Hain ve Dinsiz Chp

86 3 5
                                    

Bir bardak çayınızı alın ve kurulun zira okuduklarınız karşısında dilinizi ısıracaksınız...
Mustafa Kemal Atatürk.. Vefat ettikden sonra cefakar Ismet İnönü ve yandaşları Chp icersinde büyük bir asimile rolune gitti.. Bu rol nedir..
İsmet İnönü ilk olarak bir ingiliz deyişini yerine getirmeye çalışdı.. Türklerin elinden Kuranı Kerimi almak.. Zaten harf inkilabından sonra Kuranı Kerim'i anlayamaz hale geldik bu sefer Kuranı Kerim okumamızı engelleme politikasına girişdi. 1923 senesinde İsmet Paşa, Kazım Karabekir'e konuşuyor. "Türk milleti Müslüman olarak kalmaya devam ettiği müddetçe güvende olamayacaktır. İngiltere ve batının dostluğunu samimi olarak kazanamayacaktır. Bulgarları kendimize örnek alalım." "Gençliğin kafasını Allah ve peygamber gibi boş laflardan ve kavramlardan kurtarmış olacağız" Evet"Evet bu laflar bizzat kendisine aitdir.1933 senesinde Türkiye'nin Sofya Büyükelçisi Tevfik Kamil. Yıllık iznine gelmiş. Aile dostu olan Başbakan İsmet Paşa'yı ziyarete gitmiş. Sofya Büyükelçimiz sohbet ederlerken bir ara diyor ki; "Biraz da manevi gelişmeye hizmet etseniz." İsmet Paşa'nın büyükelçiye cevabı: "Hala böyle şeyler düşünüyorsunuz. Biz 30 sene sonra gençliğin kafasını Allah ve peygamber gibi boş laflardan ve kavramlardan kurtarmış olacağız."
Milli Şef olduğu yıllara ait bir ifade: "Eğer savaş meydanında bulunan bir adam, başarılı olmak için arkadaşlarına dua etmeyi söylerse o adam elbette yalan söyler." Dinsiz olduğu, din düşmanı olması açıktır. İsmet İnönü bilinçli bir din düşmanı. Fakat tutarlı ve samimi değil.
1950 seçimleri yaklaşırken, muhtemelen o döneme ait ilk gizli derin devlet provokasyonlarından birine aittir ki, Ticani isminde bir tarikat, başlarında Kemal Pilavoğlu adında bir şeyh var. Anadolu'da köylerde kasabalarda, kentlerde, hatta Ankara'da bile "Atatürk büstleri kırma kampanyası" başlattılar. Bazen gece, bazen gündüz bilerek herkesin gözün önüne bu tarikata mensup eline balyozu alıp Atatürk büstlerini parçalıyor. Bu 1951 senesinde 5816 sayılı kanunun çıkarılmasını başlatan süreci tetikliyor. İlginç olan şu: 1950 seçimlerinde bu tarikatın başı Kemal Pilavoğlu, CHP Çankırı'dan milletvekili adayı oluyor. Nisan 1950'de CHP'ye resmi kaydı yapılmış. İsmet Paşa seçimlerden birkaç ay önce onu Çankaya Köşk'ünde akşam yemeğine davet ediyor. Bu duyuluyor.
Demokrat Parti Başkanı Celal Bayar, bu olaydan sonraki ilk görüşmelerinde diyor ki; "Hani Paşam dini istismar etmeme anlaşması yapmıştık?" İsmet Paşa'nın cevabı: "Bunlar önemsiz şeyler, olur böyle şeyler" diyor.
14 Mayıs 1954'te Beyaz Devrim, yani CHP'nin halk oyuyla yıkıldığı, Demokrat Parti'nin iktidara geldiği, Beyaz Devrim denilen o tarihi seçimin propaganda döneminde, CHP'li militanlar Çukurova'da - o dönemde oranın yapısı, hijyen durumu itibari ile akrep ve yılan çok fazla- üzeri fabrikasyonla inşa edilmiş CHP ve altı ok amblemli muska dağıtıyorlar. Sebebi, akrep ve yılan sokmasına karşı.

CHP dindarlarla barışıyor mu?

CHP menfaat hissettiği anda, dindarlıkta herkese bin basar. CHP'nin eski CHP olmadığını ifade eden paralelcilere de söylüyorum ki, CHP'nin değişimi bugüne mahsus, kökten bir değişimi değil, CHP tarihi boyunca karşılığında üç beş tane oy gördüğü anda din açılımı! zaten yapmıştır.
CHP felsefi anlamda batıcı, işlevsel anlamda din düşmanlığını omurgasına yüklemiş, son yüz senedir bu milletin talihsizliğidir, beynindeki urdur, vücudundaki veba tümörüdür.

CHP'nin Kur'an düşmanlığı

"Askerler Kur'an ile dövdüler"

Emekli din adamı Cemal Tunç'un hatıratından aynen okuyorum: "Sekiz yaşında hafızlığa başladım. Sık sık ev basılıyor. Kur'an-ı Kerim bulundurmak suç. Bir elif cüzu bulunduysa vay haline! Korkudan evde ders çalışamadım. Fındık bahçesinde bana bir yer yaptılar, orada Kur'an'a çalışıyorum. Bir baktım, bir onbaşı ve bir jandarma beni bulmuşlar 'Çabuk git babanı çağır!' dediler. Gittim babamı getirdim. Onbaşı babamı sakalından tuttu, elimdeki Kur'an-ı aldı, babamın kafasına vurmaya başladı. ( Gözleri doluyor konuşamıyor) Rahmetlinin gömleğini yırttı, sonra babam dedi ki: "Oğlum Deli Halit Paşa'nın emir subaylığını, tabur komutanlığını yapmış adamım. (Deli Halit Paşa CHP'li silahşörler tarafından 1925 Şubat'ında milletvekili iken meclis kulisinde sırtından tabanca ile vurularak öldürülmüştür.) 1. Dünya Savaşı'na, İstiklal Harbi'ne katıldım ki, bu memleketi kurtarayım da şu kitabımı rahat rahat okuyayım diye. Keşke bu harplere girmeseydim de şimdi Kur'an-ı'ma, dinime küfreden 'Bulgar piçidir' diye kendime teselli verseydim!"
Günümüzde bu insanları müdafaa eden, bunlara sahip çıkan, bunların tarihini övünen, üstlenen adamlarla ilgili ne konuşalım?
Devamı Yarın..
Özay Üğe

Atatürkçü Olduğunu Sanan Ismetciler..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin