Her yıl cemre düşünce annem de tatlı bir telaşa düşerdi. Onun için yıl dönümü demekti, çalışmak, toprak eğitmek demekti cemre. Son yaz gelip de evimizin önündeki mütevazi bahçe bozuma başlayınca annem de buruk bir hüzne dalardı...
Biz 5 kardeştik belki ama 6.'sı bahçesiydi annem için. O benim vefalı evladım ne verirsem mislini verir, derdi hep. Nasırlı elleri, ömrünü verdiği vefalı evladının nişanesiydi bedeninde. Derdi ne kuru bakla ne de patatesti pişen tencerede...
Annem için bahçesi, uzun yıllar önce genç bir kadın iken kopup geldiği köyünün fotoğrafı gibiydi. Özlemini dindiren bir tutam hatıraydı. Her yıl yeniden yaşanan ayrılma ve kavuşma sahnesiydi, gönlü güzel kadının hayatının önemli bir parçası. Onun en mutlu anlarına hep bahçesinde tanık oldum ben. Bizi, çocuklarını sever gibi seviyordu domatesini biberini, fasulyesini ve çeşit çeşit sebzesini...
Yalnız birileri vardı ki onların yeri ayrıydı, bambaşkaydı. Onlar annemin göz bebekleri, nazlı melekleriydi. Evet onlar annemin çiçekleriydi. Bahçemizin, camdaki saksılarımızın güzellikleri "annemin çiçekleri."
Baharın gelişiyle, bodrum katına sakladığı çiçeklerini yavaş yavaş çıkarırdı güneşe annem. Tek yaprağına kıyamazdı kıymetlilerinin. Soğuk oldu mu hava duramaz gerisin geri alırdı içeri. Sonra saksıları tazeler, yaşlıları ayırıp gençleri yeni yerlerine yerleştirirdi. Gübresini, taze toprağını da unutmazdı hani. Bir zaman sonra anneme benzerdi her biri, zarif, güzel ve temiz kalplilerdi...
Tohum ekim zamanı geldi mi açmadan daha güller dolardı annemin yüzüne pembe güller. Ekerdik annemin bahçesine çeşit çeşit tohumları. Sulardık sabahtan sabaha. Her gün bakardık boy vermişler mi diye. Bir yandan da çiçekçilerden uygun fiyatlısından fidan bakardık. Durumumuz da yok hani çiçeğe bakamadan fiyatına göz atardık...
Tohumlar el verir dönerlerdi çiçeğe, annemin yüzü benzerdi cennete. Saksı güzellikleri açar, tohumlar çiçek olup bahçe köşelerine konar, fidanlar da onların yanına yakışırdı. İnsanların baktıkça gözleri kamaşırdı. Akşam sefaları, papatyalar, güller, alacalı petunyalar, begonyalar, mutlu menekşeler, şarkı söyleyen laleler, heybetli susamlar ve arkadaşları. Birer ateş böceği gibi aydınlatırlardı bahçemizin etrafını...
Sabah bahçe kahvaltılarımızda onların kokusu açardı iştahımızı. Yumurtaya değil de çiçeğe banar gibi yutardık lokmalarımızı. Çay sohbetlerimizin eşsiz konuğu misali dururlardı etrafımızda. Esti mi ılık bir rüzgar sanırdık cennet çok yakınımızda...
Sevdi annem hep bizi, çiçeklerini sever gibi sevdi. Aslında o bizler için çiçek gibi ömürler diledi. Bambaşka diyarların, umut dolu yarınların, gerçek sevginin dünya anlamıydı "Annemin Çiçekleri!"
~~~M.E.N~~~(Kapak Tasarım: resimdegilmevsim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annemin Çiçekleri #Wattys2017 (Tamamlandı)
Short StoryÇiçekler yetiştirelim insanlığa dair, sevginin nefesiyle kokan çiçekler. Uzak evrenin mutluluklarını çağırırcasına, kirlenmemiş vicdanları ararcasına saf bir güzelliğe adanmış, umut çiçekleri yetiştirelim!