiyim? Biliyorum sadece 2 kere yüz yüze görüştük fakat yanında olmak istiyorum.
-Gelebilirsin. Ailen izin vericek mi?
-Onlara sormıyacağım.
-Gelmek istiyorsan gelebilirsin fakat nasıl geleceksin? Okulun ne olucak?
-Sadece haftasonu kalırım sonra dönerim. Uçakla gelicem yürüyecek halim yok ya
Ellia beni az da olsa neşelendirmişti. Anneme arkadaşımın geleceğini söyleme ihtiyacı hissetmedim. Ellia'nın evden kaçıp havaalanına gitmesine, sonra ilk uçağa binmesine daha saatler olduğunu düşünerek banyoya girdim ve vücudumdaki kanları temizledim. Ardından üzerimi düzeltip mutfağa gittim, yiyecek birşeyler alıp odama geri döndüm, saat 1'e geliyordu. Abur cuburların birazını yedim kalan kısmını Ellia ile yemek için sakladım. Uyku ilacımı içtim ve kulaklıklarımı taktım.
*şarkıyı burada açmalısınız*
I'm so tired being here suppressed by all my childish fears
And if you have to leave
I wish that you would just leave
Cause your presence still lingers here
And it won't leave me alone
Yanaklarımdaki ıslaklığı hissettim. Yine ağlamaya başlamıştım. Gözlerimi silmedim. Ağlamam gerekiyordu ki rahatlıyayım, içimdekiler dökülüyordu.
These wounds won't seem to heal
This pain is just too real
There's just too much that time cannot erase
İlaç etkisini gösteriyordu. Çenemi birbirine kenetlemiştim.
When you cried I'd wipe away all of your tears When you'd scream I'd fight away all of your fears I held your hand through all of these years But you still have All of me. Gözlerim kapandı. Beni uyandıran şey telefonum oldu. Arayan Ellia'ydı. -Efendim? -Ben havaalanındayım. Beni alabilirmisin? -1 saat sonra ordayım bir yere otur ve beni bekle -Tamam hoşçakal Telefonu kapadım. Gardolabımdan siyah dar pantolonumu ve Black Veil Brides tişörtümü çıkardım. Giyindikten sonra saçımı ördüm. Ağlamaktan gözlerim şişmişti, aslında bu umrumda değildi. Gözlerimin şişmesi kimin umrumdaydı ki? Odamdan çıktım. Annem ve kardeşim uyuyordu. Babam sanırım dün akşam gelmemiş. İnanın bu önemli değildi çünkü ondan nefret ediyordum. Evden çıkıp yürümeye başladım. Bilirsiniz, eğer yürürken kulağınızda kulaklık varsa yol çok çabuk geçer. Havaalanına girdim ve Ellia ile buluşmak için birkaç kere aradım. Onu gördüğümde koşarak yanına gittim ve sarıldım. Bu kadar iyi hissettireceğini bilmiyordum. İkizim. Fiziksel olarak benzemesek te ruhsal olarak tıpatıp aynıyız.
-Seni çok özledim aptal
-Bende seni.
Koluna girdim ve eve goğru yürümeye başladık güneş yeni doğuyordu.
-Güzel bir gün olacak.
*KISA OLDU FAKAT DAHA ÇOK VOTE VE YORUM LAZIM AZ KİŞİ BUNA ULAŞIYOR BİLİYORUM FAKAT OKUYAN 2 KİŞİDEN 1'İ BİLE OYLAMIYOR, DAHA DİKKATLİ OLUN BU KONUDA SİZİ SEVİYORUM XOXO*