Kelebek

29 1 2
                                    

1.

  Etrafta kitap hışırtılarından başka tek çıt çıkmıyordu. Tiff, sosyoloji kitabına gömülmüş, ‘üzerime toprak atın!’ dermiş gibi etrafına bakınıyordu. Sevgili günlüğüm, üzerinde tek boşluk dahi bırakmadığım için olduğundan haylice kalın görünmüştü. Sessizce kitap okuyan, dergileri inceleyen, kütüphane görevlisiyle tartışan kişileri incelerken, Tiff dikkatimi dağıttı.

‘’ Ne zaman oje sürmeyi planlıyorsun? Ellerin berbat görünüyor, Beth.’’

‘’Tiff, baloya –son sınıfların kutladığı gereksiz parti- gelmeyeceğim.’’

Balolardan 8. Sınıftan beri nefret etmişimdir. Büyük bir heyecan ile beklediğim ‘partide’ pek de hoş karşılanmamıştım. Her ne kadar özür dilense de düşük alkollü içeceğin üzerime kasten döküldüğünden emindim. Hem de o olaydan sonra.

  ‘’Sen benle dalga mı geçiyorsun? Ne demek gelmeyeceğim? Beni davet eden kimse olmamasına rağmen o cehennem yerde tek başıma mı bırakacaksın? Kesinlikle evde kalıp ebeveynlerimin tartışmalarını dinlemeyeceğim. Benimle o partiye geleceksin.’’

‘’ Tiffany, o lanet parti yerine gitmek yerine benimle birlikte daireye gelmek kesinlikle daha hayırlı olacaktır, yaşadıklarımı sen de biliyorsun.’’ Tiff, kendisine ‘Tiffany’ denmesinden hiç hoşlanmazdı.

‘’Kes sesini seni gidi kavrulmuş domuz eti!’’

‘’Haha ha. Zoruna gitti değil mi? Eğer beni parti konusunda biraz daha zorlarsan kütüphanede olmak umurumda olmaz ve herkese adını haykırırım.’’

‘’ Tamam yahu. Size gelmek daha cazip göründü gibi. Her neyse, sizde görüşürüz !’’ Sesinde bir canlılık vardı. Kanına pompalanan adrenalin hormonu cildi dahi ,sesine de iyi gelmişti. Kütüphane koridorlarından hızlıca uzaklaştı. Hala arabamın anahtarları onda olduğu için, felsefe kitabımı katlayıp tabanları yağladım.

KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin