Ev kapısını anahtarı zorlukla kilide yerleştirerek açıp sertçe geri kapatarak içeriye doğru ağır adımlarla ilerledim. Mutfaktan yayılan et kokusu burnuma ulaştı ve kendimi bir an için evli bir adammış gibi hissetmemi sağladı. Yüzümü buruşturarak sırt çantasını koltuğa fırlattım. Bir süre koltuğa başımı yaslayarak tavanı sessizce izledim. Kanımın içinde gezinen alkol mantıklı düşünceler kurmama engel oluyordu. Kumandayı alarak televizyonu açtım ve kanalları teker teker değiştirmeye başladım.
Televizyon karşısındaki masanın üzerinde titreyen telefon dikkatimi dağıtarak oraya dönmemi sağladı. Tek kaşımı havaya kaldırıp yerimde doğruldum ve telefonu düşünmeden elime aldım.
Annem.
Ekranda yazan şey bundan ibaretti. Omuz silkerek aramayı onayladım ve telefonu kulağıma dayadım. ''Ivy, nihayet!'' diye ciyakladı telefonun diğer ucundan gelen ses Fransız aksanını en akıcı şekilde kullanırken. Fransızca'yı nasıl anladığımı bilmiyordum; az buçuk bir şeyler öğrenmiştim Ivy'den. Bir şeyler daha geveledi ve bunlardan sadece iki cümleyi yakalamayı becerdim. ''Günlerdir aramalarıma cevap vermiyorsun. Senin derdin ne?''
Hızla aramayı sonlandırarak telefonu masaya geri bıraktım. Bir süre sonra tekrar titremeye başladığında aramayı reddederek telefonun bataryasını çıkardım. Gözüm mutfaktan salona giren Ivy'e kaydığında ona karşı daha önce hiç hissetmediğim bir nefretle dolduğumu hissettim. Gözleri beni bulduğunda muhtemelen koyulaştığını düşündüğüm irislerimde bir süre oyalanarak kaşlarını şaşkınlıkla çattı.
Yerimden hışımla kalkarak üstüne doğru yürüdüğümde yerine mıhlanmış gibi tek bir hareket etmedi. Onu hızla kollarının altından kavrayarak ayaklarını yerden kestim. Benden kaçmıyor oluşu ona beslediğim nefreti güçlendirerek üstündeki tişörtü yırtmama neden oldu. Bakışlarını korkusuz bir şekilde üzerimde gezdirmesi beni deliye çeviriyordu. Bu siktiğimin kızının nesi vardı?!
Sutyenini parçalayarak bir kenara attım ve göğüslerini avuçlarımın arasına aldım. Dudaklarının arasından dökülen inleme kulağıma ulaştığında tüylerim diken diken oldu. Hayır hayır! Onun korkuyla bana bakarak yalvarmasını ve kendisine dokunmamam hakkında bir şeyler zırvalamasını istiyordum.
Kalçalarının altından bedenini sıkıca kavrayıp koltuğa fırlatırcasına bıraktığımda beklemeden altındaki eşofmanı bacaklarından sıyırarak çıkardım. Tekrar bakışlarımı yüzüne diktiğimde dişlerimi öfkeyle sıkarak iç çamaşırını parçalara ayırdım. Üstüne doğru eğilir eğilmez onu iri ellerimle yanaklarından kavrayarak dudaklarımı dudaklarının üstüne sertçe bastırdım ve kendimi içine ittim. Dudaklarımın üstüne doğru boğukça inlemesiyle birlikte hareketlerimi hızlandırdım.
''Bana aşık falan mısın?'' diye tısladım suratına kaşlarımı öfkeyle çatarak. Ellerim teninin üzerinde yavaşça aşağıya doğru kayarken yeşil gözlerini gözlerimden ayırmadan beni izlemeye devam etti. Ondan duyduğum tek şey dudaklarının arasından dökülen belirsiz inlemeleriydi. Vücuduma bir anda hücum eden nefret onun içine uyguladığım hareketlerle azalmaya başladı. Gözlerini çevreleyen kirpiklerinin nemlenmesini ve göz yaşlarının dudaklarına doğru kayarak yol almasını istiyordum. Kollarımı tutan elleriyle tırnaklarını tenimin üzerine geçirdiğinde inleyerek dudaklarımı dudaklarının üzerine yavaşça bastırdım. Geri çekildiğimde gözümün önüne düşen iri bukleyi tedirginlikle uzanarak geriye ittirdi. Bana karşı bu kadar iyi olması bir anda onu altımdan iterek baksırımı çekip pantolonumla sırt çantamı kavradıktan sonra öfkeyle merdivenleri çıkmaya başlamama neden oldu. Banyo kapısını hızla açtım. İçeri girdikten sonra kapıyı sertçe geri kapattım ve kitledim. Derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🥀Zehirli Sarmaşık ⚥
Misterio / Suspensoİskoçya asıllı bir seks ve uyuşturucu bağımlısı olan seri katil Albert Ruttledge'ın zamanla düşüncelerine karşı gelmesi ve sevmeyi öğrenmesi planlarının gidişatını değiştirecektir. 🔞Argo, şiddet ve cinsel içeriklidir.